Ya ALLAH

Anasayfa Kimler Online Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   İBADET REHBERİ FORUM > --=Genel Dini Bölüm=-- > Şeytan

Şeytan Lanetlenmiş Varlığın Tuzakları ve Hakkında Bilgi..

Cevapla
 
Seçenekler
  #1  
Alt 06-10-2012, 14:28
mehtap - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
mehtap mehtap isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Çalışkan Üye
 
Üyelik tarihi: Oct 2009
Mesajlar: 1,375
Standart Şeytan'ın Yedi Hilesi...

Şeytan'ın Yedi Hilesi

Allah-u Zülcelall ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zariyat; 56)
Bu ayet-i kerimeden anlaşıldığına göre Allah-u Zülcelal insanı, bu dünyada ahlak ve fazilet kazanması ve kendine ibadet etmesi için yaratmıştır.
Kulluk, Allah-u Zülcelal'in varlığını, birliğini, kudret sahibi olduğunu tasdik ve itaatle olur.

Ayetin tefsirinde ma'rifet ve tevhidsiz ibadetin sahih olmayacağına, ibadetten maksadın tevhid ve mârifet olup Hakkı bilip anmanın hakiki ibadet olduğuna dair işaret vardır.
Demek oluyor ki, insanın yaratılmasının asıl gayesi, yaradanını bilmek, O'na bütün ruhuyla ibadet edip rızasını kazanmaktır.

Şu halde, insanın en kudsi vazifesi olan ibadeti, kendi nefsi için selamet ve saadet sebebi bilip, Allah-ı Zülcelal'in, kulun yapacağı hiç bir ibadete ihtiyacı olmadığını anlaması icap eder. Çünkü, Allah'a yapılan kulluk, insanların birbirlerine yaptığı kullukla, hürmetle kıyaslanamaz. Allah-u Zülcelal'in hiç kimseye ihtiyacı yoktur.

Aksine, herkes Allah-u Zülcelal'e muhtaçtır.
İnsan geceleri kalkıp samimi bir şekilde yalvarıp ibadet edecek, gündüzünü de salih amelle geçirip vaktini değerlendirecek. Zira, kula farz ibadetleri eda etmesi yetmeyebilir.

Nitekim Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "İnsan için çalıştığından başka bir şey yoktur." (Necm; 39)
Yani kulun ahiret gününde eline geçecek sermayesi, bu dünyada yapıp ettikleridir, kendi çalışmasıdır.

Kul, işte bu sermayesi ile Allah-u Zülcelal'den cenneti satın alacaktır. Allah-u Zülcelal başka bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
"Her kim Rabbine kavuşmak isterse, salih amel işlesin." (Kehf; 110)
Anlatıldığına göre, abidlerden biri Allah-u Zülcelal'e yetmiş sene ibadet eder, Allah-u Zülcelal'de onun bu halini meleklere bildirmek ister ve o kula bir melek gönderir.

Melek gelince, o zata, bunca ibadetine rağmen, cennete nail olamayacağı hususundaki Allah'ın hükmünü bildirir. Abid bu haberi alınca:
"Biz ancak Allah'a kulluk etmek için yaratıldık, bizim bütün vazifemiz kulluktan ibarettir." diye mukabelede bulunur. Melek Rabb'inin huzuruna çıkınca:
"Ya İlahi! Elbette sen, o kulun ne dediğini hakkıyla bilensin." der. Bunun üzerine Allah-u Zülcelal şöyle buyurur:

"O kul madem ki, ibadetimizden yüz çevirmiyor, biz de lütuf ve keremimizle ondan yüz çevirmeyiz. Ey meleklerim, şahit olunuz ki, ben o kulumu affettim."
Onun için Allah'ın yanında malum olanı, iyice düşünmek yeterlidir. Afdan sonra, suçluya sert muamele etmek ve suçunu tekrar tekrar yüzüne vurmak o güzelim affı lekelemek demek olduğundan çirkin ve kin eseridir.

