Hadislerin Diliyle Kur’an
-"...Kur'ân'ı ezberleyerek (talâkatle) okuyan hâfızın benzeri, vahiy getiren meleklerdir. (Fazîlette ikisi berâberdir). Kur'ân'ı hâfız olmıyarak okuyan ve bu sûretle okumak kendisine zorluk veren kimse için de iki ecir vardır: (Kur'ân okumak ecri, zorluk ecri).B/ 1755
2-"... Hased (hiç bir şeyde) câiz değildir, ancak iki (huy) hakkında câizdir: 1)O kimseye hased (gıbta) olunur ki, Allah ona Kur'ân öğretmiş, o da gecenin (kutlu) saatleriyle, gündüzün (muayyen) zamanlarında Kur'ân okur ve komşusu işitir de: "Keşke (komşum) filâna verilen Kur'ân ni'meti gibi bana da ihsân olunsaydı. Ve O'nun mûcibiyle amel ettiği gibi ben de amel etseydim" der. 2) Öbür kimseye de gıbta olunur ki, ona da Allah mal vermiştir, o da malını hak yolunda sarfetmektedir. Şimdi birisi: "Keşke şu hayır seven kişiye verilen mal gibi bana da verilse idi de onun hayır işlediği gibi ben de işlemiş olsaydım!" diye imrenir.B/ 1774
3-"Ümmetimin en faziletli ibadeti, Kur'an okumaktır."
4-Osmân radiyallâhu anh'den Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem'in: Sizin hayırlınız Kur'ân öğrenen ve öğretendir, buyurduğu rivâyet olunmuştur.B/ 1775
5-"... Bir hâlis mü'min ki: Kur'ân okur ve onun muktezâsiyle amel eder, o, tadı güzel, kokusu güzel turunç (meyvesi) gibidir. Bir mü'min de Kur'ân okumaz, fakat mû'cebiyle amel eder. Bu da tadı güzel, fakat kokusu olmıyan hurma gibidir. Kur'ân okuyan (fakat mû'cebiyle amel etmeyen) munâfıkın benzeri de kokusu güzel fakat acı reyhâne (otu) gibidir. Kur'ân okumayan munâfıkın benzeri de tadı acı ve kötü, kokusu acı Ebû Cehil karpuzu gibidir. B/1784
|