Ya ALLAH

Anasayfa Kimler Online Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   İBADET REHBERİ FORUM > --=Genel Dini Bölüm=-- > İman ve Metafizik

İman ve Metafizik Hayatımızın Gayesi..Kaza Kader!! Cinlerin Varlığı..

Cevapla
 
Seçenekler
  #1  
Alt 01-31-2018, 16:52
SaRey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
SaRey SaRey isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2018
Mesajlar: 690
Standart Elest Bezmi

Elestü bi-Rabbiküm, Bezm-i Elest ya da Rabbimizle Yaptığımız Sözleşme

Elestü bi-Rabbiküm: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? manasına gelir.
Elest Bezmi ya da Farsça terkibiyle Bezm-i Elest: Allah Teala, kullarıyla ezelde yaptığı, kulların da bizzat şâhitlik ettikleri toplantıda yapılan İlâhî sözleşme hakkında kullanılan bir tabirdir.

Cenab-ı Hak kullarına, Ben sizin Rabbiniz değil miyim? diye sormuş, ve bütün kullar (ruhlar halinde) da: Evet, Sen bizim Rabbimizsin karşılığını vermişlerdir.

Halk arasında çocuklara: Ne zamandan beri Müslümansın? diye sorulur, çocuk da öğretildiği şekilde: Kâlu belâdan beri Müslümanım diye cevap verir.

Kâlu belâ, insanların, Allah Teala nın birliğini ikrar, Rablığını tasdik ettikleri vakittir. Elest bezmi, bu anlaşmanın yapıldığı toplantıdır. Cenab-ı Hak, kıyamete kadar gelecek bütün insanların ruhları ve baba sulbündeki zerreleriyle bir anlaşma yapmıştır.

Kuranda bu sözleşmenin, kıyâmet gününde insanların, bizim bundan haberimiz yoktu! şeklinde bahane ileri sürmelerine engel olmak için yapıldığı belirtilmektedir. Bu anlaşma, Kuran-ı Hakim de şöyle anlatılır:

(Ey Rasûlüm!) Onlara o vakti hatırlat, hani Rabbin, Ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendi nefislerine şahit tutarak: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? dedi Onlar da: Evet, sen bizim Rabbimizsin dediler (Onlarla birlikte Biz ve meleklerimiz buna) şahitlik ettik ki, kıyamet günü:Biz bundan gafildik, haberimiz yoktu demeyesiniz Yahut, bizden önce babalarımız Allah a ortak koştu, biz de onlardan sonra gelen bir nesildik; onların izinden gittik Batıla dalanların yüzünden bizi helak mi edeceksin şeklinde küfrünüze mazeret ileri sürmeyesiniz diye böyle yaptık[Araf suresi, 172-173]

Kısacası anlatmaya çalıştığımız üzere, Farsça'daki sohbet meclisi anlamına gelen bezm kelimesiyle Arapça'da "ben değil miyim" manasındaki çekimli bir fiil olan elestü den oluşan bezm-i elest terkibi; "Ben sizin Rabbiniz değil miyim" hitabının yapıldığı ve ruhların da "belâ/evet" diye cevap verdikleri meclis anlamında kullanılmaktadır.

Yukardaki ayet-i kerimede, geçmişte Allah Teala'nın Âdem oğullarından yani onların sırtlarından (veya sulplerinden) zürriyetini çıkardığı, kendilerini nefislerine şahit tuttuğu ve onlara "Ben sizin Rabbiniz değil miyim" diye hitap ettiği, onların da "evet" dedikleri gayet net bir şekilde anlatılmaktadır.

Allah (c.c.) ile insanlar arasında meydana gelen bu sözleşmeye; misâk, kâlu belâ, rûz-i elest, bezm-i ezel, ahid, belâ ahdi gibi çeşitli isimler verilmiştir.
Kur'an-ı Kerim de aynı mevzuyla ilgili açık veya dolaylı ifadeler çeşitli sûrelerde yer almaktadır; mesala Rûm suresi, ayet, 30.