Affa ve hayra sahip olmak isteyen kimse şeytanın hilelerini iyi tanıması, bilmesi gerekir. Şeytanın hilelerini bilen kişi daha olgun davranır ve kendisini muhafaza etmeye çalışır. Şeytan, insanı ibadet ve taattan alıkoymak için yedi çeşit büyük hile kullanır, bu hileleri bilmeyen, onun tuzağına çabuk düşer.

Şeytanın birinci hilesi: Kulu Allah'a ibadet etmekten alıkoymaya men etmeye çalışır, eğer Allah-u Zülcelal lütfederse o kul şeytana şöyle cevap verir: "Ben fani ve aldatıcı dünyadan ecelim gelince ebedi ve asli vatanımız olan ahirete elbette gidecek ve bir daha dönmeyeceğim. Bana lazım olan oraya hazırlanmaktır.

Zira Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz ki, azıkların en hayırlısı Allah korkusudur." (Bakara; 197)
Şeceretü'l-Kevn de anlatıldığına göre, şeytan, Hz. Peygamber (S.A.V)'e gelerek dedi ki:

"Ya Muhammed! Bilmez misin ki, benim yetmişbin tane çocuğum var. Bunların her birini bir başka yere tayin etmişimdir. Ayrıca her çocuğumla birlikte, yetmişbin tane daha şeytan vardır. Onların bir kısmını ulemaya gönderirim." Bu sözü söyledikten sonra şeytan, aldattığı bir rahibin hikayesini anlatmaya geçti ve şöyle dedi:

"Bilmezmisin, Bersisa tam yetmiş yıl ihlas ile Allah'a ibadet etti. Bu ibadetleri sonunda ona öyle bir hal ihsan edilmişti ki; her dua ettiği hasta, duasının bereketi ile iyi olup şifa buluyordu.

Onun peşine takıldım, hiç bırakmadım ve sonunda içki içti, zinaya düştü, katil oldu, en sonunda da küfre girdi." Bu o kimsedir ki, Allah-u Zülcelal ayet-i kerime de şöyle anlatır:
"...Şeytanın hali gibidir ki, o insana kafir ol dedi, kafir olduğu zaman da ona şöyle dedi; ben senden uzağım, ben alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." (Haşr; 16)

Şeytanın ikinci hilesi: İnsanı ibadet ve tevbe etmekten daima alıkoymaya çalışır. Eğer Allah-u Zülcelal kuluna lutfederse, o mel'una şöyle cevap verir:
"Benim ecelim kendi elimde olmayıp Allah-u Zülcelal'in elindedir. Belki şu anda ecelim gelir de ne bir ibadete ne de bir tevbeye muvaffak olurum. Zira beş şey vardır.


Birincisi: Kıyametin ne zaman kopacağı.
İkincisi: Buluttakinin kar mı, yağmur mu, yoksa azap mı olduğu.
Üçüncüsü: Ana rahminde ki çocuğun erkek mi kız mı, sarışın mı esmer mi olduğu.
Dördüncüsü: Bir kimsenin ilerde hayır mı şer mi işleyeceği.
Beşincisi: Bir kimsenin hangi yerde ve ne şekilde öleceği.

İbn-i Abbas (R.A):
"Fakat insan günahı devam ettirmek ister." (Kıyamet; 5)
ayetinin tefsirinde şöyle demiştir:
"Ademoğlu, günahını takdim, tevbesini tehir eder. Bir gün gelir de insan kötü bir hareket üzere iken, tevbesiz ölüverir gider. Öyle ise insanın ne zaman öleceği belli olmadığı için, yaptığı kötü hareketlerden, bir an önce tevbe etmelidir."

Tevbesiz gitmekten Allah'a sığınırız. Tevbe konusu hafife alınmamalıdır. Allah-u Zülcelal, tevbe edenleri dostlarından saymış ve ayet-i kerimede methetmiştir:
"Şüphesiz ki Allah çok tevbe edenleri de sever, çok temizlenenleri de sever." (Bakara; 222)

Zahidin şefaatçısı zühdü, abidin şefaatçısı ibadeti, muhsinin şefaatçısı ihsanı, günahkarın şefaatçısı da tevbe ve pişmanlıktır. Pişmanlık ve tevbe bu kadar önemli bir meseledir.

