Ya ALLAH

Anasayfa Kimler Online Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   İBADET REHBERİ FORUM > --=Genel Dini Bölüm=-- > Serbest Kürsü

Serbest Kürsü Genel Konuların Bulunduğu Bölüm.

Cevapla
 
Seçenekler
  #1  
Alt 03-05-2010, 20:49
CUMHUR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
CUMHUR CUMHUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Özel Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 4,046
Standart Kur'an'a göre cuma nasıl olmalı ve nasıl uygulanmalı

CUMA’NIN SÖZLÜK ANLAMI;

CUMUA kelimesi, CEM’a kökünden türemiş bir sözcük olup, toplamak, bir araya getirmek anlamına gelir. Burada YEVMÜ-L CUMUA terkip tamlama halinde olup Toplantı Günü demektir.

cuma günü tarzında mânâlandırmak, Arapça iki kelimenin birini Türkçeleştirip birini yine Arapça bırakmak olduğundan, böyle bir uygulama hem yanlış olur hem de binlerce senedir olduğu gibi anlam saklanmış olur. Bu da bir çok yanlış inanç ve ameli beraberinde getirir.

TARİHÇESİ ;

Bugünkü YEVMÜ-L CUMUA Toplantı günü dediğimiz güne eskiden Araplar YEVMÜL ARÜBE yani yedinci cennet günü derlerdi.

Peygamber efendimiz henüz hicret etmeden YERSİP’Lİ (MEDİNENİN O ZAMANKİ ADI) Müslümanlar ES’AD İBNÜ ZURARA ile birlikte toplanıp, namaz kılar ve istişarede bulunurlardı.

Yahudiler ve Hıristiyanlar haftada bir gün toplanıyorlar, bizde haftada bir toplanalım diye karar alıp toplanmaya başladılar. Ve toplantı gününün haftanın altıncı günü (BİZE GÖRE BEŞİNCİ GÜN) olmasına karar verdiler. Çünkü o gün Yesrip’te pazar kuruluyor; çevreden, yakın mesafelerden halk pazara geliyordu. Böylece toplantıya katılım daha çok olacaktı. İşte böylece YEVMÜL ARÜBE , YEVMÜL CÜMÜA yani toplantı günü oldu.
Sonradan eski adıyla değil de yeni adı söylenir oldu. Asrı saadetten sonra maalesef kavram ve amacı yozlaştırıldı.

CUMA’YA KATILMANIN KOŞULLARI ;

Tüm fıkıh kitapları ve ilmihal kitaplarında bu şartlar ;

• ERKEK OLMAK
• HÜR OLMAK
• ŞEHİRDE OTURMAK
• SIHHATLİ OLMAK
• GÜVENDE OLMAK tarzında açıklanır…

ERKEK OLMA koşulunun, UYDURMA VE YANLIŞ OLDUĞUNU aşağıdaki bölümlerde geniş bir biçimde açıklayacağız…

HÜRRİYET ÖZGÜRLÜK ;
Fıkıh ve İLMİHAL KİTAPLARI bu kavramı KÖLE OLMAYANLARA, ÖZGÜR İNSANLARA FARZDIR DİYE AÇIKLAMIŞLAR . Halbuki Hürriyet kavramı sadece esâreti, köleliği ifade etmez. DÜŞÜNCE ve İFAADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜDE KAPSAR

O TOPLANTIDA HERKES FİKRİNİ AÇIKCA BEYAN EDECEK KİMSENİN FİKRİ DÜŞÜNCESİ ASLA KISITLANMAYACAK FİKRİNDEN DÜŞÜNCESİNDEN DOLAYI KİMSE TAKİBATA UĞRAMAYACAKTIR demektir …

ŞEHİRDE İKAMET;
Yani toplantı beldenin yerli nüfusuna zorunlu görevdir. Misafirler için zorunlu görev değildir. Çünkü dışarıdan geçici olarak gelenler o beldenin sorunlarını bilemezler. Onun için onun tartışmasına katılmasalar olur. Katılırlarsa da dinleyici sıfatıyla bulunup bilgilenirler. Beldenin kendi sakinleri KADIN ERKEK toplantıya katılmak zorundadırlar.

CUMA TOPLANTISININ UYGULANMASI ;

Cumaya katılmanın zorunluluğu bir yana Rasulüllah efendimiz, toplantıya hazırlık için de çok önemli öneri ve uygulamalar getirmiştir. BU ÖNERİ TÜM HADİS KİTAPLARINDA VARDIR.
ÖZETLE ;Evinde boy abdesti /GUSÜL alıyor . Yani Cuma/Toplantıya çıkmadan evvel iyice yıkanın toplantıya gelin buyuruyor. Beyaz ve TEMİZ elbisesini giyiyor. (Cuma/toplantı için iş elbisesinin dışında özel toplantılarda giyilecek, bayramlık tabir ettiğimiz cinsten herkesin bir elbisesi olsun arzuluyor.) Güzel KOKULAR sürünüyor. (herkese güzel koku önerdiği gibi, soğan ve sarımsak yemiş olanların ağzı kokar bir durumda, HAYIZ elbiseli, ELBİSESİ LEKELİ OLAN KADINLARIN toplantıya katılmalarını istemiyor.)
İşte bu koşullar ve pozisyonda Müslümanlar, toplantı mahalline, musallaya/mescide toplanıyorlar.

CUMA’NIN TOPLANTININ EDASI UYGULANMASI İÇİN ŞARTLAR ;

1. VELİYYÜL EMİR ;
Yani Cuma’yı/toplantıyı resmi otoritenin başı, DEVLET BAŞKANI ya da naibi YETKİLENDİRDİĞİ birisi kıldıracak yönetecek.

2. İZN-İ AMM ;
Cuma/toplantının yapılacağı yer herkese açık olacak. Mülki âmirin izin verdiği yerde MİTİNG İZNİ GİBİ uygulanacak.

BU İKİ ŞART BU GÜNKİ SİYASİ YAPI GEREĞİ UYGULANMASI MÜMKÜN OLMAYAN ŞEYLERDİR. İşin aslında BÖYLE ŞARTLAR İSLAMDA YOKTUR . Müslümanlar nerede olsa toplanır; (ilk Müslümanlar koyun ağılında toplanmışlardı.) Cuma/toplantı başkanını (kongre divan başkanını) aralarında tayin eder; “ALLAH’ın anılması” işini icra eder, yeryüzüne ALLAH’ın nimetlerini aramaya dağılırlar. İslam ALLAH’ın koyduğu sınırlarda yaşanır. Asla onun bunun himmeti ve verdiği izin kadar yaşanmaz.

Bu iki şartı, resmi otorite, mülki idareye bağlayanlar, LAİK SİSTEMDE İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMAMIŞLARDIR. İnançları gereği “BU ŞARTLARDA CUMA KILINMAZ” diyemedikleri gibi kıldıkları CUMA’nın kabul olmama endişesini de içlerinden atamamışlardır.

Onun için iki rekat namaz ve hutbe/ALLAH’ın anılmasından ibaret olan CUMA/toplantıyı HUTBE VE 16 REKATA ÇIKARTMIŞLARDIR. On altı rekata nasıl niyet edileceğini ise bir türlü kitaba sığdıramayıp ikna edici bir cevap bulamamışlardır.