Bezm-i elest te yapılan sözleşmenin zamanı, yeri ve keyfiyeti hususunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bunları şöylece özetlemek mümkündür:
1. Allah Teala nın insanlardan aldığı söz, insanın dünyaya gelişinden önce gerçekleşmiştir. Bütün insanların zürriyeti Hz. Âdem'in sırtından zerreler halinde çıkartılmış, ruh ve akıl verilerek kendilerine hitap olunmuş, onlar da sözlü olarak cevap vermişlerdir.

2. Nass'larda sözü edilen sözleşme mecâzî manada olup ruhlar âleminde değil, bedenlerin yaratılmasıyla gerçekleşmiştir. İnsanın Allah'ın varlığını ve birliğini kavrayabilecek bir nitelikte yaratılması, sözlü olmayan, fıtrî denebilecek bir ahit ve misak niteliğindedir.

Bu iki görüşten ilkini insan nevine/türüne ait genel bir sözleşme, ikincisini de her ferdin bizzat yaptığı sözleşme şeklinde değerlendirmek mümkündür.

Allah Tealâ nın kulları ile yaptığı bu misakı (ilahi sözleşmeyi), şimdilik hatırlamıyor olsak bile, Yüce Rabbimizin ahirette bize hatırlatmasıyla, Onunla böyle bir sözleşme yaptığımızı kesin olarak kabul ederiz. Biz unuturuz, fakat Rabbimiz unutmaz; biz yanılırız, ancak O yanılmaz. Biz zamana bağlıyız, O ise zamanı yoktan var edendir, zaman ve mekan onu bağlamaz.

İnsanoğlunun varlık âlemine ilk adımı atışı, ruhuyla oldu. İlahi ilimde bilinen ve ezelde takdir edilen insan vücudunun, yokluktan varlığa geçişi ruhuyla gerçekleşti. Ruh, dünya âleminde kendisini taşıyacak vücutla ana rahminde buluştu. İnsanın ilk zerreleri, ilahi kudretle belli bir kıvam ve şekil aldıktan sonra, ruhla ayrı bir güzellik ve özellik kazandı; böylece insanın madde âlemindeki hayatı başladı. Ruhla bütünleşen bu et ve kemikten meydana gelen vücutta, insani özellikler ve kabiliyetler oluştu. İnsanın bünyesine, hayvanlardan ayrı olarak, kalp, akıl, düşünce, hafıza, zekâ, şuur, sevgi gibi insanı insan yapan özellikler yerleştirildi. Bütün bu özellikler ona Rabbini tanıması için verildi.

Her insan, Yüce Yaratıcısını tanıyacak özellik ve kabiliyette yaratıldı. Yani Allah Tealâ, ana rahminde şekil verdiği insanla ikinci anlaşmayı yaptı. Ona, benliğini verirken, bir benlik şuuru da verdi. Ayrıca onu, varlığının sahibini tanıyacak, onu hissedecek ve sevecek bir özellikle donattı. Böylece Allah (c.c.), kulu ile yeni bir anlaşma yapmış oldu. Sanki insana sana bunları verdim, onların gereği şunları isterim dedi. İnsanın bu şekilde iman ve İslâm fıtratı üzere yaratılması, insani özelliklerle donatılması, kendisinden iman ve İslâmın gereklerinin beklenmesi için bir sebep oluşturdu.

Bu sıfat ve özelliklerle dünyaya gelen insana, Allah, onun zerreleriyle ve fıtratıyla yaptığı anlaşmaları hatırlatacak ve gereğini öğretecek peygamberler gönderdi. Peygamberlerin gelmesiyle üçüncü bir sözleşme gerçekleşti. Bu tebliğ, uyarı ve fiili anlaşma büluğ çağında yapıldı. Yani büluğ çağına gelen her insana Allah ın daveti ulaştırıldığında, artık ruhuyla verdiği sözü tutması istendi ve vicdanına yerleştirilen Allah inancına uygun hareket etmesi. Allah ın davetine uyması ve fıtratındaki gerçekle zıtlaşmaması gerektiği hatırlatıldı. Aksi durumda insan mesul olacak, hesap verecek ve ceza çekecektir.

