Ya ALLAH

Anasayfa Kimler Online Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   İBADET REHBERİ FORUM > --=Tarih - Sağlık - İlgi Alanları=-- > Türk ve İslam Tarihi > İslam Tarihi

Cevapla
 
Seçenekler
  #1  
Alt 01-18-2018, 20:40
SaRey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
SaRey SaRey isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2018
Mesajlar: 690
Standart İslam Öncesi Dönemde Komşu Bölgeler

Habeşistan
Dünyanın en eski yerleşim bölgelerinden biri olan Habeşistan, güney-batı Arabistan’dan gelen Sami asıllı Sebeliler tarafından kurulmuş; çok geçmeden de bölgenin hakim güçlerinden biri haline gelmiştir. Zaman içinde Kızıldeniz limanlarına hakim olarak Akdeniz ve Uzakdoğu arasındaki uluslararası ticaretin önemli bir halkası olmuştur.

IV. yüzyılda putperest Kral Ezana’nın Hıristiyan oluşu ile Habeşistan halkı dini bakımdan önemli bir değişiklik yaşamış ve Hıristiyan olmuştur. Ancak VI. Yüzyılın ilk yarısına gelindiğinde Yemen’de Yahudiliğin etkileri görülmeye başlanmış; Yemen’de iktidarı elinde tutan Himyer kralı Zu Nüvas’ın Yahudiliği seçmesi ve bölgedeki Hıristiyanlara baskı yapması ve bu baskıdan bunalan Yemenli Hıristiyanların da dindaşları Habeşlilerden yardım istemesi sonucunda Habeşistan Yemen’i işgal etmiştir.

Merkezden gönderdikleri valilerle yönetmeye başladıkları Yemen’i Hıristiyanlığın önemli merkezlerinden biri haline getirmeyi hedefleyen Habeş Krallığı, Sana’da Kulleys adı verilen bir kilise inşa etmiştir. Yemen valisi Ebrehe, 570 yılında, hem Kulleys’e rakip gördüğü Kabe’yi tahrip etmek, hem de Hicaz’ın tamamını hakimiyet altına almak amacıyla Mekke’ye askeri bir sefer düzenlemiş; ancak başarılı olmamıştır. Hz. Peygamber'in doğduğu yıl gerçekleşen ve Mekke ve Habeş halklarını karşı karşıya getiren bu harekatın başarısız olması, Habeşistan’ın Yemen’de kurduğu hakimiyetin de sarsılmasına yol açmıştır. İstilacı Habeşliler ile Yemen’in yerli halkı arasında çıkan çatışmalar da bu süreci hızlandırmıştır.

Çok geçmeden Habeşliler, bölgenin en önemli gücü olan Sasaniler tarafından Yemen’den çıkarılmışlar ve bu suretle Arap yarımadası ile olan ilgilerini de koparmışlardır. Daha sonra Habeşistan içinde başlayan iktidar mücadeleleri de onların Arap topraklarına olan ilgilerini azaltmada etkili olmuştur. Bu kopukluk, Hz. Muhammed (sav)’in İslam’a davet çağrısına kulak veren ilk müminlerin horlandıkları ve işkence gördükleri Mekke’den kaçarak Habeşistan topraklarına sığınmalarına kadar devam etmiş; İslam’ın ilk yıllarında müminlere kucak açan ve inananların gurbetteki ilk sığınağı olma vasfı kazanan Habeşistan, Arabistan dışında Müslüman olan ilk yabancı hükümdar olan Necaşi Ashame ile İslam’ın yayılış tarihinde önemli bir yer tutmuştur.

Bizans (Doğu Roma İmparatorluğu)
Büyük Roma İmparatorluğu’nun devamı olarak 330- 1450 yılları arasında Balkan yarımadası, Anadolu, Suriye, Filistin ve Mısır’da hüküm sürmüş olan Bizans, İslamiyet’in Arap yarımadasında ortaya çıkmasından hemen önce üç kitaya yayılmış toprakları ve büyük bir bölgeyi nüfuzu altında tutan hakimiyet alanı ile bölgenin iki önemli gücünden birisi idi. Ancak İslam’ın tam da Arabistan’da doğduğu döneme tekabül eden Herakleşios (610-641) dönemi, Bizans tarihinin en zorlu dönemlerinden biridir. Merkezde taht kavgalarının yaşandığı, sivil ve askeri idarenin bozulduğu, ekonominin çöktüğü bu dönemde devlet ciddi bir sarsıntı geçirmekteydi. Ülke içindeki farklı mezhep mensuplarına uygulanan iktisadi ve dini ambargolar da devlet ve tebaa arasında ciddi kopmalara neden oluyordu.