Bu şartlar, Peygamber sonrası Müslümanları kontrol altında tutma çabası gösteren siyasi kadrolarca İslam’a sokulmuş. arı, duru, ALLAH’a ait İslam; Arap, Acem, Selçuklu, Osmanlı Müslümanlık’ı olarak dejenere olmuştur. Abant konsülünden sonra da Türk Müslümanlığı olarak yozlaştırılmak istenmektedir.
HER MÜSLÜMAN BU TOPLANTININ DOĞAL ÜYESİDİR. Hiçbir Müslüman’a katılımda kısıtlama konamaz. Herhangi bir nedenle katılımı kısıtlanmış kişiye katılmadığı için sorumluluk yoktur.

3. VAKİT ;
Bu günkü uygulamada haftanın beşinci günü Yevm-ül Cumua’dır. YANİ TOPLANTI GÜNÜDÜR.

Haftanın beşinci günü olmasını ALLAH cc. tespit etmemiştir. İlk Cuma’yı uygulayan Medineli Müslümanlar içerisinde bulundukları sosyal ve ekonomik şartları dikkate alarak haftanın bize göre beşinci gününü (Araplara göre altıncı gün). ÇÜNKÜ ARAPLARDA HAFTANIN BİRİNCİ GÜNÜ PAZARDAN BAŞLAR Yevm-ül-Cumua TOPLANTI GÜNÜ OLARAK KARARLAŞTIRMIŞLARDIR. O günden bu güne de aynı uygulamalar devam edip gelmektedir…

ALLAH (cc) CUMUA SURESİ 9. AYET ;

” EY İNSANLAR! Toplantı Günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, ALLAH’ın anılmasına koşun. Alış verişi bırakın. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır ”

diye günün TÜMÜNE İŞARET ETTİĞİNE GÖRE , günün beş vaktinden her bir vaktinde Cuma/Toplantı uygulanabilir. Bunu da yine bölge Müslümanları sosyal ve ekonomik bölgesel koşullarına göre ayarlayabilirler. Bu güne kadarki gün ve saat uygulamaları bir teâmül (genel uygulama)’dır. ALLAH (cc) tarafından tespit edilip zorunlu tutulmamıştır.

Yine fıkıh kitapları bu vakti Cuma/toplantı gününün öğle vakti olarak şartlandırsalar da YİNE KUR’AN İLE PARALEL OLARAK sevgili PEYGAMBERİMİZİN in, öğleden evvel, öğlen sonrası uyguladığı sahih GÜVENİLİR hadis kitaplarında var. Ayrıca, âyet-i celilede ‘yevmül Cuma/toplantı günü’ ifadesi yer aldığına göre GÜNÜN HERHANGİ BİR SAATİNİN OLABİLECEĞİNE İLAHİ BİR İŞARET VARDIR. Cuma/toplantı gününün tayiniyle ilgili açıklamayı yukarıdaki kısımlarda yapmıştık.

4. CEMAAT ;

Bu kavram ekoller/mezhepler, imamlar/din önderleri arasında tartışılmış olsada İŞİN ÖZÜ ; Arapça’daki çoğul ifade eden sayıdır ; O’DA 3′TÜR . Âyet-i celile çoğul olarak ALLAH’IN ZİKRİNE KOŞUNUZ diye hitap edildiğine göre çoğulun en küçüğü ele alınıp TOPLANTIDA BULUNMASI GEREKEN Müslümanlar ister kadın, ister erkek, ister kadın erkek karışık olsun EN AZ ÜÇ KİŞİDİR.

5. HUTBE ;

Hutbe, AYET’DE GEÇEN ZİKRULLAH’TIR ALLAH’IN ANILMASIDIR.
Bu mezhepler/ekoller ve mezhep içi imamlar/din bilginleri arasında değişik şekillerde yorumlanmıştır. Halbuki Zikrullah/ALLAH’ı anmak ameli/eylemi idrak edilse, hiç yoruma ihtiyaç olmadığı anlaşılır.

bu konudaki en güzel ifadeyi İMAM’I AZAM EBU HANİFE YAPMIŞTIR. O hutbe ZİKRULLAHTIR ALLAH’I ANMAKTIR demiş DOĞRUSUDA AYET’İN AÇIKCA BEYANIYLA BUDUR

Ama bizimkiler bunu, İMAM MİNBERE ÇIKIP ALLAH DEYİVERSE HUTBE TAMAM OLUR diye anlamışlar.

(( ZİKRULLAH ALLAH’IN ANILMASI İŞİNİ LÜTFEN İYİ ANLAYIP KAVRAYALIM ))

Hutbe, aşağıdaki toplantının amacı adlı parça ile izah edilecektir.

HUTBE BELİRLİ BİR GÜNDEMLE İÇRA EDİLİR. Hutbeyi okuyan bir nevi kongredeki DİVAN BAŞKANI görevini yürütür. HERKESİN SÖZ HAKKI VARDIR. Hem de SANSÜRSÜZ. Orada görüşülen her konu ZİKRULLAH’a yönelik ve de HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR anlayışı çerçevesinde olduğundan hiçbir Müslüman görüş ve eleştirisinden ötürü takibata alınmaz, ayıplanmaz.

TAM BİR DOKUNULMAZLIK HAKKINA SAHİPTİR.Mescidde dünya kelâmı konuşulmaz; hutbe esnasında konuşulmaz vb. ilmihallerde yer alan bu ifadeler, eleştiriye tahammül gösteremeyen güçler tarafından para karşılığı uydurtulmuş şeylerdir. İslâm’ın aslı ile hiç alakası yoktur. Aktif ve cevval, uyanık olmaları lazım gelen Müslümanların PASİF BİRER KOYUN SÜRÜSÜ HALİNE GETİRİLMESİ İÇİN YAPILMIŞ BİR CİNAYETTİR ki bu gün buna muvaffak olmuşlardır. Mescitlerde cemaatın katılımı yoktur. İMAM BİLDİĞİNİ OKUR, yalan ve yanlış da olsa.SES ÇIKMAZ CEMAAT’TEN . Halife Ömer R.a. hutbe okurken SUSUN BENİ DİNLEYİN DEDİĞİN’DE, ‘Üzerindeki elbiseyi nerden bulduğunu, nasıl ona sahip olduğunu bize açıklayıp bizi ikna etmeden sana itaat etmeyiz’ diyen erkek cemâat da, ‘Rasülüllah’ın bize verdiği Mehir haklarında sen nasıl kısıtlamaya gidebilirsin ? diye itiraz eden kadın cemâat da TARİH OLDU.

6. MISIR YERLEŞİM BİRİMİ ;

HER YERLEŞİM ALANINDA CUMA/ TOPLANTI YAPILIR. Köyde ve kentlerde. Mahalle ve mezralarda, geçici kamplarda yapılmaz. Her yerleşim biriminde TEK BİR YERDE CUMA/TOPLANTI İÇRA EDİLİR. Bu günkü her yerde her yüz metrelik mesafede bir Cuma /toplantı, YANLIŞTIR. Bir beldenin her camisinde ayrı ayrı Cuma/Toplantı, cuma/toplantının amacına aykırıdır. Böyle uygulamalardan maksat hasıl olmaz. Özellikle İmam-ı A’zam Ebu Hanife, bir beldede değişik yerlerde birden fazla cemaat olunup Cuma kılınamaz derken, Hanefi mezhebinden olduklarını iddia eden ahmakların, diğer ekollerden daha çok bu hatayı yapmaları da dikkat çekicidir.