Büluğa ermeden ölenler, birinci ve ikinci sözleşmenin gereğini yapmakla mükellef olmadıkları için, hesaba çekilmezler. Çünkü sözleşmenin yerine getirilmesi, akıl ve büluğ şartına bağlı olarak istenmektedir.

Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) başında bulunduğu İslâm daveti kendisine ulaşan büluğa ermiş her akıllı insan, ilk iki sözleşmenin gereği olarak bu davetten sorumludur.

Akıllı olup büluğa erdiği halde, Rabbiyle yaptığı sözleşmelerin hiç birisine sahip çıkmayan, fıtratını bozan, insanlık değerlerini kaybeden ve Rabbini unutup eşyaya tapan insanlık, dünyada ve ahirette mutlu olamayacaktır, saadet ve selamete eremeyecektir. Çünkü imansızlık ve şirk, insan kalbi ve fıtratı için en büyük kötülüktür. Tevbe edilmezse, bunun cezası da büyük olacaktır.

Arifler demişlerdir ki: Kalp, iman-ibadet, zikir-fikir ve sevgiyle uyanır, asli safiyetine kavuşursa, Allah Tealâ ya ruhu ve bütün zerreleriyle verdiği sözü hatırlar, Fıtratına konmuş Allah sevgisini tadar, Her şeyin Ona şahitlik yaptığını görür, Kainatla birlikte zikre geçer.

Her şey Onun varlığına-birliğine ve sonsuz rahmetine şahitlik ederken, insanın kendi varlığını bile ihmal etmesi ve küfre girmesi ne kadar acıdır.

N e t i c e :
Demek ki "Kâlu belâ"da (Bezm-i elest'te) ruhların secdesi diye bir şey söz konusu değilmiş... Mevzuu bahs olan, ilahi misâkmış... Yani Rabbimizle yaptığımız sözleşme. İslâmi kaynaklar bunu gösteriyor, her ne kadar bazıları başka türlü söyleseler, iddia etseler de...

Mevlâ-yi zû'l-Celâl cümlemize ve bilcümle Ümmet-i Muhammede kalp safiyeti ve iman selameti ihsan eylesin. Rızasına nail ve mazhar buyursun.

Halis Ece
__________________
Bir aynada seyrettim âlemin cümlesini. Aynam nokta sırrım nokta. Umduğum kadar büyük değilmiş, dünya nokta ben nokta.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 03-11-2018, 21:46
CUMHUR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
CUMHUR CUMHUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Özel Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 4,046
Standart

çok güzel bilgiler herkesin tekrar gözden geçirmesi lazım emeğine sağlık kardeşim. selamün aleyküm.
__________________
Hatırlar mısın? Doğduğun zaman, sen ağlardın gülerdi alem. Öyle bir yaşam sür ki, mevtin sana hande olsun. Halka matem...
Ölüm, sevgiliyi sevgiliye kavuşduran bir köprüdür
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 01-07-2019, 00:29
SaRey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
SaRey SaRey isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2018
Mesajlar: 690
Standart

Alıntı:
CUMHUR Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
çok güzel bilgiler herkesin tekrar gözden geçirmesi lazım emeğine sağlık kardeşim. selamün aleyküm.
Aleyküm selam.
Allah razı olsun.
__________________
Bir aynada seyrettim âlemin cümlesini. Aynam nokta sırrım nokta. Umduğum kadar büyük değilmiş, dünya nokta ben nokta.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Hizli Erisim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:44 - Tarih: 03-29-2024..


Powered by vBulletin 3.7.3
Copyright © 2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Copyright © İBADETREHBERİ Forum, All Rights Reserved
Web Tasarım: @Türker
Her Şey ALLAH(c.c) Rızası İçin.