Bütün bu iç tehditlere ilaveten ezeli rakibi Sasani İmparatorluğu’nun ülke topraklarını hedef alan yayılma politikası ile kuzeyden gelen Avar ve Slav tehdidinin bunalttığı Bizans, yikilmanın eşiğine gelmişti. Sasanilerin 611’de doğu eyaletlerine yönelik başlattığı işgal, Antakya, Dımaşk, Kudüş ve Mısır gibi bölgelerin elden çıkmasına yol açmış; Boğaziçi kiyilarına kadar ilerleyen İran ordusu İstanbul’u hedef almıştı. Bu kötü gidişat, Bizans İmparatoru Herakleios’u şartları oldukça ağır bir anlaşma imzalamaya mecbur etmişti. Sasanilerin Ehl-i Kitab Bizans’ı mağlup etmesi, Hz. Peygamber'in İslam dinini tebliğ ettiği müşrik Arapları oldukça sevindirmiş; Müslümanların akıbetinin de Bizans’a benzeyeceği yönünde temennilerde bulunmalarına yol açmıştır.

Bizans'ın her türlü lüks maddelerini doğudan talep ederken, İran'ın hem Çin ve Hindistan'dan gelen karayolları, hem de Basra Körfezi yoluyla Hindistan ve Seylan'dan gelen deniz yolları üzerinde yer alması sayesinde Bizans üzerinde iktisadi bir üstünlük kurma çabaları sık sık bu iki gücü karşı karşıya getirmiştir. Öyle ki Bizans'ın, savaşın ticareti aksattığı zamanlar bir yana, barış zamanında da ipek ve baharatlar için Sasanilere yüksek ücretler ödediği bilinmektedir.

Bizans, ezeli rakibi Sasaniler karşısında uğradığı yenilgiden sonra, ülke içinde muhtelif reformlar başlatmış; bu doğrultuda Anadolu’da “thema”lar (askeri eyalet) sistemi kurulmuştur. Devletin artık güven duymadığı ücretli asker sistemine karşı alternatif olarak getirdiği bu düzen, Anadolu’da kuvvetli bir yerel ordunun kurulmasını sağlamıştır. Hem ordu, hem de idare düzeninde yapılan reformlarla toparlanan devlet, Sasani hücumlarına mukabele etmeye başlamış ve 627 – Ninova Savaşı ile Sasanileri Anadolu’dan çıkarmıştır.

Ancak Bizans’ın Sasaniler karşısında kazandığı zafer, ülke içi siyasi çekişmeleri ve mezhep farklılıklarına dayanan dini problemleri çözmeye yetmemiştir. Devletin yaşanan dini ihtilaflarda tarafsızlığını koruyamaması ve bilakis bir taraf olarak devreye girmesi, halk kitlelerinin ciddi memnuniyetsizliklerine yol açmıştır. Zaten çok geçmeden başlayacak olan İslam fetihleri ile de Bizans’ın kazandığı bütün bu başarılar anlamsızlaşacak ve bölgenin haritaşı yeni baştan çizilecektir.

Sasani İmparatorluğu
Kadim bir devlet geleneği olan ve Zerdüşt dinini benimsemiş olan Sasani Devleti, İslam’ın ortaya çıktığı dönemde, 226 yılında kurulan bir hanedanın elinde bulunmaktaydı. Batıda Bizans ile doğuda ise Türklerle mücadele eden İmparatorluğun sınırları bir yanda Afganistan, diğer yanda da Amuderya’ya kadar uzanıyordu. Devletin merkezi ise, zengin Irak toprakları üzerinde idi.

Ortadoğu ve Mısır toprakları üzerinde hakimiyet kurmak amacıyla Bizans’la sık sık çatışmalar yaşayan Sasaniler, Bizans’ın söz konuşu bölgeler üzerinde hakimiyet kurması üzerine Arap yarımadasına yönelmiş ve İran körfezi ve Güney Arabistan kiyiları üzerinde nüfuz kurmayı denemiştir.
Söz konuşu bölgelerdeki prenslikler Sasanilere bağlanmış ve ülke belli bir istikrara kavuşmuşsa da, Nuşirevan’dan sonra gerileme sürecine giren Sasaniler’in çöküş süreci de uzun sürmemiştir.

Dr. Nihal Şahin Utku
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
islamiyet öncesi türk devletleri CUMHUR Türk Tarihi 1 01-26-2018 15:05
İslam'ın İslam'la Savaşı Olmaz osman Şiirler 0 01-07-2009 15:50
İslam güzelden yana (İslam dininin güzelliklerini anlatan şiir) samet Şiirler 0 07-25-2008 10:18
namaz tesbihatı öncesi AYETE'L KÜRSİ'yi okumanın ve tesbih'e üflemenin hükmü ne CUMHUR Namaz 0 07-14-2008 11:15
İsLam AhLakı 2 Hattab Serbest Kürsü 0 07-01-2008 23:16


WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:58 - Tarih: 04-19-2024..


Powered by vBulletin 3.7.3
Copyright © 2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Copyright © İBADETREHBERİ Forum, All Rights Reserved
Web Tasarım: @Türker
Her Şey ALLAH(c.c) Rızası İçin.