Şeytanın üçüncü hilesi: Şeytan yardımcılarına der ki:
"Siz dördünüz, Muhammed (S.A.V) ümmetinden her kim namaz kılarsa, hemen gidip biriniz onun önünden, biriniz ardından, biriniz solundan, diğeriniz sağından, acele ettirmeye uğraşın."

Bunun üzerine, eğer o kimse şeytanın vesveselerine uymayıp namazında acele etmezse, Allah-u Zülcelal onun namazı için yediyüz şehit sevabı verir. Yani şeytanın görevlerinden birisi, insanı ibadetlerde acele ettirmeye çalışmaktır. "Namazını çabuk kıl da şu işi yap!" diye telkinde bulunur.

Allah-u Zülcelal, o kula lütfederse, şeytana şöyle cevap verir: "Tam olup da az olan ibadet ve amel, noksan olup çok olanından hayırlıdır."
Her yapılan ibadetin, kime karşı yapıldığı iyice düşünülmeli, adap ve erkanına göre yapılmalıdır. Zira acele etmek şeytandan, ölçülü hareket etmek ise Allah'tandır.

Şeytan, Hz. Peygamber (S.A.V)'e namaz kılan kimseye kurmuş olduğu tuzakları şöyle anlatmıştır:
"Namazı geciktiren kimseyi, ne zaman namaz kılmak isterse tutarım, ona vesvese veririm. Derim ki:

"Henüz vakit var, sen de meşgulsün, hele şimdilik işine bak, sonra kılarsın. Ben böyle söyleyince o da namazını vaktinden sonra kılar. Ve bundan dolayı, kılmış olduğu namaz, yüzüne çarpılır.

Eğer o kimse beni mağlup ederse, ona şeytanlarımdan birini yollarım. Böylece onu namazını vaktinde kılmaktan alıkoyarım. O, bunda da beni mağlup ederse, bu defa onun hesabını namazda görmeye bakarım. O, namazın içinde iken, sağa bak, sola bak derim. O da, sağa sola bakar. O böyle yapınca, yüzünü okşar ve alnından öperim.

Bundan sonra ona, 'sen kesinlikle yaramaz bir iş yaptın.' derim ve böylece onun huzurunu bozarım. Sen de bilirsin ki ya Muhammed (S.A.V), her kim namazda sağa-sola çok bakarsa Allah-u Zülcelal onun namazını kabul etmez.
Eğer bunda da başarılı olamazsam, yalnız başına namaz kıldığında yanına gider ve ona çabuk çabuk namaz kılmasını emrederim. O da bunu yapıp, tıpkı horozun gagası ile yerden bir şeyler topladığı gibi yapar.

Bunu da yaptıramazsam; bu sefer cemaatle namaz kılarken yanına giderim, orada onun başına bir gem takıp başını imamdan önce rükû ve secdeden kaldırırım. İmamdan önce de rükû ve secde yaptırırım. İşte böyle yaptığı için, kıyamet günü, Allah-u Zülcelal onun başını eşek başına çevirir."

Her ne şekilde olursa olsun, şeytan bizi ibadetten alıkoymak ve namazımızı fesat etmek için uğraştığında; daha fazla gayret gösterip Allah-u Zülcelal'den bolca yardım istememiz, şeytandan O'na sığınmamız lazımdır.
Yine şeytan, Hz. Peygamber (S.A.V)'e: "Sen ümmetin için ferahlanırsın, halbuki ben onlara ne tuzaklar kurarım ne tuzaklar...

Miskinlere, çaresizlere ve zavallılara giderim. Namazı bırakmalarını emrederim ve onlara derim ki; namaz size göre değil, o, Allah'ın afiyet ihsan ettiği ve bolluk verdiği kimseler içindir.