CUMA/TOPLANTIYA KATILMAK ZORUNLULUĞU ;

başta diyanet işlerimiz olmak üzere yılardır güzide alimlerimiz tarafından yanlış uygulansada

CUMAYA/TOPLANTIYA KATILMAK KADIN ERKEK BEDENEN VE AKLEN SAĞLIKLI HER ERİŞKİN MÜSLÜMANA (FARZDIR) ZORUNLU GÖREVDİR

ALLAH (cc) CUMA SURESİ 9. âyette;

” EY İNSANLAR! Toplantı günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, ALLAH’ı anmaya koşun. Alış verişi bırakın. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.”

buyurur. Ayrıca Rasulüllah’ın yine kur’an’a paralel muhtelif hadisi şeriflerinde bilinenin aksine kadın erkek belirli bir düzende cuma’ya katıldıkları görülmektedir

evet Cuma/toplantı KADINLARADA FARZDIR ZORUNLU GÖREVDİR

FIKIH VE İLMİHAL KİTAPLARINDA KADINLARA FARZ DEĞİL DİYE YAZAR AMA BU YANLIŞTIR. hem de ÇOK YANLIŞTIR VE SON YILLARDA BU YANLIŞTAN KISMEN’DE OLSA DÖNÜLMÜŞ ÜLKEMİZDE BİR ÇOK CAMİMİZDE KADINLARIMIZADA YERLER AYRILMIŞTIR …

ANA HATLARIYLA KONUYA KISACA DEĞİNELİM ;

ALLAH’ü Teala tüm emir ve yasaklarını milliyet, ırk ve cinsiyet ayırımı yapmadan genel ve mutlak olarak bildirmiştir. O nedenle İslam dini Fıtrat dinidir ve EVRENSELDİR. Her milleti, her ırkı, her cinsi ve her ülkeyi aynen kapsar. Kulluk ve görev yükleme Vs. yönünden kadını erkekten ayırmamıştır. Kadını asla ikinci sınıf insan ve aklı ve dini noksan Müslüman yerine koymamıştır.

(bu tarz kabuller hainler tarafından İslam’a sokulmak istenmiş; maalesef gafiller tarafından da kabul görmüştür. Bu tip inanç ve kabul büyük bir ihanet ve cinâyettir.)

KUR’AN’DA kadının cumaya/toplantıya katılmamasını açıkça veya işaret yoluyla isteyen, kadınlara farz olmadığını açıklayan hiçbir âyet yoktur. Cuma suresi 9. âyeti tekrar gözden geçirirsek:

EY İNANANLAR! Toplantı günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, ALLAH’ı anmaya koşun. Alış verişi bırakın. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır .

diye, ALLAH (cc) IRK DİL CİNSİYET AYRIMI YAPMADAN . Herkesi bu işe görevlendiriyor.
YİNE KUR’AN İLE PARALEL BİR ŞEKİLDE Hadisi şeriflere ve İslam Tarihi’ne bakarsak Peygamber efendimizin kadınların mescitlere gitmelerini ve eşlerinin bu duruma engel olmamalarını istediğini ve Müslüman kadınların belirli bir zamana kadar (Emeviler dönemi) Cuma /Toplantı ‘lara iştirak ettiklerini görürüz.

Ama bazı hadis kitaplarında yer alan ve siyasi otoritesini baskı ve parayla sağlayabilmek için yazdırılmış kitaplarda göreceğimiz hadis diye bir rivâyet vardır ki, bu yalan bu konuda malzeme olarak kullanılmıştır

O DA ŞUDUR ; Tarık bin Şihap hadisi diye meşhur olan hadis. BU HADİSTE GÜYA PEYGAMBER EFENDİMİZ, “Cuma namazı, cemaat içinde bulunan her Müslüman üzerine Allahü Tealanın bir hakkı olup farzdır. Ancak bundan,KÖLELER ÇOCUKLAR KADINLAR MÜSTESNA buyurmuş.

Bu rivâyet/söylenti, hadis bilginleri tarafından tetkik edildiğinde bu hadisi ortaya atan Tarık bin Şihap’ın Peygamber efendimizi gördüğü; ama ondan hiçbir söz işitmediği teferruatla yer alır.

YANİ BÖYLE BİR ŞEY YOK sevgili PEYGAMBERİMİZ KUR’AN İLE ÇELİŞEN BİR SÖZ SÖYLEMEYECEĞİNİ HATIRLARSAK bu rivayet’in açık ve beyan ayetler karşısında uydurma olduğunu görebiliriz

İŞİN ASLI ŞUDUR ;

O günkü siyasi otorite haksız iktidarlarını sürdürebilmek için, toplumdaki direnci kırmayı düşünür. Toplumun yarısını oluşturan kadınları olmadık yalanlarla
(ki en fazla peygamber efendimizle ilgili), ayrıca kadınlar FİTNEYE sebep oluyorlar yani onlar Cumaya/toplantıya geldiklerinde erkekler kadınları görüyor ve CİNSEL TAHRİK oluyorlar bahanesiyle CUMADAN/TOPLANTIDAN uzaklaştırıp evlerine kapatırlar. O gün bu gün de böyle devam edip gidiyor…

KUR’AN DIŞI HÜKÜMLER İLE ALLAH ADINA HÜKÜM KOYMAYA ÇALIŞANLARIN GÜNÜMÜZE TAŞIDIĞI BU SORUNU ŞİMDİLERDE DİYANET HATA YAPTIK PARDON DİYEREK YURDUN DÖRT BİR YANINDA KADINLARA ÖZEL ALANLAR AÇIP KADINLARIMIZI EN DOĞAL HAKLARI OLAN ALLAH’A İBADET KONUSUNDA SERBESTLİK TANITMAKTADIR ve BİR ÇOK ÇAMİMİZDE KADINLARA ÖZEL DÜZENLEME YAPMAKTADIRLAR BURADAN BİR DERS ÇIKARTMAK GEREKİRSE YILLARDIR BİLİNEN BİR İBADET ŞEKLİ DEMEKKİ YANLIŞ YORUMLANABİLİYOR İNSANIMIZA YANLIŞ AKSETTİRİLEBİLİYORMUŞ BUNUN İÇİNDİRKİ DİNİN MERKEZİ KAYNAĞI OLAN KUR’AN’I KERİM’İ ARTIK OKUMAYA BAŞLAYACAĞIZ BİRİLERİNİN OKUMASINDAN ANLATMASINDAN DEĞİL DİNİMİZİ KENDİMİZ ÖĞRENME GAYRETİNE GİRİŞEÇEĞİZ. ANLAYARAK VE OKUDUĞUMUZU DÜŞÜNEREK OKUYACAĞIZ …

ALLAH’I ANMAK ;

âyeti celileler Zikrullah/ALLAH’ın anılmasından bahsediyor. Önemine ve gereğine değiniyor. Öyleyse bu Zikrullah/ALLAH’ın ANILMASI NEDİR, ve NASIL OLUR ?
Bunu, KİMDEN NASIL ÖĞRENECEĞİZ ?
Toplumda Zikir yaptıklarını söyleyen gurupların YAPTIKLARI DOĞRUMU ?

Dünya üzerinde özellikle geri kalmış, sürünen Müslüman ülkelerde binlerce cemaat, tarikat, zikir halkaları var. Haftanın belirli gün ve saatlerinde doksan dokuzluk, binlik, on binlik elde tespihleriyle zikir yaptıkları zannıyla, ALLAH ALLAH ve ya Lâ ilâhe illallah, Lâ ilâhe illallah ve ya HÜ HÜ diye bağırıp duruyorlar. Bunlar doğru mu?

