Ya ALLAH

Anasayfa Kimler Online Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   İBADET REHBERİ FORUM > --=Genel Dini Bölüm=-- > Ölüm

Ölüm Hayatın Kaçınılmaz Gerçeği Ölüm!!..

Cevapla
 
Seçenekler
  #1  
Alt 05-24-2012, 17:13
mehtap - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
mehtap mehtap isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Çalışkan Üye
 
Üyelik tarihi: Oct 2009
Mesajlar: 1,375
Standart Ölüm Üzerine Düşünceler..

İnsanın anlam arayışında, çözmekte en fazla zorluk yaşadığı alanlardan birisi ölümdür Ölüm, insanın hiç aklına getirmediği, belki de getirmek istediği bir gerçekliktir Dünyanın en önemli gerçeğidir Necip Fazıl’ın
"Ölüm güzel şey; budur perde ardından haber
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?"
Mısralarıyla anlattığı ölüm gerçeği, bir insanın sürekli karşı karşıya kalacağı bir hakikat olarak karşımızda durmaktadır.

İnsan bilinmeyenden nefret eden, ondan kaçan bir varlık olarak ölümden, ölüm düşüncesinden her zaman kaçınmıştır Belki bu yüzden olacak ölümsüzlük fikri çoğu zaman insanlarda, bir merak, bir heyecan olarak yer etmiştir Ancak bu imkansızdır.

Nitekim yüce Allah “Her nefis ölümü tadacaktır” (Al-i İmran, 3/185) buyurarak, yeryüzündeki her canlının öleceğini açıkça bildirmektedir Her canlı, dolayısıyla canlılardan biri olarak insan da ölecektir Fakat bu hakikat insanın hatırlamadığı en önemli gerçeğidir.

İnsan ölümü hatırlamaz Çünkü o, dünyanın günlük meşgaleleri karşısında, kimi zaman geçim derdi, kimi zaman zevkü safa, kimi zaman dünyevi ihtiyaçları sebebiyle ölümü unutmuştur .

Bütün bu sayılanlar onu dünyaya bağlayan ve dolayısıyla gerçek hayattan, ölüm sonrası hayattan, ahiretten uzaklaştıran unsurlardır İnsan dünyaya bağlandıkça ahireti unutur.

Halbuki ahiret bir Müslüman için, Allah’a imandan sonra inanması gereken ikinci temel ilkedir Ölüm ise ahireti hatırlatır, insanı dünyadan, dünya zevklerinden uzaklaştırır, Allah’a yaklaştırır O yüzden Peygamberimiz “Kabirleri ziyaret ediniz, çünkü kabirler ve ölüm Allah'ı hatırlatır” buyurmaktadır
Ölüm Nedir?

İslâm düşüncesinde ölüm telakkisini tanımlayan birkaç ilim vardır Akaid, fıkıh, Kelam, tasavvuf bunlardan bazılarıdır Fıkha göre ölüm, kişinin dünya ile ilgili hukuki sorumluluğunun sona ermesi demektir Kelam ölümü ve ölüm sonrasını uzun uzadıya tartışır Akaid ölümün yeryüzündeki yegane hakikat olduğunu ispatlamaya çalışır Tasavvuf ise ölümü, ölümsüz hayatın başlangıcı olarak görür Bütün bu bilimlerin ölüm telakkileri ölümü bir yönüyle tanımlayan anlayışlar olsa bile, ölümün gerçek anlamını ölmeden bilmemiz mümkün değildir
Kur’an’da Ölümle İlgili ayetler