Sonra da hastalara giderim. 'Namaz kılmayı bırak' derim. Çünkü Allah-u Zülcelal 'Hastalara zorluk yok' buyurdu, iyileştiğin zaman çokça kılarsın.

Ve o, böylece namazı bırakır. Hatta bazen küfre bile girer, Allah'a karşı isyankar olur. Şayet o, hastalığında namazı terk ederek ölür giderse, Allah-u Zülcelal'in huzuruna çıkarken Allah-u Zülcelal'i öfkeli bulur."
Hilekar şeytanın dördüncü hilesi: Kulun gösteriş ve riyaya düşmesini temine çalışmaktır.

Eğer Allah-u Zülcelal o kuluna yardım ederse, şeytanın bu vesvesesine şöyle cevap verir:
"Fayda ve zarar ancak Allah'tan olup Allah izin vermedikçe kimsenin ne faydası ne de zararı yoktur."

Bir kimse yaptığı hayır ve hasenatı, taat ve ibadetleri unutmalıdır. İnsanın Allah'a karşı minnet duygusunu gönlünden bile geçirmesi doğru değildir. Minnet denilince, hemen başkaları hatıra gelmesin. İnsanın kendi kendine dahi minneti vardır. Bu da bir nevi minnettir.

Bu sebeple, Allah-u Zülcelal aşkı ile yananlar, nefislerinin içine girerek, riyanın niyet ve davranışlarına karışmasından son derece kaçınırlar.

Riya ve gösterişin yolu nereye düşerse, hemen orayı ifsad eder, bozar. Riyadan son derece korkmak ve çekinmek gerekmektedir.
Hz. Peygamber (S.A.V) hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:

"Allah kullarının amellerinin karşılığını verdiği gün, bazılarına der ki: Amellerinizi gösterip teveccühlerini istediğiniz kimselere gidin. Size sevaplarınızı onlar versinler. Benim katımda size hiç bir sevap yoktur." (Tirmizi)

Halkın önünde, riya için amel yapmanın neticesi işte budur. İslâm'a hizmetin, talebe okutmanın içine riya karışınca netice böyle olur. Riya ile yapılan ameller ise batıldır, böyle yapan kimse istikametten sapmıştır.

Oysa, kendisine gerçekten ilim verilmiş olanlar, tevazu ve hilim; yani alçak gönüllülük ile kendilerini donatmışlardır. Onlar böylelikle Hakk'ın katına yüzlerinin akıyla varırlar ve hüsn-ü muamele görürler.

Şeytanın hilelerinden beşincisi: İnsanı ucublandırmaktır. Yani kişinin yaptığı ibadeti çok ve yeterli görüp:

"İyi ibadet ediyorum!" iddiasında bulunmasıdır. Yine, Allah-u Zülcelal o kuluna lütfedip yardımda bulunursa, şeytanın telkinlerine şöyle cevap verir:
"Benim ibadet etmem, Allah-u Zülcelal'in yardımıyladır. Allah vücuduma kuvvet vermezse, ben nasıl ibadet edebilirim."

Kendi amelini beğenip ucuba düşmek hastalığından kurtulmanın çaresi, bununla alakalı ayet ve hadisler üzerinde çokça düşünmek ve kendine tevazu telkininde bulunmaktır.

Bu ucub, yani kendini beğenmek hastalığından, nasıl kurtulabiliriz? Bunun dört tane çaresi vardır:

Birincisi: Allah'a itaat ve ibadete muvaffak olmayı sadece ve sadece yine Allah-u Zülcelal'dan bilmeli. Zira böyle yapan, kendisine Allah'ın yardım ettiğini bildiği için, nefsine ucub gelmez.