Hayır, BUNLAR HİÇ DOĞRU ŞEYLER DEĞİL . Bunlar yozlaştırılmış şeyler. KUR’AN’da cennetin bedelini cenabı hak bildirmiş;

TEVBE SURESİ AYET 111

“ALLAH, Müminlerin canlarını ve mallarını, karşılığında cennet vermek üzere satın almıştır. …….”

Cenneti bedeli can ve mallarımız iken bilmem kaç tane tespih çekersen cennete girersin gibi uyuşturucu, Müslümanları gayretten, faaliyetten, rekabetten uzaklaştırıp, tembelliğe, miskinliğe ve uyuşukluğa sevk eden ALLAH’ın razı olmayacağı şeyler bunlar.

Hatta ucuza cennet kapatma uyanıklığı yaparken, leyleğin ömrünün lak lakla geçtiği gibi, ömrü bilinçsizce harcama enayiliğidir.
PEKİ DOĞRUSUNU KİMDEN NEREDEN NASIL ÖĞRENECEĞİZ ? Tabii ki ALLAH’tan öğreneceğiz. KUR’AN’daki şekliyle öğrenip uygulayacağız.
Madem bize, kendisini anmamızı emrediyor, nasıl yapmamız lazım geldiğini BİZE MUTLAKA BİLDİRMİŞTİR.

BAKARA SURESİ AYET 198

“Rabbınızdan bir lütuf ve bereket istemenizde hiçbir sakınca yoktur. Arafat’tan ayrılıp akın ettiğinizde Meş’ari-Haram’da ALLAH’ı anın. O’nu O’nun size gösterdiği gibi anın. Siz bundan önce gerçekten sapıklardan idiniz.”

Gördünüz mü, dikkat ettiniz mi ALLAH nasıl anılacakmış? ALLAH ALLAH’ın gösterdiği, öğrettiği şekilde anılacakmış. Peki bize gösterdiği, öğrettiği şekil nasıl bir şey? Şimdi ona dikkat edelim.

BAKARA SURESİ AYET 200

“Gerekli ibadetlerinizi bitirdiğinizde yine ALLAH’ı anın. Tıpkı babalarınızı andığınız gibi. Hatta daha kuvvetli bir anışla anın. İnsanlardan bazısı şöyle der: ‘Ey Rabbımız bize dünyada ver.’ Böylesi için Âhiret’te bir nasip yoktur.”

Evet ALLAH’ı babalarımızı andığımız gibi, hatta daha kuvvetle/şiddetle anmamız lazımmış. ALLAH’ın emri böyle. BAŞKA TÜRLÜ ANAMAYIZ.

Mademki böyle Allah’ı babalarımızı andığımız gibi hatta daha da kuvvetle anacağız öyleyse düşünelim bir kez: Babalarımızı nasıl anarız? Elimizde, otuz üçlük, doksan dokuzluk, binlik,…. tespih gece gündüz Baba, Baba,…..baba diye dilimizle mi anarız? Babamızı anmamız, onu düşünmemiz nasıl olması lazım ? İŞTE DÜĞÜMÜ ÇÖZECEK OLAN DÜŞÜNCE BUDUR …

Babalarımızı anmamız, onları düşünmemiz, onları aklımızdan çıkarmamamız, onların bizler üzerindeki haklarını düşünüp, onlara karşı maddi ve manevi sorumluluklarımızı hatırlayıp onlara sevgide saygıda kusur etmememizdir. Babalarımız bizlere “oğlum/kızım beni unutma!” dedikleri zaman, eline bir tespih alda ‘gece gündüz durmadan Baba, Baba…diye tespih çek!’ demek istemezler.

Netice olarak anlıyoruz ki zikrullah/ALLAH’ın anılması, halk arasındaki tarzda elde tespih, dil ile ALLAH, ALLAH, ALLAH DEMEK DEĞİL Zikrullah/ALLAH’ın anılması ‘Allah’ın bizler üzerindeki haklarını, bize sunduğu nimetleri düşünmek, kul olarak O’na karşı sorumluluklarımızı yerine getirip getirmediğimizin kontrolünü yapmak ve verdiği görevleri eksiksiz yerine getirmek, nimetlerine karşı şükredip nankörlük etmemektir. DAİMA BU BİLİNÇ İÇERİSİNDE OLMAKTIR …

Cumanın/Toplantının Zikrullah/ALLAH’ın anılması/hutbe bölümüyle Müslümanların bir nevi haftalık bakımları yapılıyor. İNANÇLARI AMELLERİ REVİZE EDİLİYOR.

İleriki hafta için işlerini programlıyorlar. Aralarındaki ihtilaflar, yaşamlarında ortaya çıkmış aksaklıklar, yapılması lazım gelen işler, dertler, tasalar, eleştiriler her şey, orada ALLAH için hiç kimsenin kişisel çıkarına alet olmadan , her Müslüman’ın katılımı ile özgürce, sansür edilmeden, Cumaya/Toplantıya fesat karıştırılmadan tam bir dokunulmazlıkla istişare edilip karara bağlanıyor.

Ayrıca bu toplantı vesilesi ile Müslümanlar, konuşup, tanışıyorlar. Dostluklar tazeleniyor. Bilgileri, bilinçleri artıyor. Kenetleniyorlar. Güç birliği yapıyorlar ve bu güçlerini dost düşman herkese gösteriyorlar İBADETLERİNİ YERİNE GETİRİYORLAR …

KOYUN SÜRÜSÜ GİBİ CAMİYE DOLUP UYUKLAYIP UYUKLAYIP DAĞILMIYORLAR

KUR’AN İLE PARALEL SAHİH SÜNNET’te ve tarihî belgelere bakılırsa Peygamber efendimizin mescidi/camiyi her türlü kamu hizmeti ve sosyal aktivite için kullandığı görülür. Bu gün de mescitler/câmiler kongre, konferans, sergi solunu, kütübhane gibi tüm sosyal ve kültürel aktivitelere açık olmalıdır. Kesinlikle, mescitler/câmiler uyuma ve uyutma mekanları, mahalleri ve merkezleri olmaktan çıkarılmalı, İslâm’daki orijinal kimliğine kavuşturulmalıdır. Yâni mescitler/câmiler bilgilenme, bilinçlenme ve aydınlanma yerleri olmalıdır.

Sonra da, bu dinamizmle ;

CUMA SURESİ 10. AYET ;

“NAMAZ KILINCA hemen yeryüzüne dağılın ve ALLAH’ın lütfundan nasibinizi arayın. ALLAH’ı çok anın ki kurtuluşa erebilesiniz.”

AYET’İN EMRİ GEREĞİ , ALLAH’ın nimetlerini aramak ve kazanmak için yer yüzüne yayılıyorlar. Ne kadar güzel ve anlamlı …

İŞTE İSLAM’IN CUMASI Böyle olmalı Müslümanların YEREL GÜNDEM TOPLANTISI





CUMA’NIN SÖZLÜK ANLAMI;

CUMUA kelimesi, CEM’a kökünden türemiş bir sözcük olup, toplamak, bir araya getirmek anlamına gelir. Burada YEVMÜ-L CUMUA terkip tamlama halinde olup Toplantı Günü demektir.

cuma günü tarzında mânâlandırmak, Arapça iki kelimenin birini Türkçeleştirip birini yine Arapça bırakmak olduğundan, böyle bir uygulama hem yanlış olur hem de binlerce senedir olduğu gibi anlam saklanmış olur. Bu da bir çok yanlış inanç ve ameli beraberinde getirir.

