Ya ALLAH

Anasayfa Kimler Online Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   İBADET REHBERİ FORUM > --=EDEBİYAT ve KÜLTÜR=-- > Öyküler & Hikayeler

Öyküler & Hikayeler Öykü ve Hikayeler Bölümü..

Cevapla
 
Seçenekler
  #1  
Alt 09-22-2008, 15:16
CUMHUR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
CUMHUR CUMHUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Özel Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 4,046
Standart kurbağa cenneti

Kurbağa Cenneti
Kıssadan Hisse
Bir zamanlar cennetin ortasında içi kurbağa dolu bir göl varmış. Burası kurbağalar için bir cennetmiş, çünkü etrafta hiç kimse yokmuş ve yiyecekle temiz su bolmuş. Kurbağalar burada uyum içinde ve mutlu yaşarlarmış, yalnızca bir sorunları varmış.
Bu sorun aralarından birinden kaynaklanıyormuş.


Herkesin bildiği gibi, kurbağalar zıplarlar ve vırak derler. Oysa bu genç kurbağa cik cik diyor ve ön ayaklarını iki yana açıp çırpıyormuş. Öbür kurbağalar ona ne yapması gerektiğini öğretmeye çalışıyorlarmış. Onları dinliyor, ama yine bildiğini okuyormuş.
Sonunda yaşlı ve bilge kurbağalar bu genç asiye davranışlarının kurbağalarınkine ne denli ters düştüğünü sabırla anlatmaya çalışmışlar. Nasıl sıçraması ve vırak demesi gerektiğini göstermişler. Bunun yararı olmayınca kızıp onu dışlayacaklarını söyleyerek gözünü korkutmayı denemişler. Ama tüm çabalar boşa gitmiş. Kurbağalar bu durumdan çok tedirgin olmuşlar, ama yapabilecekleri bir şey de yokmuş.
Bir gün öğle üstü gölün üstünde üç büyük gölge belirmiş. Bir süre daireler çizmişler ve sonra birer birer pike yaparak aşağıya doğru süzülmüşler. Her biri korkudan titremekte olan zavallı birer kurbağayı kapıp havalanarak gözden kaybolmuşlar. Kurbağaların akılları başlarından gitmiş. Ertesi gün, tam öğle vakti üç büyük gölge tam gölün üstünde belirmiş. Daireler çizdikten sonra gene dalışa geçip birer kurbağa kapıp uçup gitmişler. Artık tüm kurbağa topluluğu tam bir panik içindeymiş. Bir toplantı düzenleyip ne yapacaklarını saptamak istemişler. Ama hiçbir ortak görüşe varamamışlar. Sonunda hepsi korkularına yenik düşmüş ve ertesi gün için bir plan geliştirememişler.
Bu durum günlerce sürmüş. Kurbağa cenneti yok olmak üzereymiş ve kurbağalar kendilerini nasıl koruyabileceklerini kestiremiyorlarmış. Bir sonraki toplantıda genç bir kurbağa söz alarak ayaklarını çırpıp cik cik diyenin hiç saldırıya uğramadığını fark ettiğini söylemiş. Belki de hepimiz ön ayaklarımızı çırpıp cik cik demeliyiz, diye önermiş.
Yaşlı ve bilge kurbağalar böylesine kurbağalığa aykırı bir öneri karşısında çileden çıkmışlar. Dalların, nilüferlerin, ağaç gövdelerinin arkasına daha iyi gizlenme kararı almışlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, gölgeler her gün yeniden gelip aralarından bazılarını kapmayı sürdürmüş. Sonunda, en yaşlı ve bilge kurbağa, çaresizlik içinde, cik cik diyene öykünmeyi öneren genç kurbağaya ne yapmaları gerektiğini sormuş. “Hepimiz ayak çırpmayı ve cik cik demeyi öğrenerek her gün öğleden hemen sonra cikcikler ve ayaklarımızı çırparız.”
En yaşlı ve bilge kurbağa aslında bu davranışı hiç onaylamıyormuş, ama yaşamları tehlikedeymiş. Bu yüzden, öğleyin, tüm kurbağa topluluğu cik cik diyerek ayaklarını çırpmaya başlamış.
Üç büyük gölge gelip gölün üstünde dönmüş, dönmüş, dönmüşler. Sayısız daireler çizdikten sonra hiçbir kurbağaya saldırmadan uçup gitmişler. Topluluk çok sevinmiş, ama ertesi gün için endişeleri sürüyormuş. Ertesi gün öğle vakti üç büyük gölge gene gelmiş ve tüm kurbağalar can havliyle cik cik diye ayak çırpmışlar. Gölgeler gölün üzerinde daireler çizmişler ve sonra gitmişler. Üçüncü gün gene gelmişler, kurbağalar cik cik diye ayak çırparlarken daireler çizerek sürekli alçalmışlar. Daha sonra çok uzun bir süre sonunda, üç çaylak, bir daha dönmemek üzere, uzaklaşıp gitmişler.
Kurbağalar yeniden cennetlerine kavuşurlarken kurbağalara “özgü” davranışlar konusunda biraz daha esneklik kazanmışlar.
Bu örnek, pek çok duruma uyarlanabilir. Zor durumda kaldığını düşünerek, başka alternatifler de üretemeyince normaldekinden farklı davranmak ve bunu sürdürmek, insanın bir daha düzelemeyeceği kadar değişmesine ve bozulmasına sebep olabilir. Korktuğu için yalan söyleyenler, korkutulduğu için yanlış işlere bulaşanlar, çekindiği için kendisi gibi davranmayanlar, birilerini memnun etmek için sürekli onların istediği gibi davranmak zorunda kalanlar, kendini aciz ve yetersiz gördükleri için yapabileceği pek çok şeye niyet bile etmeyenler, varlıklarını başkalarının memnuniyetine bağlayanlar; kendileri gibi davranarak geçirmedikleri her gün, kendilerinden uzaklaşıp, başkalaşmaktadırlar.
Acaba biz anne ve babalar, birbirimizle ve çocuklarımızla olan iletişimimizde, kaçımız kendimiz olarak sahnedeyiz. Ve acaba çocuklarımız bizim yanımızdayken rahat ve oldukları gibi davranabiliyorlar mı? Onların iyiliği adına diye dayattığımız, onları zorlayan ve kendileri olmaktan çıkaran uygulamalar varsa (ki çoğumuzda olduğunu düşünüyorum), yaptıklarımızı savunmadan, tarafsız bir gözle incelemeye var mıyız?
Nefis muhasebesini çokça yaptığımız şu günlerde, yanlışlarımızdan geri adım atıp, tövbe limanına sığınmak ve doğrusunu yaparak ta fiilen tövbe etmek, yeni başlangıçlar için her gün yeniden doğan günle arınmış olarak merhabalaşmak, henüz yaşıyorken, kaçırılmayacak bir fırsattır diye düşünüyorum, ne dersiniz?

alıntı....
__________________
Hatırlar mısın? Doğduğun zaman, sen ağlardın gülerdi alem. Öyle bir yaşam sür ki, mevtin sana hande olsun. Halka matem...
Ölüm, sevgiliyi sevgiliye kavuşduran bir köprüdür
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Hizli Erisim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:10 - Tarih: 05-16-2024..


Powered by vBulletin 3.7.3
Copyright © 2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Copyright © İBADETREHBERİ Forum, All Rights Reserved
Web Tasarım: @Türker
Her Şey ALLAH(c.c) Rızası İçin.