#1
|
||||
|
||||
Aşk Buralı Değil - Mehmet Şamil Baş
/bir şairi en çok kelimeler öldürür/
a. burası sürgün sevgili burası ateş kanayan bir gelincik taşıyorum içimde yüzün ki mektupların som sayfasında hüzün konuşursam canı acıyacak bu sürgün ateşinin bak kopuyor ipliği ağır ağır yağmurun dudakların çatlayacak bu seste ıslak geceler aydınlıktır hep sokak lambaları kandırılıyor ağlama/sana şarkılardan geçiyorsam alelacele ömür boyu aşk yeter mi gülizbe gözyaşında büyütülen sevgiler çocukların dilinde bir oyundur sadece sende kıyamet koparan bir tılsım mıdır söyle b. yusufun semasını gören mi vardı kuyunun kalbinde acıyla yanan anahtar ve açık kalan kapılar güz kokusu damlıyor patikalardan anahtarın ne önemi var kapanınca kapılar zülfün söze düştüğü andı güvercinin kayboluşu semada yarını görülmez delişmen sevdaların bir yağmura yenik düşen sevinçler bırakıp gitmeyi istediğin zamandı geride kalan iki yalnız şiirden okunup çoğaldım dur dukça içimde penceredeki rüzgâr anlatıyorken seni söndü birden ışıklar gören gözüyle kalbimin bir sen vardın sevgili bir de dolunay c. sen ve ben acının denizinde sürgüne ateş miyiz hem titrek hem kırılgan yolun sonu bir kumsala varınca eylül dediler sararan rengine yaprakların bir yanımı ele verdi sonbahar haberini melekler mi getirir iç ısıtan yanık uçlu mendilin eriyip dökülen kelimeler seninse bir gelincik tarlasına benzeyen gülüşü gizem bırak da öpeyim yalnızlığını bir şiir sadece kelimeleri sever kalbimi zamansız ıslatır sözün adını yıldızlarla yazıyorum geceye bir dolunay kuşu ikide bir siliyor kanatlarıyla utanıyorum kaçamak düşlerimden her ayrılık batık bir efsanedir alıp götüren senin vardığın yasak kentlere kaybolan düşler midir en acı sözlerle şakağından vurulan sabır yakasındaki aşkı der/ince elbette sonu vardır yolların d. hüma kuşu /kanadında benek var/ alnımda rüzgârı kalmış dağların bir çoban kavalını toprağa saklar nedeni bilinmez kuruyan ırmakların bir ince ateşten yükselen saçlarından yanık buğday taneleri dökülür avucuma beklerim ki ellerin üşüsün saçlarında derin bir sürgünden iz kalan akşamında unutulmuş yüreğindir dokunduğum her çiçek seni görmek için yanan kelebeklerdir hasretin sokağında baygın düşmezdi sevda peşinden gölgen gibi yürüseydim delice e. sebepsiz bekleyişler yıldızları söndürür kıpkırmızı bir sürgünsün sen bense beyaz bir ateş yalnızlığın yetmiyor aşkını unutmaya gözlerine gömülmeyi ne çok isterdim şimdi benzi solgun bir gül gibi ne işe yarıyorum saltanatına boyun eğmekten başka gülün izbesine takıldı ruhum sımsıcak bir tebessüm geçti dudaklarımdan konuştukça artıyor suskunluğum gülizbe sana söylenmedik sözler bırakıyorum tut ellerinden başlayan hikayenin aşk buralı değil sevgili buralı değil Mehmet Şamil Baş |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Değil mi ki seçilmişim... | Yağmur | Serbest Kürsü | 2 | 04-09-2014 00:30 |
Ona Sorun Bana Değil... | CUMHUR | Fıkralar (: | 0 | 02-24-2012 22:03 |
Ne tuhaf değil mi? | Yağmur | Ata Sözleri & Özlü Sözler | 3 | 12-09-2011 01:46 |
dünya insanoğluna ait değil | CUMHUR | Serbest Kürsü | 2 | 04-06-2010 00:28 |
Öleceksin değil mi??? | HİCRET | Şiirler | 0 | 04-01-2008 17:47 |