TARİHÇESİ ;

Bugünkü YEVMÜ-L CUMUA Toplantı günü dediğimiz güne eskiden Araplar YEVMÜL ARÜBE yani yedinci cennet günü derlerdi.

Peygamber efendimiz henüz hicret etmeden YERSİP’Lİ (MEDİNENİN O ZAMANKİ ADI) Müslümanlar ES’AD İBNÜ ZURARA ile birlikte toplanıp, namaz kılar ve istişarede bulunurlardı.

Yahudiler ve Hıristiyanlar haftada bir gün toplanıyorlar, bizde haftada bir toplanalım diye karar alıp toplanmaya başladılar. Ve toplantı gününün haftanın altıncı günü (BİZE GÖRE BEŞİNCİ GÜN) olmasına karar verdiler. Çünkü o gün Yesrip’te pazar kuruluyor; çevreden, yakın mesafelerden halk pazara geliyordu. Böylece toplantıya katılım daha çok olacaktı. İşte böylece YEVMÜL ARÜBE , YEVMÜL CÜMÜA yani toplantı günü oldu.
Sonradan eski adıyla değil de yeni adı söylenir oldu. Asrı saadetten sonra maalesef kavram ve amacı yozlaştırıldı.

CUMA’YA KATILMANIN KOŞULLARI ;

Tüm fıkıh kitapları ve ilmihal kitaplarında bu şartlar ;

• ERKEK OLMAK
• HÜR OLMAK
• ŞEHİRDE OTURMAK
• SIHHATLİ OLMAK
• GÜVENDE OLMAK tarzında açıklanır…

ERKEK OLMA koşulunun, UYDURMA VE YANLIŞ OLDUĞUNU aşağıdaki bölümlerde geniş bir biçimde açıklayacağız…

HÜRRİYET ÖZGÜRLÜK ;
Fıkıh ve İLMİHAL KİTAPLARI bu kavramı KÖLE OLMAYANLARA, ÖZGÜR İNSANLARA FARZDIR DİYE AÇIKLAMIŞLAR . Halbuki Hürriyet kavramı sadece esâreti, köleliği ifade etmez. DÜŞÜNCE ve İFAADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜDE KAPSAR

O TOPLANTIDA HERKES FİKRİNİ AÇIKCA BEYAN EDECEK KİMSENİN FİKRİ DÜŞÜNCESİ ASLA KISITLANMAYACAK FİKRİNDEN DÜŞÜNCESİNDEN DOLAYI KİMSE TAKİBATA UĞRAMAYACAKTIR demektir …

ŞEHİRDE İKAMET;
Yani toplantı beldenin yerli nüfusuna zorunlu görevdir. Misafirler için zorunlu görev değildir. Çünkü dışarıdan geçici olarak gelenler o beldenin sorunlarını bilemezler. Onun için onun tartışmasına katılmasalar olur. Katılırlarsa da dinleyici sıfatıyla bulunup bilgilenirler. Beldenin kendi sakinleri KADIN ERKEK toplantıya katılmak zorundadırlar.

CUMA TOPLANTISININ UYGULANMASI ;

Cumaya katılmanın zorunluluğu bir yana Rasulüllah efendimiz, toplantıya hazırlık için de çok önemli öneri ve uygulamalar getirmiştir. BU ÖNERİ TÜM HADİS KİTAPLARINDA VARDIR.
ÖZETLE ;Evinde boy abdesti /GUSÜL alıyor . Yani Cuma/Toplantıya çıkmadan evvel iyice yıkanın toplantıya gelin buyuruyor. Beyaz ve TEMİZ elbisesini giyiyor. (Cuma/toplantı için iş elbisesinin dışında özel toplantılarda giyilecek, bayramlık tabir ettiğimiz cinsten herkesin bir elbisesi olsun arzuluyor.) Güzel KOKULAR sürünüyor. (herkese güzel koku önerdiği gibi, soğan ve sarımsak yemiş olanların ağzı kokar bir durumda, HAYIZ elbiseli, ELBİSESİ LEKELİ OLAN KADINLARIN toplantıya katılmalarını istemiyor.)
İşte bu koşullar ve pozisyonda Müslümanlar, toplantı mahalline, musallaya/mescide toplanıyorlar.

CUMA’NIN TOPLANTININ EDASI UYGULANMASI İÇİN ŞARTLAR ;

1. VELİYYÜL EMİR ;
Yani Cuma’yı/toplantıyı resmi otoritenin başı, DEVLET BAŞKANI ya da naibi YETKİLENDİRDİĞİ birisi kıldıracak yönetecek.

2. İZN-İ AMM ;
Cuma/toplantının yapılacağı yer herkese açık olacak. Mülki âmirin izin verdiği yerde MİTİNG İZNİ GİBİ uygulanacak.

BU İKİ ŞART BU GÜNKİ SİYASİ YAPI GEREĞİ UYGULANMASI MÜMKÜN OLMAYAN ŞEYLERDİR. İşin aslında BÖYLE ŞARTLAR İSLAMDA YOKTUR . Müslümanlar nerede olsa toplanır; (ilk Müslümanlar koyun ağılında toplanmışlardı.) Cuma/toplantı başkanını (kongre divan başkanını) aralarında tayin eder; “ALLAH’ın anılması” işini icra eder, yeryüzüne ALLAH’ın nimetlerini aramaya dağılırlar. İslam ALLAH’ın koyduğu sınırlarda yaşanır. Asla onun bunun himmeti ve verdiği izin kadar yaşanmaz.

Bu iki şartı, resmi otorite, mülki idareye bağlayanlar, LAİK SİSTEMDE İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMAMIŞLARDIR. İnançları gereği “BU ŞARTLARDA CUMA KILINMAZ” diyemedikleri gibi kıldıkları CUMA’nın kabul olmama endişesini de içlerinden atamamışlardır.

Onun için iki rekat namaz ve hutbe/ALLAH’ın anılmasından ibaret olan CUMA/toplantıyı HUTBE VE 16 REKATA ÇIKARTMIŞLARDIR. On altı rekata nasıl niyet edileceğini ise bir türlü kitaba sığdıramayıp ikna edici bir cevap bulamamışlardır.

Bu şartlar, Peygamber sonrası Müslümanları kontrol altında tutma çabası gösteren siyasi kadrolarca İslam’a sokulmuş. arı, duru, ALLAH’a ait İslam; Arap, Acem, Selçuklu, Osmanlı Müslümanlık’ı olarak dejenere olmuştur. Abant konsülünden sonra da Türk Müslümanlığı olarak yozlaştırılmak istenmektedir.
HER MÜSLÜMAN BU TOPLANTININ DOĞAL ÜYESİDİR. Hiçbir Müslüman’a katılımda kısıtlama konamaz. Herhangi bir nedenle katılımı kısıtlanmış kişiye katılmadığı için sorumluluk yoktur.

