#1
|
||||
|
||||
Dost'un Huzurunda
DOST' UN HUZURUNDA...
"Dosta giden rûzigârin Menzilinde toz olaydım Aşka düşüp o nigârin Yangınında köz olaydım. Dost yüzüne bakıp duran Göz olaydım, Dostun sohbet meclisinde Yakıp yıkan söz olaydım... (Ey Dost) Ey dost! Sana gelmek yaşama sevincidir. Hatta bir yaşama biçimidir. Sana geldiğimde donanmış, onanmış olurum. Dosta gelmek bir irfan mektebine ermek, bir irfan meclisine girmek demektir, bilirim. Hayâtı yeniden, bir daha ve her an yorumlamaya seninle başlarım. Her şey yeniden ve tâze bir anlam kazanmaya başlar sâyende. mukarrebin.blogcu.com Ey dost! Kentin o süflî, abûs çehresinden soyutlanarak sana gelirim. Maddî olan şeylerin kıymeti arttıkça dostluklarının ve dostlarının değeri tükenen şehir insanından kaçarak sana yönelirim. Çünkü ben kendimi, yani seni dahası sendeki beni aramak için gelirim. mukarrebin.blogcu.com Ey dost! "Herkesin kişisel bir menkıbesi vardır." derler. Benim menkıbemin başlangıcı da sonu da sendedir. Sen hep bana; "Odunların doğrusunu taşımayı" ögütlersin. Çünkü senin kapından eğri odun giremez. Kişisel menkıbemi ararken; rehberim, kılavuzum sen olursun hep. mukarrebin.blogcu.com Ey dost! Ummâna kavuşmak için ırmaklar nasıl mecrâlarını seçerse, ben de gönlümdeki ummâna giden yol olarak seni seçerim. Sana hep sâde ve susuz gelmek isterim. Gönlümün derinliklerine dalmanı, bütün yaralarımı sarmanı ve hasta rûhumu onarmanı beklerim. mukarrebin.blogcu.com Ey dost! Ben sana dostça seslenen bir âşık gibi gelirim... O dostuna diyordu ki: "Leylâ değilim dost, lâkin çöle çağırırsan gelirim. Sana "yalan" halde gelmem, toplarım özümü "yalın halde gelirim. Kapıyı çaldığımda "kim o" dersen, "sensin efendim" derim. Ben olmam kapında, "sen" olur gelirim. Sen "gel" de yeter ki, yola yük olmam, "yol" olur gelirim." mukarrebin.blogcu.com Ey dost! Senin huzûrunda ne gam ne keder nede dünyevî meşgaleler var. Çünkü sen her an O(c.c.)'nunlasın. Senin seyrin O(c.c.)'ndan O(c.c.)'na ve O(c.c.)'nunladır. Sende dâimâ O(c.c.)'nu hatırlatan bir şeyler var. Senin yanında birden başka bir âleme girmiş gibi olurum. Âlemim değişir .Dünyam kaybolur. Dahası ben kaybolurum. Bu yüzden hâlimi arz etmem imkânsızlaşır. Fuzûlîce sızlanırım hep: "Arz-ı hâl etmeye cânâ seni tenhâ bulamam Seni tenhâ bulicak kendim aslâ bulamam" mukarrebin.blogcu.com Ey dost! Hangi vakit yanında bulunsam hep aynı hislerle dolarım! Benim aradığım dünya işte bu dünyadır, bu âlem benim rüyâlarımın süsüdür.Ben hep bu hasret ile yanarım. Bütün sorularımın cevâbı sendedir. Ben hep bu ânı özlerim. Belki de beni bu hayata bağlayan çok az sebepten birisi; sen gibi hakîkî bir dostla buluşmaktır. Bir Allah dostunun söylediği gibi: "Beni bu dünyada tutan üç şey var. Allah için sevdiğim dostlarim, Namaz, Ve seherlerde kalkıp yaptığım gece ibâdetleri." mukarrebin.blogcu.com Ey