İkincisi: Allah-u Zülcelal'in ikram ettiği bunca nimeti düşünmektir. Kim böyle yaparsa, tam bir şükür ile meşgul olacağından ucuplanmaz.
Üçüncüsü: Yapmış olduğu ibadetlerin, Allah-u Zülcelal indinde kabul olmayacağından korkmaktır. Böyle düşünen kimse, yaptığı amellerdeki eksik ve hatalarını itiraf ettiğinden dolayı, yine ucuplanamaz.

Dördüncüsü: Yapmış olduğu büyük-küçük günahları hatırlayıp Allah-u Zülcelal'dan korkmak. Zira kötülüklerinin, iyiliklerinden fazla gelme ihtimali, her zaman vardır. İşte bu endişe, onu ucuplanmaktan korur.
Amellerinin, makbul olup olmadığını ancak ahirette bilecek olan kul, nasıl olur da amelini beğenir?

Şeytanın hilelerinden altıncısı: Gizli riyadır. Kul ile Allah-u Zülcelal arasına girmek için şeytan nasihat ederek, gizli riyayı insana işlemek ister. Bunun için der ki:

"İbadeti gizli yap ki riya olmasın. Allah-u Zülcelal senin ibadetini insanlara bildirir, sen onlar arasında makbul ve muteber olursun."
Yine Allah-u Zülcelal lütfederse o kul şöyle cevap verir:
"Allah-u Zülcelal benim ma'budumdur. Ben ise O'nun aciz bir kuluyum, dilerse ibadetimi açıklar, dilerse gizler. Murat ettiği zaman hakir kılar, murat ettiği zaman aziz kılar."

Şeytan Hz. Peygamber (S.A.V)'e şöyle anlatmıştır:
"Benim bir oğlum var, adı Mütekazi'dir. Onun vazifesi insanların gizli amellerini yaymaya çalışmasıdır. Bir kul gizli bir amel işler ve yaptığını da gizlemeye çalışırsa, Mütekazi onu dürter ve en sonunda amelin yayılmasına muvaffak olur. Böylece Allah-u Zülcelal o amel sahibinin yüz sevabının doksandokuzunu imha eder.

"Çünkü yaptığı gizli amel için yüz sevab verilecekti."
Şeytanın hilelerinden yedincisi şöyledir: Şeytan abid olan kimseye der ki: "Eğer sen cennetlik isen ibadete ne hacet? Eğer cehennemlik isen ibadetten sana ne fayda?"

Yine Allah-u Zülcelal lütfederse o kul şöyle cevap verir:
"Ben Allah-u Zülcelal'in zayıf bir kuluyum. Kul olana efendisinin emrini tutmak lazım gelir. Ben ibadetimi yaparım, ister cennetine koysun, isterse cehenneme. Bana düşen görev Allah-u Zülcelal'e kulluk etmektir. O, dilediği gibi hükmeder, dilediğini işler. Ben O'nun işine karışmam. Bu benim işim değildir."
Hz. Ömer (S.A.V) şöyle demiştir:
"Allah-u Zülcelal sizi hesaba çekmeden, siz kendinizi hesaba çekin. Amelleriniz tartılmadan amellerinizi tartın."

Hz. Ali (K.V) de şöyle demiştir:
"İbadet etmeden cennete gireceğini zanneden kimse, boş bir ümide kapılmıştır. Yalnız kendisinin ibadetiyle cennete gireceğini sanan da cahil ve mağrurdur."
Allah-u Zülcelal hepimize, nefis ve şeytana karşı kuvvet verip, razı olacağı şekilde salih amel nasip etsin...



Seyda Muhammed Konyevi Hz. (K.S.)
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Yedi öğüt Yağmur Ata Sözleri & Özlü Sözler 2 09-30-2008 03:02
Yedi Büyük Günah CUMHUR Serbest Kürsü 0 05-28-2008 23:43


WEZ Format +3. Şuan Saat: 07:45 - Tarih: 03-29-2024..


Powered by vBulletin 3.7.3
Copyright © 2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Copyright © İBADETREHBERİ Forum, All Rights Reserved
Web Tasarım: @Türker
Her Şey ALLAH(c.c) Rızası İçin.