Ya ALLAH

Anasayfa Kimler Online Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   İBADET REHBERİ FORUM > --=Genel Dini Bölüm=-- > Serbest Kürsü

Serbest Kürsü Genel Konuların Bulunduğu Bölüm.

Cevapla
 
Seçenekler
  #1  
Alt 12-02-2010, 19:51
CUMHUR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
CUMHUR CUMHUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Özel Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 4,046
Standart Ölümü öldürenler

ÖLÜMÜ ÖLDÜRENLER

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın
adıyla...
Ölüm, her canlının sonudur. Âlemlerin Rabb'i olan Allah (c.c.) müstesna.
Ölüm, insanlar için en tesirli nasihattır. Allah'ın Rasul'ü (s.a.s.):
"Zevkleri yok eden ölümü, çokça anın" buyuruyor. (1)

Derin düşünüldüğünde ölüm, müminler için bir otokontroldür, bir nimettir.
Bununla birlikte birçoğumuz, ölümün bize çok yakın olduğunun bilincinde
değiliz. Sanki biz en son ölecek kişiymişiz gibi bir bilinçaltımızın
olduğu görülmektedir.

Fakat yakînî imana sahip kimselerin böyle olmadığını görüyoruz. Onlar için
ölüm, bir sevgilinin diğer bir sevgiliye kavuşup buluşması gibidir. Onlar
için bir bayramdır. Dünya zindanlarından
kurtuluştur.

Kendisine Allah'ın (c.c.) rızasını ve ahiret yurdunu hedef seçen kimseler,
ölümden korkmazlar. Asıl dünya, onlar için bir ayrılıktır. İşte onlar
muttakîlerdir.

Ölümden korkan kimseler ise, kâfirler, müşrikler, münafıklar, zalimler ve
müslüman olmakla birlikte, Allah'ın emirlerine göre yaşamayan, onun
emirlerini ciddî mânâda tefekkür etmeyen, kendini dünya hayatına kaptıran
zavallı kimselerdir...

Ölümü hatırından çıkarmamak müminlerin, daha fazla ihlaslı olmalarına
vesile olur. Dolayısıyla kısa emel sahibi olurlar. Hesapları da, hep
ahiret üzerinedir. Hesap gününün dehşeti, sıratı geçememe endişesi,
Cehennemin alevlerine düşme tehlikesi ve cennet nimetlerini kaybetme
düşüncesi, onları her zaman diri tutar.

Ömer b. Abdulaziz, âlimlerden birine: Bana va'z et dedi. Âlim: Halifelerin
ilk öleni sen değilsin, yani sen de her halife gibi öleceksin dedi. Ömer:
Daha söyle deyince, Âlim: Âdem' e varıncaya kadar bütün ataların ölümü
tatmış ve sıra sana gelmiştir, deyince ömer ağladı.
(2)

Rebi b. Heysem de, ölümü hatırından çıkarmamak için evinin içinde birkaç
defa yatıp kalktığı bir mezar kazdırmıştır.
Bir an ölüm hatırımdan çıksa kalbim bozulur, derdi. (3)

Bir gün İbn Mutî, evine baktı ve evi hoşuna gitti. Sonra: Vallahi, ölüm
hatırıma gelmese seninle sevinir ve eğer dar olan mezara girmeyecek olsam,
dünyalıktan hoşlanırdım. Fakat şimdi bunlar boş şeylerdir, diyerek yüksek
sesle ağlamaya başladı. (4)

Eş'as anlatıyor: Hasan-ı Basrî'nin sohbetine devam ediyorduk. Onun
sohbeti, Cehennem, ahiret ve ölüm işini hatırlatmaktan ibaret idi.
(5)

İşte muttakîlerin hâlleri böyle idi. Ölüm, onların uzun emel sahibi
olmalarını engellerdi. Dünya nimetleri, makam, mevki, şan ve şöhret onları
aldatmazdı.

Ayrıca ölüm düşüncesi, yakînen iman edenleri, adâletsizlikten, zulme
seyirci kalmaktan, hakkı bâtıla karıştırmaktan, Allah'ın (c.c.) ayetlerini
birkaç paraya ve makama satmaktan ve diğer günah ve şirklerden alı
koyar.

Ölüm bütün imkânların yok olmasıdır. Telafisi olmayan acı bir
gerçektir...
Ölüm geldi mi, ya sınıfı geçersin ya da kalırsın. Bir sene daha okuma
imkânı bırakmaz. Onun için müminler çok duyarlı olmalıdır ve dikkat
etmelidir... Bugünün işini yarına, bugünün ibadetini yarına, bugünün
hayrını yarına ve bugünün pişmanlığının tövbesini yarına bırakma lüksü
yoktur. Çünkü Rasulullah (s.a.s.), bir hadisinde şöyle buyuruyor:
"İnsanlar iki şeyin kıymetini bilmelidirler. O iki şey: Sıhhat ve boş
zamandır." (6)

Yine Rasulullah (s.a.s.) işi yarım bırakanları kınama sadedinde şöyle
buyurmuştur: "Onlar amel konusunda yarına bırakanlardır."
(7)

Eğer böyle davranırsak, yarın Allah'ın (c.c.) huzurunda elimiz boş,
yüzümüz kara olur.
Ayrıca bize sorulacak olan, "ömrünü nerede geçirdin? Zamanını nerede
tükettin? Gücünü nerede harcadın?" gibi sorulara cevap
veremeyiz.