dost! Senin yanında doktorun odasındaki hasta gibiyim. Heyecan, korku, sürûr; hepsi bir arada. Hem iyileşmek istiyorum, hem korkuyorum. Hem sana koşmak, hem de senden kaçmak istiyorum. Senin şefkat yüklü yüreğinde ısınmak, acıtan reçetelerinle tedâvî olmak istiyorum. Kimi zaman senden hiç ayrılmamak kimi zaman da hiç karşılaşmamayı diliyorum. Ne garip değil mi? Ey dost! O kadar yakınımdasin ki; beni sen sanırım. Sana o kadar yakınım ki; seni kendim sanırım. Bağışla şaşkınlığımı. Bu hâlime anlam vermekte oldukça zorlanıyorum. Âşık bir gönlün serzenişini andırıyor benimkisi: "Bana öyle yakınsın ki Seni ben sandım Sana öyle yakınım ki Beni sen sandım Sen mi bensin?Ben mi senim? mukarrebin.blogcu.com Ey dost! Ancak seni görünce yüzüm gülüyor. Senin lâtif varlığın ve gönül çalan güzelliğin karşısında çâresizim. Bakışların bana mutluluk veriyor, kabıma sığmaz bir hâle bürünüyorum. Senin sevdâ ateşin öylesine yakıcı, öylesine derinden ki, bunu anlatmaya ne gücüm var ne de tahammülüm. Seni anlatmak âteşten kelimeler toplamak, bir yangına körükle gitmek gibidir biliyorum. mukarrebin.blogcu.com Ey dost! Derdimi kimseye dökemiyorum. Bu hâlimden dolayı beni kınıyorlar. Aldırış ettiğimi sanma. Sadece üzülüyorum. Anlaşılmak gibi bir derdim de yok. Her gün onlarca yüzle karşılaşıyorum. Ne var ki o yüzler bana tanıdık gelmiyor. Hep seni arıyorum. "Bağda binlerce ay yüzlü güzeller var. Güller ve misk kokulu menekşeler var."(Hz. Mevlânâ) Oysa benim için senden başkası yok. Ey dost! "Sana âşık olduğum için bana öğüt veriyorlar. Öğüt bana ne yarar verir? Zehirli su içmişim. Bana şekerin ne yararı olabilir? Benim için ayağını bağlayın diyorlar. Oysa deli olan gönüldür. Ayağımın bağlanmasının ne faydası var?" (Hz. Mevlânâ) Züleyhâ'yı kınayanlar Yûsuf(a.s.)'un güzelliği karşısında ne yaptılar? Onların yarası "El Yâresi" idi. Ya bu "Dîl Yâresi"ne ne demeli! Ey dost! Sözü uzun tuttuğum için beni bağışla! Senin yâdından başka , gönlümü neye bağlarsam, ona tövbe olsun. Seni zikretmeksizin, seni anmaksızın, nerede oturursam tövbeler olsun. Sen bana yine kuş dili ile konuş. Beni aşkınla deli dîvâne kıl. Sûretinden ve dahası sîretinden mahrum etme. Bu gönül senin evindir. Ey Gönüller Sultanı Her dem seninle, senin özlemindeyiz, Senin himmetinle gözler yerde mahçup ve hüzündeyiz. Hicranınsa ayakta tutuyor bizi. ALINTI..........
__________________
Hatırlar mısın? Doğduğun zaman, sen ağlardın gülerdi alem. Öyle bir yaşam sür ki, mevtin sana hande olsun. Halka matem... Ölüm, sevgiliyi sevgiliye kavuşduran bir köprüdür |
#2
|
||||
|
||||
"Dosta giden rûzigârin Menzilinde toz olaydım
Aşka düşüp o nigârin Yangınında köz olaydım. Dost yüzüne bakıp duran Göz olaydım, Dostun sohbet meclisinde Yakıp yıkan söz olaydım... '' Allah razı olsun.Hakikatli mısralar. |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
|
|