Ya ALLAH

Anasayfa Kimler Online Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   İBADET REHBERİ FORUM > --=Hz. MUHAMMED MUSTAFA (s.a.v)=-- > Resul-i Ekrem (S.a.v) Efendimiz Hayatı

Resul-i Ekrem (S.a.v) Efendimiz Hayatı Resul-i Ekrem Efendimizin Hayatı..

Cevapla
 
Seçenekler
  #1  
Alt 04-04-2008, 00:14
CUMHUR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
CUMHUR CUMHUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Özel Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 4,046
Standart Resulun Tevazu örnekleri

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz'in tevâzuu
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz, makam ve mertebesinin ulviyet ve efdaliyeti ile birlikte, insanların da en mütevâzi'si idi. Kendisinin, kral peygamberlikle kul peygamberlik arasında muhayyer bırakılıp kul bir peygamber olmayı tercih etmesi üzerine, İsrâfil aleyhisselâm, 'Şüphe yok ki, Allah Teâlâ, tevâzu gösterdiğin o şeyi de sana vermiş bulunuyor. Kıyâmet günü, âdemoğullarının seyyidi sensin! Arzın, kendisi için yarılıp kabrinden ilk çıkacak ve ilk şefaat edecek olan da sensin!' demiştir. (Kadı İyâz, Şifa, 1/97)

Resûlüllah Efendimiz'in, geçmişteki ve gelecekteki günahlarının, Allah Teâlâ tarafından bağışlandığı, kendisine müjdelenmişti. (S. Fetih, 2) Böyle olduğu halde Peygamberimiz, bir gün, 'Sizden, ameli kendisini kurtarabilecek bir kimse yoktur!' buyurmuştu. 'Yâ Resûlellah, senin de mi amelin kurtaramaz?' diye sordular. O, 'Evet, beni de amelim kurtaramaz! Ancak, Rabb'im Allah Teâlâ beni, tarafından bir mağfiret ve rahmetle kuşatır ve korur!' diye cevap verdiler. (Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, 2/235)

Resûlüllah Efendimiz, bir sefer esnasında ashâbına, bir koyun kesip pişirmelerini söylemişti. Ashaptan birisi,

' Yâ Resûlellah, onun boğazlanması benim üzerime olsun, dedi.

Başka birisi,

' Yâ Resûlellah, onun yüzmesi de benim üzerime olsun, dedi.

Bir başkası,

' Yâ Resûlellah, pişirmesi de benim üzerime olsun, dedi.

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz de,

' Odun toplamak da benim üzerime olsun, buyurdu. Sahâbîler,

' Yâ Resûlellah, biz senin işini de görmeğe yeteriz, (senin çalışmana gerek yok), dediler. Peygamber-i zîşân Efendimiz,

' Sizin, benim işimi de görmeğe yeteceğinizi biliyorum. Fakat ben, size karşı imtiyazlı bir vaziyette bulunmaktan hoşlanmam. Çünkü Allah kulunu, ashâbı arasında imtiyazlı durumda görmekten hoşlanmaz! buyurdu. (Kastalanânî, Mevâhibü'l-Ledûniyye, 1/385)

2 Mayıs 2000:

peygamberİmİz (S.A.V.)'İn tevâzuundan örnekler

Abdullah bin Mes'ûd (r.a.)'den:

'Peygamberimiz (s.a.v.) bir gün, Kâbe Mescidi'nde otururlarken, yanlarına zayıf ve fakir olan asâbından; Habbab bin Erett, Suheyb bin Sinan, Bilâl bin Rebah, Ammar bir Yâsir, Ebû Fukeyhe, Âmir bin Füheyre (r.anhüm) gibi Müslümanlar da gelip oturmuşlardı. O sırada müşriklerin ileri gelenlerinden bir topluluk uğramış; Resûlüllah Efendimiz'in onlarla konuştuğunu görünce birbirlerine, 'İşte gördüğünüz gibi, onun oturup kalktığı kimseler bunlardır! Bunlar, oturulup konuşulacak kimseler mi sanki?! Allâh'ın, aramızdan kendilerine hidâyet ve ihsanda bulunduğu kimseler bunlar ha?!' diyerek konuştular. Sonra da, Resûlüllah Efendimiz'e hitâben;

' Yâ Muhammed, sen kavminden vaz geçtin de, bunlara mı râzı oldun? Allâh'ın, aramızdan kendilerine hidâyet ve ihsanda bulunduğu kimseler bunlar mı?! Biz bunların arkasından mı gideceğiz?! Sen onları yanından kov! Eğer onları kovarsan, belki sana tâbi oluruz; senin başında toplanır, senin meclisinde bulunuruz. Biz, senin bizimle oturup kalkmanı arzu ederiz. Ama, yanına Arap kabîlelerinin elçileri gelirse, gelecek Araplar'ın, bizi şu kölelerle birlikte görmelerinden utanırız! Biz senin yanına geldiğimiz zaman, onlar hemen kalkıp yanımızdan uzaklaşsınlar! Biz görüşmemizi bitirip dağıldığımız zaman, istersen onlarla oturabilirsin, dediler.

Bütün bunlara rağmen, Fahr-i Kâinat (s.a.v.) Efendimiz, onların hakir gördüğü fakir ve yoksullarla birlikte oturdu, onlarla beraber olmaya devam etti.

Köleler, arpa ekmeğine bile dâvet etseler, dâvetlerine icâbet ederdi. Dullar, yetimler, zayıf ve yoksullarla birlikte yürümekten, onların ihtiyaç ve dileklerini yerine getirmekten arlanmaz, utanıp sıkılmazlardı.

Bir gün bir adam, Resûl-i zîşân (s.a.v.) Efendimiz'in huzuruna gelince, onun mehâmetinden (mânevî heybetinden) titremeğe başlamıştı. Peygamberimiz ona, 'Kendine gel! Ben bir hükümdar değilim. Ben ancak, Kureyş kabîlesinden kurumuş et yiyen bir kadının oğluyum' buyurmuştur. (S. İbn-i Mâce, 2/1100-1101)
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Hizli Erisim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 11:05 - Tarih: 03-29-2024..


Powered by vBulletin 3.7.3
Copyright © 2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Copyright © İBADETREHBERİ Forum, All Rights Reserved
Web Tasarım: @Türker
Her Şey ALLAH(c.c) Rızası İçin.