#1
|
||||
|
||||
Ey Nefsim
Ey Nefsim...
-------------------------------------------------------------------------------- EY NEFSİM >Yıllardır beni uyuttun. Hep yarına bıraka bıraka koca bir ömür heder oldu. >Gecelerim teheccütsüz heyecansız gündüzlerim semeresiz başarısız geçti. >Acaba yarın yarın diye uyuttuğun yarınlarımı, meçhul bir yarında nasıl >doldurabileceksin > >Yıllardır beni uyuttun. Hep yarına bıraka bıraka koca bir ömür heder oldu. >Gecelerim teheccütsüz heyecansız gündüzlerim semeresiz başarısız geçti. >Acaba yarın yarın diye uyuttuğun yarınlarımı, meçhul bir yarında nasıl >doldurabileceksin? >Ne zaman beni çevreleyen basitliklerle bağımlılıklara civciv misali küçük >bir darbe vurup hür dünyaya açılmak istesem, granitten dağlar gibi karşıma >dikildin. Olmadık desiselerle beni kandırdın. Bitmeyen isteklerle beni >aldattın. Yıllardır taam (yemek), kelam (konuşma) menam (uyku) >hapisanesinde, inim inim inlettin, ızdıraplarımı, bana ney gibi dinlettin. >İrademi, rehavet, meskenet zincirleriyle sımsıkı sardın. > >Bana sunulan saat altınlarını değerlendiremedin. Hepsini badi heva zayı >ettin. Kimbilir, içinde ne hediyeler saklayan günlerin ve ayların zarfını >açamama bile müsaade etmedin. Hepsi boşa gitti. İçlerinde neler sakladığını >anlayamadan. > >Söyler misin; ALLAH aşkına, senin yaşayan bir cenazeden ne farkın var? > >İnsan süresini ağlaya ağlaya okudun. Amma o muhteşem sarayın kapılarını bir >türlü aralayamadın. Kendini, kendi çevreni tanıdığın kadar tanıyamadın. >Kendi içinde kendine yabancı kaldın. Kendi kendine hapisane yaptın. > >Fetih süresini okudun, bırak dışarıyı, içinde bir tek fetih bile yapamadın. >Konuşma, yemek, uyku esaretinden kurtulamadın. İradeni feth edemedin. >Namazla cenneti takas etmeyi çalıştın, ayetleri bir teyp gibi ezberledin >amma uyguladıkların hep adetlerin oldu. > >Peygamberimizin saçlarını ağartan Hud süresiyle karanlık gecelerin bir >türlü aydınlatamadın. Gayreti hep birilerinden bekledin. Senin de birileri >olduğunu hep unuttun. > >Bir fikir uğruna hayatı hakir gören peygamberlerin hayatını, uzun kış >gecelerinde kıssa niyetiyle okudun. Fakat hayatındaki kışları, bir türlü >baharlara çeviremedin. Çünkü onları anlayamadın. > >Yusuf’u düşündün mü hiç? Kuyu diplerini sultanlığa sıçrama rampası >yaptığını, hapisaneleri nasıl medreseye çevirdiğini anlayabildin mi? Dünya >ve içindeki her şey ayaklarının ucundayken hayatı istihkar edip ölümü >özlemesini anlayabildin mi? Anlayamadın evet anlayamadın... onun içindir ki >Yusuf’ta boğulan dünyada, boğulmak üzere ölüm çığlıkları atıyorsun. > >Ateşler içindeki İbrahim’in ateşleri bir baharistana çevirdiğini, bıçak >altındaki İsmail’in yeniden doğduğunu, Sefine-i Nuh’u batırmak isteyen >tufanların ancak sahili selametle çıkmasına hizmet ettiğini suikastlar >içinde İsa’nın denizler ortasında, Musa’nın nasıl vuslata erdiğini >anlayabildin mi? > >Anlayamadın ... > >Ya çelikten duvarlara çarpmış gibi bir örümcek ağı karşısında beyinleri >dumura uğrayan müşriklerin düştüğü perişan halde yatan gizli hikmeti >çözebildin mi? > >Bir gergef gibi ömrünün her anın çile yumağıyla dokuyan Hz. Muhammed >(S.A.V) “Ümmetim” derken sen nefsim dedin. O davam derken sen hevam dedin. >O davasını yüceltirken sen hevanda cüceleştin. Onun çağları peşinden >sürükleyen davasından ne yazık ki kala kala sarığı, sakalı, tesbihi, >umresi, namazı kaldı. Ne yazık ki; onları da bir türlü anlayamadın. > >Kokularla süslediğin sakalın ruhunu, ruhunla mecz edemedin. Dolayısıyla >sakallı çocuk olmaktan kurtulamadın! > >Başındaki sarık beyaz kefenin iken, yastığının altındaki ölümü çok >uzaklarda