3. VAKİT ;
Bu günkü uygulamada haftanın beşinci günü Yevm-ül Cumua’dır. YANİ TOPLANTI GÜNÜDÜR.

Haftanın beşinci günü olmasını ALLAH cc. tespit etmemiştir. İlk Cuma’yı uygulayan Medineli Müslümanlar içerisinde bulundukları sosyal ve ekonomik şartları dikkate alarak haftanın bize göre beşinci gününü (Araplara göre altıncı gün). ÇÜNKÜ ARAPLARDA HAFTANIN BİRİNCİ GÜNÜ PAZARDAN BAŞLAR Yevm-ül-Cumua TOPLANTI GÜNÜ OLARAK KARARLAŞTIRMIŞLARDIR. O günden bu güne de aynı uygulamalar devam edip gelmektedir…

ALLAH (cc) CUMUA SURESİ 9. AYET ;

” EY İNSANLAR! Toplantı Günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, ALLAH’ın anılmasına koşun. Alış verişi bırakın. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır ”

diye günün TÜMÜNE İŞARET ETTİĞİNE GÖRE , günün beş vaktinden her bir vaktinde Cuma/Toplantı uygulanabilir. Bunu da yine bölge Müslümanları sosyal ve ekonomik bölgesel koşullarına göre ayarlayabilirler. Bu güne kadarki gün ve saat uygulamaları bir teâmül (genel uygulama)’dır. ALLAH (cc) tarafından tespit edilip zorunlu tutulmamıştır.

Yine fıkıh kitapları bu vakti Cuma/toplantı gününün öğle vakti olarak şartlandırsalar da YİNE KUR’AN İLE PARALEL OLARAK sevgili PEYGAMBERİMİZİN in, öğleden evvel, öğlen sonrası uyguladığı sahih GÜVENİLİR hadis kitaplarında var. Ayrıca, âyet-i celilede ‘yevmül Cuma/toplantı günü’ ifadesi yer aldığına göre GÜNÜN HERHANGİ BİR SAATİNİN OLABİLECEĞİNE İLAHİ BİR İŞARET VARDIR. Cuma/toplantı gününün tayiniyle ilgili açıklamayı yukarıdaki kısımlarda yapmıştık.

4. CEMAAT ;

Bu kavram ekoller/mezhepler, imamlar/din önderleri arasında tartışılmış olsada İŞİN ÖZÜ ; Arapça’daki çoğul ifade eden sayıdır ; O’DA 3′TÜR . Âyet-i celile çoğul olarak ALLAH’IN ZİKRİNE KOŞUNUZ diye hitap edildiğine göre çoğulun en küçüğü ele alınıp TOPLANTIDA BULUNMASI GEREKEN Müslümanlar ister kadın, ister erkek, ister kadın erkek karışık olsun EN AZ ÜÇ KİŞİDİR.

5. HUTBE ;

Hutbe, AYET’DE GEÇEN ZİKRULLAH’TIR ALLAH’IN ANILMASIDIR.
Bu mezhepler/ekoller ve mezhep içi imamlar/din bilginleri arasında değişik şekillerde yorumlanmıştır. Halbuki Zikrullah/ALLAH’ı anmak ameli/eylemi idrak edilse, hiç yoruma ihtiyaç olmadığı anlaşılır.

bu konudaki en güzel ifadeyi İMAM’I AZAM EBU HANİFE YAPMIŞTIR. O hutbe ZİKRULLAHTIR ALLAH’I ANMAKTIR demiş DOĞRUSUDA AYET’İN AÇIKCA BEYANIYLA BUDUR

Ama bizimkiler bunu, İMAM MİNBERE ÇIKIP ALLAH DEYİVERSE HUTBE TAMAM OLUR diye anlamışlar.

(( ZİKRULLAH ALLAH’IN ANILMASI İŞİNİ LÜTFEN İYİ ANLAYIP KAVRAYALIM ))

Hutbe, aşağıdaki toplantının amacı adlı parça ile izah edilecektir.

HUTBE BELİRLİ BİR GÜNDEMLE İÇRA EDİLİR. Hutbeyi okuyan bir nevi kongredeki DİVAN BAŞKANI görevini yürütür. HERKESİN SÖZ HAKKI VARDIR. Hem de SANSÜRSÜZ. Orada görüşülen her konu ZİKRULLAH’a yönelik ve de HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR anlayışı çerçevesinde olduğundan hiçbir Müslüman görüş ve eleştirisinden ötürü takibata alınmaz, ayıplanmaz.

TAM BİR DOKUNULMAZLIK HAKKINA SAHİPTİR.Mescidde dünya kelâmı konuşulmaz; hutbe esnasında konuşulmaz vb. ilmihallerde yer alan bu ifadeler, eleştiriye tahammül gösteremeyen güçler tarafından para karşılığı uydurtulmuş şeylerdir. İslâm’ın aslı ile hiç alakası yoktur. Aktif ve cevval, uyanık olmaları lazım gelen Müslümanların PASİF BİRER KOYUN SÜRÜSÜ HALİNE GETİRİLMESİ İÇİN YAPILMIŞ BİR CİNAYETTİR ki bu gün buna muvaffak olmuşlardır. Mescitlerde cemaatın katılımı yoktur. İMAM BİLDİĞİNİ OKUR, yalan ve yanlış da olsa.SES ÇIKMAZ CEMAAT’TEN . Halife Ömer R.a. hutbe okurken SUSUN BENİ DİNLEYİN DEDİĞİN’DE, ‘Üzerindeki elbiseyi nerden bulduğunu, nasıl ona sahip olduğunu bize açıklayıp bizi ikna etmeden sana itaat etmeyiz’ diyen erkek cemâat da, ‘Rasülüllah’ın bize verdiği Mehir haklarında sen nasıl kısıtlamaya gidebilirsin ? diye itiraz eden kadın cemâat da TARİH OLDU.

6. MISIR YERLEŞİM BİRİMİ ;

HER YERLEŞİM ALANINDA CUMA/ TOPLANTI YAPILIR. Köyde ve kentlerde. Mahalle ve mezralarda, geçici kamplarda yapılmaz. Her yerleşim biriminde TEK BİR YERDE CUMA/TOPLANTI İÇRA EDİLİR. Bu günkü her yerde her yüz metrelik mesafede bir Cuma /toplantı, YANLIŞTIR. Bir beldenin her camisinde ayrı ayrı Cuma/Toplantı, cuma/toplantının amacına aykırıdır. Böyle uygulamalardan maksat hasıl olmaz. Özellikle İmam-ı A’zam Ebu Hanife, bir beldede değişik yerlerde birden fazla cemaat olunup Cuma kılınamaz derken, Hanefi mezhebinden olduklarını iddia eden ahmakların, diğer ekollerden daha çok bu hatayı yapmaları da dikkat çekicidir.