Kur’an-ı Kerim’in ölüm kavramı hakkındaki verilerini incelersek; kafirlerin ölümü korkulacak bir şey olarak gördüklerini (Bakara, 2/19); ölümden sonra dirilmeyi (Bakara, 2/56; 259; Hud, 11/7; Ankebut, 29/19; Buruc, 85/13); ehl-i kitabı ölümü temenni etmek konusunda Peygamber karşısında samimi olamayacakları meydan okumasını (Bakara, 2/94-95; Münafikun, 63/6-7); ölümün hukuki (fıkhi) boyutlarını (Bakara, 2/180; Maide, 5/106); ölüm korkusunu (Bakara, 2/243); insanların ölümünün Allah'ın bilgisi haricinde olmayacağını ve ölüm zamanını Allah'ın bildiğini (Al-i İmran, 3/145; En’am, 6/2; Vakıa, 56/60; Münafikun, 63/11); her canlı ve insanın öleceğini (Al-i İmran, 3/168; 185; Nisa, 4/78; İbrahim, 14/17; Enbiya, 21/35; Ankebut, 29/57); ölüm anı gelmeden önce insanın yaptıklarından dolayı tevbe etmesi ve bolca hayır işlemesi gerekliliği (Nisa, 4/18; Münafikun, 63/10); Allah yolunda hicret edenlerin ölmeleri halinde mükafatlarının Allah tarafından verileceği (Nisa, 4/100); ölüm meleklerini (En’am, 6/61, 93; Secde, 32/11); insanın öleceği vakte kadar Allah’a ibadet etmesi gerekliliğini (Hicr, 15/99); ölümün çeşitli sıkıntıları olduğunu (İsra, 17/75; Ahzab, 33/19; Muhammed, 47/20; Kaf, 50/19); salih amellerin ölümsüz olduğunu (Kehf, 18/46); Allah'ın ölümsüz olduğunu (Furkan, 25/58); ölümden kaçış olmayacağını (Ahzab, 33/16); ölümün sadece bu dünyada olduğunu, ahirette olmadığını (Saffat, 37/58-59; Vakıa, 56/17; İnsan, 76/19; Duhan, 44/56); ölenin canının / ruhunun Allah katında tutulduğunu (Zümer, 39/42); ölümün ve hayatın insanları imtihan etmek için yaratılmış olduğunu (Mülk, 67/2) görürüz.

Kur’an’ın ölüm hakkındaki verileri, ölümün kaçınılmazlığını gösterdiği gibi, bir son olmadığına da işaret etmektedir Yani Kur’an ölümden sonraki hayatın varlığını açıkça dile getirmektedir Kur’an’a göre ölüm bir son değil, sonun başlangıcıdır ve ölümden sonra artık yeniden ölüm yoktur Yani bu dünya hayatını tamamlayarak ölen kimseler, artık ahiret aleminde yaşamaya geçerler ve orada ölüm yoktur.

Eğer bu dünyada yapmış olduğu işlerin karşılığı cennet ise ölümsüz olarak, ebedi bir biçimde cennette kalacaktır, yok eğer cehennem ise orada ebedi kalacaktır.

Burada akla şöyle bir soru gelmektedir: Allah’a ve ahirete iman ederek Müslüman olmasına rağmen, dünyada cenneti kazanamayan kimselerde mi cehennemde ebedi kalacaklardır?

Kelam ve akaid alimleri bu konu hakkında, kalbinde iman olan kimselerin cehennemde ebedi kalmayacaklarını, dünyada yaptıkları kötü işlerin cezasını çektikten sonra cennete gireceklerini söylemektedirler Ama nasıl olsa sonuçta cennete girecekmişiz gibi bir anlayışla bu dünyada cenneti kazanmak için gayret sarfetmeyenlere benim önerim ellerini yanan mumun ateşine tutmaları olacaktır Bakalım dayanabilecekler mi?
Ölümle İlgili Hadisle.r

Hadislerde de Peygamberimizin ölüm konusu üzerinde durduğunu görmekteyiz Bir insan için en büyük ibretin ölüm olduğunu dile getiren hadisler pek çoktur
“Lezzetleri acılaştıran ölümü çokça hatırlayınız” hadisi, bize ölümün acı yüzünü ifade eden güzel bir örnektir Peygamberimiz bu hadisiyle, dünya lezzetlerinin çekiciliğine rağmen, ölümün onları tadını kaşırdığını dile getirerek, ahiret lezzetleine yönlememiz gerektiğini hatırlatmaktadır.

