Şeytanın Sağdan Yaklaşması
Kavramın özü Kur`an ve sünnete dayanıyor. Mukaddes dinimize göre şeytan önden, arkadan, yukarıdan, aşağıdan, soldan ve sağdan yaklaşır insana. Müfessirler cihet-i sitte denilen 6 yöne de değişik yorumlar getirmiş. Mesela demişler ki arkadan yaklaşması maziye, önden yaklaşması istikbale işarettir. Şeytan insanları kah geçmişiyle aldatır, kah geleceğiyle... `Altı yönden gelen şeytanın en tehlikelisi sağdan gelendir` hükmüne varmış pek çok müfessir. Sağdan; yani hayırdan, hayır gibi görünenden... Sağdan yaklaşmayı, insanın nefsiyle boğuşurken karşılaştığı hayır motifli imtihandan ibaret sanırdım. İbadetiyle övünen adam, zekat ve sadakasıyla böbürlenen kişi, sağdan gelen şeytana teslim olmuş demektir. Sağ cenahtan yüklenen şeytani dehayı hep bireyin iç kavgasına hamlederdim. Yanılmışım. Meğer hadisenin bir başka buudu daha varmış. Meğer müminin mümine düşmanlığı da bir çeşit sağdan gelen şeytani yaklaşımmış. Meğer haset, kibir, enaniyet gibi marazi haller de üretirmiş şeytan . Haris ruhların elinde İslam `ın en nezih umdeleri lime lime edilebilir, uhuvvet , saffet ve samimiyet ayaklar altına alınabilirmiş... Sağdan gelen şeytana teslim olanların tarih boyunca ortak özelliği, müminleri tekfir etmeleridir. Onların irşat ve tebliğ adına ürettikleri en küçük bir fikir yoktur. Ne hasret görmüştür sinesi ne hicret. Şeytanın oyuncağı olmuş harici kafası, camidekini cezalandırmanın yolunu arar sürekli. Karanlığın en zifiri noktasına hidayet güneşini taşımaktansa o, aydınlığı boğmaya çalışır. Hırçındır, öfkelidir, hırslıdır, acımasızdır. Şeytana sağdan çarpılmış bir adam, ister ki yeryüzünde her şey onun etrafında dönsün. O yüzden şanına şan katacak yalancı unvanların gölgesine sığınır. Birkaç meczubun methiyesini hakikatin ta kendisi sayar. Kendinden başka bir kişi, hak ve hakikati temsil edemez. Ma `şeri vicdan bir fikri kabullenmeye görsün; o düşüncenin haksız olduğunu ispat etmek için Kur`an`ı bile yanlış yorumlar. İftira kampanyaları düzenlerken vicdan azabı çekmez. Nasıl olsa her meselenin bir izahı, en azından kılıfı vardır. Şehevi arzularının altında ezilirken bile mukaddes hüccetleri nefsine göre yorumlar. Saf ve temiz insanların nezih duyguları üzerinden kam almak için kah postnişin rolüne bürünür, kah sosyal bir faaliyetin liderliğine... Şeytana sağdan çarpılmış birinin en temel yanlışı nedir biliyor musunuz? Tekfir ettiği masum kitlelerin sükutunu iddiasına hüccet sanır. Bazen de onların nezaket ve nezahatini korkaklık zanneder. Zavallı! Bilmez ki mazlumun `gayretullaha dokunma çizgisi`ne kadar süren engin bir sabrı vardır... Türkiye , İslam `ın en asil geleneğiyle yunmuş yıkanmış bir ülkenin adıdır. Bu gelenek `sırat -ı müstakim` denilen kutlu bir yoldur ve aşırı hareketlere izin vermez; hele bu aşırı hareketler yüce dinimizi kullanıyorsa... Bu ülke çok badireler atlattı. Şeytan arkadan, önden, yukarıdan, aşağıdan hücum ederek her yolu denedi. Zaman zaman sarsıldı bu mukaddes ülkenin evlatları; ancak mukavemet edeceği kaynaklar vardı. Şimdi dini referansları olabildiğince hor kullanan bir üslup geliştirilmek isteniyor. Kime karşı? Başta dindarlar olmak üzere herkese karşı! Mücerret bir tasvirle vermeye çalıştığım harici portresinin kim olduğunu; ya da kimlerden oluştuğunu sormayın lütfen. Soyut bırakılmış kalıplar içinde etrafınıza bakın; her kim dini argümanları kullanarak bu ülkenin evlatlarına iftira ediyorsa, her kim yalan ve çarpıtmalarla mümini her gün hançerliyorsa, her kim hizmeti, irşad ve tebliğ yerine fitne ve fesat olarak algılıyorsa, her kim şehevi ve behimi hislerinin esaretiyle harem daireleri oluşturuyorsa, her kim cami ve cemaat düşmanlığı uğruna en derin bağlantılarda mahzur görmüyorsa... İşte şeytana sağdan çarpılan onlardır. Allah bu ülkeyi sevgi ve hoşgörü yoksunu cehaletten korusun!
|