CUMA/TOPLANTIYA KATILMAK ZORUNLULUĞU ;

başta diyanet işlerimiz olmak üzere yılardır güzide alimlerimiz tarafından yanlış uygulansada

CUMAYA/TOPLANTIYA KATILMAK KADIN ERKEK BEDENEN VE AKLEN SAĞLIKLI HER ERİŞKİN MÜSLÜMANA (FARZDIR) ZORUNLU GÖREVDİR

ALLAH (cc) CUMA SURESİ 9. âyette;

” EY İNSANLAR! Toplantı günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, ALLAH’ı anmaya koşun. Alış verişi bırakın. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.”

buyurur. Ayrıca Rasulüllah’ın yine kur’an’a paralel muhtelif hadisi şeriflerinde bilinenin aksine kadın erkek belirli bir düzende cuma’ya katıldıkları görülmektedir

evet Cuma/toplantı KADINLARADA FARZDIR ZORUNLU GÖREVDİR

FIKIH VE İLMİHAL KİTAPLARINDA KADINLARA FARZ DEĞİL DİYE YAZAR AMA BU YANLIŞTIR. hem de ÇOK YANLIŞTIR VE SON YILLARDA BU YANLIŞTAN KISMEN’DE OLSA DÖNÜLMÜŞ ÜLKEMİZDE BİR ÇOK CAMİMİZDE KADINLARIMIZADA YERLER AYRILMIŞTIR …

ANA HATLARIYLA KONUYA KISACA DEĞİNELİM ;

ALLAH’ü Teala tüm emir ve yasaklarını milliyet, ırk ve cinsiyet ayırımı yapmadan genel ve mutlak olarak bildirmiştir. O nedenle İslam dini Fıtrat dinidir ve EVRENSELDİR. Her milleti, her ırkı, her cinsi ve her ülkeyi aynen kapsar. Kulluk ve görev yükleme Vs. yönünden kadını erkekten ayırmamıştır. Kadını asla ikinci sınıf insan ve aklı ve dini noksan Müslüman yerine koymamıştır.

(bu tarz kabuller hainler tarafından İslam’a sokulmak istenmiş; maalesef gafiller tarafından da kabul görmüştür. Bu tip inanç ve kabul büyük bir ihanet ve cinâyettir.)

KUR’AN’DA kadının cumaya/toplantıya katılmamasını açıkça veya işaret yoluyla isteyen, kadınlara farz olmadığını açıklayan hiçbir âyet yoktur. Cuma suresi 9. âyeti tekrar gözden geçirirsek:

EY İNANANLAR! Toplantı günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, ALLAH’ı anmaya koşun. Alış verişi bırakın. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır .

diye, ALLAH (cc) IRK DİL CİNSİYET AYRIMI YAPMADAN . Herkesi bu işe görevlendiriyor.
YİNE KUR’AN İLE PARALEL BİR ŞEKİLDE Hadisi şeriflere ve İslam Tarihi’ne bakarsak Peygamber efendimizin kadınların mescitlere gitmelerini ve eşlerinin bu duruma engel olmamalarını istediğini ve Müslüman kadınların belirli bir zamana kadar (Emeviler dönemi) Cuma /Toplantı ‘lara iştirak ettiklerini görürüz.

Ama bazı hadis kitaplarında yer alan ve siyasi otoritesini baskı ve parayla sağlayabilmek için yazdırılmış kitaplarda göreceğimiz hadis diye bir rivâyet vardır ki, bu yalan bu konuda malzeme olarak kullanılmıştır

O DA ŞUDUR ; Tarık bin Şihap hadisi diye meşhur olan hadis. BU HADİSTE GÜYA PEYGAMBER EFENDİMİZ, “Cuma namazı, cemaat içinde bulunan her Müslüman üzerine Allahü Tealanın bir hakkı olup farzdır. Ancak bundan,KÖLELER ÇOCUKLAR KADINLAR MÜSTESNA buyurmuş.

Bu rivâyet/söylenti, hadis bilginleri tarafından tetkik edildiğinde bu hadisi ortaya atan Tarık bin Şihap’ın Peygamber efendimizi gördüğü; ama ondan hiçbir söz işitmediği teferruatla yer alır.

YANİ BÖYLE BİR ŞEY YOK sevgili PEYGAMBERİMİZ KUR’AN İLE ÇELİŞEN BİR SÖZ SÖYLEMEYECEĞİNİ HATIRLARSAK bu rivayet’in açık ve beyan ayetler karşısında uydurma olduğunu görebiliriz

İŞİN ASLI ŞUDUR ;

O günkü siyasi otorite haksız iktidarlarını sürdürebilmek için, toplumdaki direnci kırmayı düşünür. Toplumun yarısını oluşturan kadınları olmadık yalanlarla
(ki en fazla peygamber efendimizle ilgili), ayrıca kadınlar FİTNEYE sebep oluyorlar yani onlar Cumaya/toplantıya geldiklerinde erkekler kadınları görüyor ve CİNSEL TAHRİK oluyorlar bahanesiyle CUMADAN/TOPLANTIDAN uzaklaştırıp evlerine kapatırlar. O gün bu gün de böyle devam edip gidiyor…

KUR’AN DIŞI HÜKÜMLER İLE ALLAH ADINA HÜKÜM KOYMAYA ÇALIŞANLARIN GÜNÜMÜZE TAŞIDIĞI BU SORUNU ŞİMDİLERDE DİYANET HATA YAPTIK PARDON DİYEREK YURDUN DÖRT BİR YANINDA KADINLARA ÖZEL ALANLAR AÇIP KADINLARIMIZI EN DOĞAL HAKLARI OLAN ALLAH’A İBADET KONUSUNDA SERBESTLİK TANITMAKTADIR ve BİR ÇOK ÇAMİMİZDE KADINLARA ÖZEL DÜZENLEME YAPMAKTADIRLAR BURADAN BİR DERS ÇIKARTMAK GEREKİRSE YILLARDIR BİLİNEN BİR İBADET ŞEKLİ DEMEKKİ YANLIŞ YORUMLANABİLİYOR İNSANIMIZA YANLIŞ AKSETTİRİLEBİLİYORMUŞ BUNUN İÇİNDİRKİ DİNİN MERKEZİ KAYNAĞI OLAN KUR’AN’I KERİM’İ ARTIK OKUMAYA BAŞLAYACAĞIZ BİRİLERİNİN OKUMASINDAN ANLATMASINDAN DEĞİL DİNİMİZİ KENDİMİZ ÖĞRENME GAYRETİNE GİRİŞEÇEĞİZ. ANLAYARAK VE OKUDUĞUMUZU DÜŞÜNEREK OKUYACAĞIZ …

ALLAH’I ANMAK ;

âyeti celileler Zikrullah/ALLAH’ın anılmasından bahsediyor. Önemine ve gereğine değiniyor. Öyleyse bu Zikrullah/ALLAH’ın ANILMASI NEDİR, ve NASIL OLUR ?
Bunu, KİMDEN NASIL ÖĞRENECEĞİZ ?
Toplumda Zikir yaptıklarını söyleyen gurupların YAPTIKLARI DOĞRUMU ?

Dünya üzerinde özellikle geri kalmış, sürünen Müslüman ülkelerde binlerce cemaat, tarikat, zikir halkaları var. Haftanın belirli gün ve saatlerinde doksan dokuzluk, binlik, on binlik elde tespihleriyle zikir yaptıkları zannıyla, ALLAH ALLAH ve ya Lâ ilâhe illallah, Lâ ilâhe illallah ve ya HÜ HÜ diye bağırıp duruyorlar. Bunlar doğru mu?

Hayır, BUNLAR HİÇ DOĞRU ŞEYLER DEĞİL . Bunlar yozlaştırılmış şeyler. KUR’AN’da cennetin bedelini cenabı hak bildirmiş;

TEVBE SURESİ AYET 111

“ALLAH, Müminlerin canlarını ve mallarını, karşılığında cennet vermek üzere satın almıştır. …….”

Cenneti bedeli can ve mallarımız iken bilmem kaç tane tespih çekersen cennete girersin gibi uyuşturucu, Müslümanları gayretten, faaliyetten, rekabetten uzaklaştırıp, tembelliğe, miskinliğe ve uyuşukluğa sevk eden ALLAH’ın razı olmayacağı şeyler bunlar.