“İnsanlar uykudadırlar, ölünce uyanırlar” Bu hadis ise, yukarıda geçen “öldükten sonra dirileceksiniz” (Bakara, 2/56) ayetinin peygamber diliyle söylenmiş şeklidir Bu ayetin iki şekilde anlaşılması mümkündür Birincisi:

İnsanların öldükten sonra, belirli bir zamanda yeniden diriltileceğidir İkincisi ise: Bu dünyanın gerçek olmadığı, insanların ancak öldükten sonra gerçek hayata gözlerini açağıdır İşte peygamberimizin bu hadisi, bu ayetin ikinci anlamda olduğuna işaret etmektedir.

Ölümle ilgili daha pek çok hadis olmasına rağmen, sadece bu ikisi bile, ölüm konusunda peygamberimizin tutumunu yansıtmaya yetmektedir Peygamberimiz bizlere, ölümü hatırlayarak hareket etmeyi, böylece dünyaya bağlanıp kalmayacağımızı telkin etmektedir.

Bir başka hadis-i şerifte Resulullah (sav) şöyle buyurur: "Ölüp de pişman olmayan yoktur, mutlaka herkes nedamet duyar: İyi yolda olan hayrını daha çok artırmadığı için pişman olur, nedamet duyar Kötü yolda olan da nefsini kötülükten çekip almadığına pişman olur, nedamet duyar"

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir insan ölünce üç kişi hariç herkesin ameli kesilir: Sadaka-i cariyi (bırakan), veya istifade edilen bir ilim (bırakan) veya kendine dua edecek salih evlat (bırakan)"
Son iki hadis kişinin ölmeden evvel ölüme nasıl hazırlanması gerktiğine işaret etmektedirler
Müslüman cenneti dünyada kazanır.

Ölüm hak ve kaçınılmaz olduğuna göre ve öldükten sonra ahirette insanların bu dünyada yapıp etmelerinden hesaba çekilmeleri söz konusu olduğuna göre; bir müslümanın hesabını ölmeden önce yapması en doğru hareket tarzı olacaktır Çünkü bir insan cenneti dünyada kazanır Fiilleriyle kazanır, amelleriyle kazanır Bir kişinin filleri, onun gündelik işleri demektir.

Günlük hayatında insanları kandırmıyor, üç kuruşluk menfaat için yalan söylemiyor, dolandırıcılık yapmıyorsa, birilerinin arkasından konuşmuyor, işlerinde düsrüstlüğü esas alıyorsa, eşine çocuklarına zulm etmiyorsa, komşularıyla iyi geçiniyorsa o kişinin fiilleri dine uygundur, cenneti kazanmasını yardımcı olur.

Ama tek başına bu yetmez Çünkü aynı kişinin amelinin de olması lazımdır Amel demek, İslâm dininin bir müslümandan yapmasını istediği ibadetleridir Eğer ibadetlerine riayet ediyor, onlara riya katmıyor, insanlar görsün diye amel etmiyorsa, bu ameller onun cenneti kazanmasına yardımcı olur.


Ama, bu da yetmez Çünkü insanın ibadetleri Allah'ın ona verdiği bütün nimetleri karşılamakta okayanus karşısında damla gibidir Bir kimse bütün ömrünü ibadetle geçirse bile, Allah'ın ona vermiş olduğu görme, işitme, dokunma, hissetme, tatma vb gibi bedeni nimetlerinin karşılığını bile ödemiş olamaz Fakat burada insan amelini yapacak, karşılığını da sırf Allah’tan bekleyecek, işte o zaman Allah’ın rızasına nail olacak ki cennete girmeyi hak etsin
Yrd Doç Dr Ali DUMAN İÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
eğitim üzerine CUMHUR Felsefe 0 12-13-2011 19:42
Dar düşünceler, dar görüşler!.. nuradoğru Tarihçe-i Hayat 0 08-20-2010 12:42
hayat üzerine(said nursi) CUMHUR Makaleler 0 12-30-2008 15:55
Vesvese Kötü Düşünceler TÜRKER İman ve Metafizik 0 02-22-2008 20:59
Hikmet üzerine HİCRET Makaleler 2 01-09-2008 20:43


WEZ Format +3. Şuan Saat: 19:02 - Tarih: 05-16-2024..


Powered by vBulletin 3.7.3
Copyright © 2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Copyright © İBADETREHBERİ Forum, All Rights Reserved
Web Tasarım: @Türker
Her Şey ALLAH(c.c) Rızası İçin.