Ya ALLAH

Anasayfa Kimler Online Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   İBADET REHBERİ FORUM > --=EDEBİYAT ve KÜLTÜR=-- > Makaleler

Makaleler Fikirler,Düşünceler..Tezler..

Cevapla
 
Seçenekler
  #1  
Alt 12-23-2008, 22:18
CUMHUR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
CUMHUR CUMHUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Özel Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 4,046
Standart Hakkı batıldan ayırabilmek

Hakkı Bâtıldan Ayırabilmek

Hak; Allahü teâlânın isimlerindendir. Ayrıca Hak kelimesi; İslâmiyet manasında kullunıldığı gibi, gerçek, doğru gibi anlamalara da gelmektedir. Bâtıl ise; geçici, abes, boş, şirk gibi anlamlara gelmektedir.
Hak olan, ancak Allahü teâlânın bildirdiğidir. Çünkü herşeyi doğru olarak ancak Allahü teâlâ bilir. Allahü teâlânın bildirdiklerinin dışında, insanların doğru diye sarıldıkları her şey, bâtıldır, boştur, gerçek dışıdır. Cenâb-ı Hak, kullarına çok merhametli olduğundan, onlara, doğruyu eğriden ayırmaları için akıl denen bir kuvvet vermiştir. Akıl, anlayıcı bir kuvvettir. Hakkı bâtıldan, iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan ayırdetmek için yaratılmıştır.

Aklın orta miktârına Hikmet denir. Hikmet, iyiyi kötüden, hakkı bâtıldan ayıran kuvvettir. Bu kuvvetin lüzûmundan fazla olmasına ukalâlık denir. Ukalâ insan, mümkün olmayan şeyleri anlamaya kalkışır. Bu kuvvetin lüzûmundan az olmasına ise, ahmaklık denir. Böyle bir kimse, hayrı, şerri birbirinden ayıramaz.

Bir rehber lazımdır
Akıl, iyiyi kötüden ayırmaya yarıyan bir kuvvet olmasına rağmen, tek başına hakkı bâtıldan ayıramaz. Akla yol gösteren bir rehber lâzımdır. Bu rehberler ise, Peygamberler ve Onların varisleri olan alimlerdir.

Hak ile bâtılı ayıran alâmet, Resûlullah efendimize uymaktır. Peygamber efendimizin bildirdiklerine uymayan her söz, her yazı ve her iş kıymetsizdir. Âmir bin Abdullah hazretleri anlatır:
“Bir gün babamın yanına gittim. Bana nerede ve kimlerle beraber olduğumu sordu. Ben de;
-Bir kısım insanlar buldum ve onlardan daha hayırlısını görmedim. Onlar hep Allahü teâlâyı zikrediyorlardı. Hattâ onların her biri titriyor ve Allah korkusundan bayılıp kendinden geçiyordu. Onlarla berâber oturdum dedim. Benden bunları dinleyen babam Abdullah bin Zübeyr hazreleri, benim onlarla olmamı hoş görmedi ve;
-Resûlullah efendimizi, hazret-i Ebû Bekir’i, hazret-i Ömer’i Kur’ân-ı kerîm okurlarken gördüm; onlar da böyle bir hal olmadı. Sen onların, hazret-i Ebû Bekir ve hazret-i Ömer’den daha mı fazla Allahü teâlâdan korktuklarını zannediyorsun buyurdu. Yâni onların Allahü teâlâdan korkuları, senin gördüğün kimselerden pek fazla olduğu halde onlar, böyle yapmadılar demek istedi. Babamdan bunları dinleyince, işin doğrusunu öğrendim ve onları terkettim.”
Aslında hak bâtıldan, nûr zulmetten ayrıdır. Nitekim Allahü teâlâ İsrâ sûresinin 81. âyet-i kerîmesinde meâlen;
(Hak gelince, bâtıl gider, bâtıl her zamân gidicidir) buyurmaktadır.

Hak ile bâtılı birbirine karıştıran veya bunları birbirinden ayıramıyan insandır. İnsan, nefsinin tesiri altında kalarak, kendisine verilen akıl ile her şeyi doğru olarak anlayacağını zannetmekte ve bu zannı da onu bâtıla yani yanlışa sürüklemekte ve helâk etmektedir. Ayrıca câhillik ve tenbellik gibi iki büyük düşman da, akla ve dîne uymaya, hakkı bâtıldan, iyiyi kötüden ayırmamıza mâni olmaktadır.

Doğruyu bulacaktır
İnsan, Allahü teâlâ tarafından gönderilen Rehbere, bilgiye tabi olsa, rahat edecek, doğruyu bulacaktır. Çünkü ilme, bilgiye, Allahü teâlâ kıymet vermektedir. Fakat nefsine uyup dünyâya meyledenler, hakîkî din âlimlerinin kitaplarını okumayanlar, doğru ile eğriyi birbirine karıştırmaktadırlar. Böyle kimseler, itikatlarının bozuk ve dinlerinin noksan olmasından korkmadıkları gibi, hakîkî din âlimlerinin kitaplarını da okumaz ve öğrenmek için gayret de sarfetmezler. Bunların tek düşünceleri, para kazanmak, mal toplamak ve mevki elde etmektir. Bu paraların, malların helâlden mi, harâmdan mı geldiğini hiç bakmazlar. Hakkı bâtıldan ayıramazlar. İlmin ve hakîkî din âlimlerinin kıymetini bilemezler. Hakîkî din adamlarının vaazları, kitapları, bunların nazarında, hayvan pazarında güzel kokular satan attâr ve âmalara ayna satan kimse gibidir. Ebû Leheb gibi bir kimseye Tâhâ sûresini okumak ve sokak serserisinin cebine inci, mercan doldurmak ve bir âmaya sürme hediyye etmek, akllı kimsenin yapacağı şey değildir. Allahü teâlâ, böyle kimseler için;
(Bunlar hayvan gibidir, hattâ dahâ aşağıdırlar) buyurmuştur ki bunlar, doğru ile eğriyi birbirinden ayıramazlar.

Netice olarak hakkı bâtıldan ayırmak dünyada en zor şeydir. Bazıları ahirette hak diye sarıldıklarının bâtıl olduğunu görecekler ve yandık diyeceklerdir. Bazıları da, hakka bâtıl diye hücum edecekler, saldıracaklar ve hüsran içinde kalacaklardır. Bazıları ise, bâtıla hak diye sarılacaklar ve kahru perişan olacaklardır. Bu yüzden, her müslümana öğretmek için Peygamber efendimiz buyurmuşlardır ki:
(Ya Rabbi bana doğruyu doğru olarak bildir ve doğruya uymayı nasip et. Allahım eğriyi de eğri olarak bildir ve ondan kaçınmayı nasip et. Ben bâtıla hak diye sarılmayayım.)

(Gönül Pınarı --Osman ÜNLÜ--)

alıntı...
__________________
Hatırlar mısın? Doğduğun zaman, sen ağlardın gülerdi alem. Öyle bir yaşam sür ki, mevtin sana hande olsun. Halka matem...
Ölüm, sevgiliyi sevgiliye kavuşduran bir köprüdür
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
yolun hakkı nedir? CUMHUR Hadis ve Sünnet Bahçesi 0 09-21-2008 17:09


WEZ Format +3. Şuan Saat: 11:24 - Tarih: 03-28-2024..


Powered by vBulletin 3.7.3
Copyright © 2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Copyright © İBADETREHBERİ Forum, All Rights Reserved
Web Tasarım: @Türker
Her Şey ALLAH(c.c) Rızası İçin.