zannettin. Dünyanın oyuncaklarıyla evcilik oynarken, dünyanın >elinde, oyuncaklaştığının farkında bile olamadın. > >Bir adet halinde getirdiğin beş vakit namazın aynı safta omuz omuza namaz >kıldığın kardeşini gıybet etmekten seni kurtaramadı. Kalbine gözüne >kulaklarına el ve ayaklarına tutturamadığın oruçların sadece midene >münhasır kaldı. Oruç tuttuğunu zannettin amma, aç kaldığını anlayamadın. > >Başına taç ettiğin başörtüsü sadece başını örtebildi. Başının altındakiler >ne yazık ki başörtüsünden nasibini alamadı. Çünkü başörtüsünü takva >örtüsüyle birlikte örtmedin. Gözlerin, kalbin ve duyguların çıplak kaldı. >Kendini fark ettirebilmek için aynanın karşısında çeşit çeşit kılıklara >girdin. Yapmacık gülüşlerle, hırsızlama bakışlarla başkalarının duygularını >çalmaktan utanmadın. Ruhunun çığlıklarına bedel sen gülüyordun. Düştüğünü >ve düşürdüklerini anlayamadın. > >Burnunun dibindeki farzları görmezden gelip, sünnet diye diye defalarca >umreye gittin. Kabe’yi tavaf ettin. Yeryüzündeki iki milyar Müslüman’ın >sadece kemmiyet olduğunu, bir keyfiyet olmadığını hiç düşündün mü? Düşündün >mü binlerce birilerimiz varken nasıl ayrı kaldığımızı nasıl >parçalandığımızı. > >Aynı camii de birlikte namaz kıldığın kardeşinin fakr-u zaruretini >görmezden geldin. Onu ihtiyaçları pençesinde kıvranırken, zevkle seyrettin. >O kuşların dondurucu soğuklarını kemiklerinde ısıtırken, sen buğulu >camların arkasında tesbih çekiyordun. Dünya cennet kevserlerine denk bir >lezzeti, kardeşinin acılarını dindirme lezzetini tadamadın. O lezzeti falan >duayı şu kadar okuyarak alacağını zannettin. Aldandın. Elindeki elmasları >birkaç şekerlemeye değişen ahmak çocukları gibi aldandın. > >Hani hepimiz mümindik, hani birimizin ızdırabı hepimizin ızdırabıydı. Hani >şarkta bir müminin ayağına diken batsa, garptaki mümin rahatsız olacaktı. >Hani bir mümin öldüğü zaman, sema ve arz onun ölümüne gözyaşı dökerdi. Hani >mümin yeryüzünün zinetiydi. Hani müminler bir vücudun azaları gibiydi. Hani >göz ağrısa, bütün vücud o acıyı içinde hissedecekti. > >Hani Hz. Ebubekir’in teslimiyeti? Hani Hz. Ömer’in destanlaşan adaleti? >Hani Hz.Osman’ın dillerden düşmeyen hayası? Hani Abdurrahman gibi >zenginler? Hani Ebuzer gibi fakirler hani Ensar Muhacır gibi kardeşlikte >yarışanlar nerede, nerede hani? Anlayamadın. Ne yazık ki bunları >anlayamadın! > >Anla artık!... Ne olur anla! >Anla ki, cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değil! >Anla ki; cennete giden yol asfaltla döşenmemiş! >Anla ki; bedelini ödemediğin hiçbir şeye sahip olamazsın! >Anla ki; dünyayı bize bizler zindan ediyoruz.. ihmallerimiz, enaniyetimiz, >samimiyetsizliğimiz ...... >Anla ki; Eyüp gibi sabır erbaini doldurmadan, Yusuf gibi kuyu diplerinde >yıllarca çile çekmeden, Yakuplar gibi gözlerini hasrete kurban etmeden >,olmaz! > >Anla ki; İsmail’ler gibi bıçak altına yatmadan, İbrahimler gibi YA ALLAH >deyip kendine ateşlere atmadan olmaz. Sefine-i Nuh gibi tufanları yara yara >hedeflere gitmeden olmaz! > >Ve Anla ki; bir ömür boyu gözyaşlarını ceyhun edip alın teriyle mecz ederek >ümmeti için an be an, dem be dem, çile çeken Hz. MUHAMMED (s.a.v.) gibi >çekmeden olmaz! > >Ve şunu çok iyi anla ki; başkalarının hayata Aşık olduğu kadar Ölüme Aşık >olmadan Olmaz!!!!!! ALINTI...............
__________________
Hatırlar mısın? Doğduğun zaman, sen ağlardın gülerdi alem. Öyle bir yaşam sür ki, mevtin sana hande olsun. Halka matem... Ölüm, sevgiliyi sevgiliye kavuşduran bir köprüdür |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
AH nideyim nefsim seni | HİCRET | Şiirler | 1 | 04-01-2008 19:51 |