Hatta ucuza cennet kapatma uyanıklığı yaparken, leyleğin ömrünün lak lakla geçtiği gibi, ömrü bilinçsizce harcama enayiliğidir.
PEKİ DOĞRUSUNU KİMDEN NEREDEN NASIL ÖĞRENECEĞİZ ? Tabii ki ALLAH’tan öğreneceğiz. KUR’AN’daki şekliyle öğrenip uygulayacağız.
Madem bize, kendisini anmamızı emrediyor, nasıl yapmamız lazım geldiğini BİZE MUTLAKA BİLDİRMİŞTİR.

BAKARA SURESİ AYET 198

“Rabbınızdan bir lütuf ve bereket istemenizde hiçbir sakınca yoktur. Arafat’tan ayrılıp akın ettiğinizde Meş’ari-Haram’da ALLAH’ı anın. O’nu O’nun size gösterdiği gibi anın. Siz bundan önce gerçekten sapıklardan idiniz.”

Gördünüz mü, dikkat ettiniz mi ALLAH nasıl anılacakmış? ALLAH ALLAH’ın gösterdiği, öğrettiği şekilde anılacakmış. Peki bize gösterdiği, öğrettiği şekil nasıl bir şey? Şimdi ona dikkat edelim.

BAKARA SURESİ AYET 200

“Gerekli ibadetlerinizi bitirdiğinizde yine ALLAH’ı anın. Tıpkı babalarınızı andığınız gibi. Hatta daha kuvvetli bir anışla anın. İnsanlardan bazısı şöyle der: ‘Ey Rabbımız bize dünyada ver.’ Böylesi için Âhiret’te bir nasip yoktur.”

Evet ALLAH’ı babalarımızı andığımız gibi, hatta daha kuvvetle/şiddetle anmamız lazımmış. ALLAH’ın emri böyle. BAŞKA TÜRLÜ ANAMAYIZ.

Mademki böyle Allah’ı babalarımızı andığımız gibi hatta daha da kuvvetle anacağız öyleyse düşünelim bir kez: Babalarımızı nasıl anarız? Elimizde, otuz üçlük, doksan dokuzluk, binlik,…. tespih gece gündüz Baba, Baba,…..baba diye dilimizle mi anarız? Babamızı anmamız, onu düşünmemiz nasıl olması lazım ? İŞTE DÜĞÜMÜ ÇÖZECEK OLAN DÜŞÜNCE BUDUR …

Babalarımızı anmamız, onları düşünmemiz, onları aklımızdan çıkarmamamız, onların bizler üzerindeki haklarını düşünüp, onlara karşı maddi ve manevi sorumluluklarımızı hatırlayıp onlara sevgide saygıda kusur etmememizdir. Babalarımız bizlere “oğlum/kızım beni unutma!” dedikleri zaman, eline bir tespih alda ‘gece gündüz durmadan Baba, Baba…diye tespih çek!’ demek istemezler.

Netice olarak anlıyoruz ki zikrullah/ALLAH’ın anılması, halk arasındaki tarzda elde tespih, dil ile ALLAH, ALLAH, ALLAH DEMEK DEĞİL Zikrullah/ALLAH’ın anılması ‘Allah’ın bizler üzerindeki haklarını, bize sunduğu nimetleri düşünmek, kul olarak O’na karşı sorumluluklarımızı yerine getirip getirmediğimizin kontrolünü yapmak ve verdiği görevleri eksiksiz yerine getirmek, nimetlerine karşı şükredip nankörlük etmemektir. DAİMA BU BİLİNÇ İÇERİSİNDE OLMAKTIR …

Cumanın/Toplantının Zikrullah/ALLAH’ın anılması/hutbe bölümüyle Müslümanların bir nevi haftalık bakımları yapılıyor. İNANÇLARI AMELLERİ REVİZE EDİLİYOR.

İleriki hafta için işlerini programlıyorlar. Aralarındaki ihtilaflar, yaşamlarında ortaya çıkmış aksaklıklar, yapılması lazım gelen işler, dertler, tasalar, eleştiriler her şey, orada ALLAH için hiç kimsenin kişisel çıkarına alet olmadan , her Müslüman’ın katılımı ile özgürce, sansür edilmeden, Cumaya/Toplantıya fesat karıştırılmadan tam bir dokunulmazlıkla istişare edilip karara bağlanıyor.

Ayrıca bu toplantı vesilesi ile Müslümanlar, konuşup, tanışıyorlar. Dostluklar tazeleniyor. Bilgileri, bilinçleri artıyor. Kenetleniyorlar. Güç birliği yapıyorlar ve bu güçlerini dost düşman herkese gösteriyorlar İBADETLERİNİ YERİNE GETİRİYORLAR …

KOYUN SÜRÜSÜ GİBİ CAMİYE DOLUP UYUKLAYIP UYUKLAYIP DAĞILMIYORLAR

KUR’AN İLE PARALEL SAHİH SÜNNET’te ve tarihî belgelere bakılırsa Peygamber efendimizin mescidi/camiyi her türlü kamu hizmeti ve sosyal aktivite için kullandığı görülür. Bu gün de mescitler/câmiler kongre, konferans, sergi solunu, kütübhane gibi tüm sosyal ve kültürel aktivitelere açık olmalıdır. Kesinlikle, mescitler/câmiler uyuma ve uyutma mekanları, mahalleri ve merkezleri olmaktan çıkarılmalı, İslâm’daki orijinal kimliğine kavuşturulmalıdır. Yâni mescitler/câmiler bilgilenme, bilinçlenme ve aydınlanma yerleri olmalıdır.

Sonra da, bu dinamizmle ;

CUMA SURESİ 10. AYET ;

“NAMAZ KILINCA hemen yeryüzüne dağılın ve ALLAH’ın lütfundan nasibinizi arayın. ALLAH’ı çok anın ki kurtuluşa erebilesiniz.”

AYET’İN EMRİ GEREĞİ , ALLAH’ın nimetlerini aramak ve kazanmak için yer yüzüne yayılıyorlar. Ne kadar güzel ve anlamlı …

İŞTE İSLAM’IN CUMASI Böyle olmalı Müslümanların YEREL GÜNDEM TOPLANTISI



alıntı........
__________________
Hatırlar mısın? Doğduğun zaman, sen ağlardın gülerdi alem. Öyle bir yaşam sür ki, mevtin sana hande olsun. Halka matem...
Ölüm, sevgiliyi sevgiliye kavuşduran bir köprüdür
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kur’ân-ı Kerîm'e Göre Nasıl Konuşmalıyız Yağmur Serbest Kürsü 0 04-20-2013 15:26
Hak Batıla Nasıl Galip, Batıl Hakka Nasıl Mağlup HİCRET Makaleler 0 12-21-2012 23:56
Cuma Namazı nasıl kılınır ? Yağmur İlim Merdivenleri 0 04-18-2011 22:16
mümin nasıl olmalı CUMHUR Makaleler 0 03-09-2011 11:25
Kur’an’a göre İblis’in isyanı nasıl olmuştur TÜRKER Şeytan 0 05-14-2008 13:17


WEZ Format +3. Şuan Saat: 17:27 - Tarih: 04-27-2024..


Powered by vBulletin 3.7.3
Copyright © 2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Copyright © İBADETREHBERİ Forum, All Rights Reserved
Web Tasarım: @Türker
Her Şey ALLAH(c.c) Rızası İçin.