Müminlerin şiârı, su akarken testiyi doldurmak olmalıdır. Su olmayınca,
hayat olmaz. Bu yüzden herkes suyunu yanına almalıdır. Çünkü ateşi su
söndürür...

İşte öldükten sonra pişman olmamak için, bize verilen zamanı iyi
kullanmalı, azığımızı ona göre ayarlamalıyız. Çünkü son pişmanlık fayda
vermez. Bu konuda, Rabb'imiz Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: "Allah katında
makul olan tövbe, ancak cahillikle bir günah işleyip de sonra hemen pişman
olup tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah bunların tövbesini kabul eder.
Allah her şeyi hakkı ile bilendir, hüküm ve hikmet
sahibidir.

Yoksa, günahları işleyip işleyip de ne zaman ki, her birine ölüm gelince:
‘İşte ben şimdi tövbe ettim!’ diyen kimselere tövbe yoktur!
Kâfir oldukları hâlde ölenlerin tövbesi de kabul değildir. İşte onlar için
elem verici bir azâb hazırlanmıştır." (8)

Bir başka ayette: "O gün onların yüzü ateşe evirilip çevirilir iken
‘ah, ne olurdu bizler Allah'a itaat etseydik, peygambere itâat
etseydik!’ derler."

Yine ‘Ey Rabb'imiz! Doğrusu bizler önderlerimize ve büyüklerimize
itâat ettik, onlar da bizi yanlış yola götürdüler.

Ey Rabb'imiz! Onların azâbını ikiye katla ve onları büyük bir lanetinle
rahmetinden kov." (9)
Evet onlar öyle derken, bizler ne diyeceğiz?
"Ya Rabbi! Hep dünyanın peşinden koştuk, gâh oyun gâh eğlence bizi
aldattı, gâh dünya malı, gâh kadınlarımız, gâh çocuklarımız, gâh
dostlarımız, işimiz, aşımız vesaire aldattı bizi. Zar zor namaz kıldık,
oruç tuttuk. Farz olan ibadetleri ancak
yapabildik...

 

Vaktimiz kalmadı ki, ayaklar
altındaki senin dinini hayata hakim kılmak için tağutlarla mücadele edip
çalışıp didinelim. Ancak dünyamızı ikame edebildik. Onun için, bizi
aldatan bu amillere azâbdan iki kat ver” mi
diyeceğiz?

Hayır! Onun için yeniden kendimize gelelim, yeniden imanımızı tazeliyelim,
kendimize çeki düzen verelim...

Dünya üzerinde, müminlerin toprakları işgal edilip savunmasız yaşlı ve
sakat insanlar, küçük çocuklar ve kadınlar kurşunlarla, füzelerle vurulup,
malları gasp edilip, namusları kirletilip gerçek nasihat olan ölümü, canlı
canlı yaşarlarken Allah'ın (c.c.) Kitabı ve Rasulullah'ın sünneti
mahkûmken, bir daha ölümü hatırlayalım! Bir daha yediklerimize,
içtiklerimize, giydiklerimize, gezdiklerimize hülasa bütün yaptıklarımıza
dikkat edelim...

İbni Ömer (R.anhuma) anlatıyor:
Rasulullah (s.a.s.) buyurdular ki: "Cennetlikler cennette, cehennemlikler
de cehennemde oldukları zaman ölüm getirilir. Cennetle cehennemin arasına
konup orada kesilir. Sonra bir münadî, nidâ eder: ‘Ey ehl-i cennet!
Artık ebediyet var, ölüm yok! Ey ehl-i nâr! Artık ebediyet var, ölüm
yok!’ Cennetliklerin sürûru bununla daha da artar. Cehennemliklerin
de hüzünü artar." (10)

"De ki: Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, yalnız âlemlerin
Rabbi Allah içindir." (11)

Kaynaklar: 1) Tirmizi, Zühd, 4, 2)
Said Havva külliyatı. İslam'da nefis tezkiyesi, ölüm bölümü. Yenda
yayınları. 1997 İst., 3) Said Havva Külliyatı. İslam'da nefis tezkiyesi,
ölüm bölümü, 4) Said Havva Külliyatı. İslam'da nefis tezkiyesi, ölüm
bölümü, 5) Said Havva Külliyatı. İslam'da nefis tezkiyesi, ölüm bölümü, 6)
Buhari, Rikak, B.1 hds , 7) Ahmed b. Hanbel 1, 139, 8) Nisa, 17-18, 9)
Ahzab, 66-67-68, 10) Buhari, Rikak 5051, 11) Enam,
162
Alıntı: Aybuk-ankara
__________________
Hatırlar mısın? Doğduğun zaman, sen ağlardın gülerdi alem. Öyle bir yaşam sür ki, mevtin sana hande olsun. Halka matem...
Ölüm, sevgiliyi sevgiliye kavuşduran bir köprüdür
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Ölümü Öldürmek! TÜRKER Ölüm 1 04-14-2019 16:29
Kanserin ölümü CUMHUR Sağlık Bilgileri 0 01-11-2016 22:36
Ölümü sevmek CUMHUR Ölüm 3 05-27-2014 15:17
Hanımların ölümü CUMHUR Ölüm 0 01-11-2009 20:52
ölümü öldürde Gel CUMHUR Ölüm 2 03-03-2008 22:55


WEZ Format +3. Şuan Saat: 11:01 - Tarih: 04-30-2024..


Powered by vBulletin 3.7.3
Copyright © 2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Copyright © İBADETREHBERİ Forum, All Rights Reserved
Web Tasarım: @Türker
Her Şey ALLAH(c.c) Rızası İçin.