Ya ALLAH

Anasayfa Kimler Online Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   İBADET REHBERİ FORUM > --=EDEBİYAT ve KÜLTÜR=-- > Makaleler

Makaleler Fikirler,Düşünceler..Tezler..

Cevapla
 
Seçenekler
  #1  
Alt 11-11-2011, 21:19
CUMHUR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
CUMHUR CUMHUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Özel Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 4,046
Standart İnancı olan kuş yerin altında da uçar

İnancı olan kuş yerin altında da uçar
Eğer gerçekten inanıyorsanız, üstün gelen siz olursunuz der Kuran. Allah ve insanın olduğu yerde çare ve imkan tükenmez. Allah her zaman ve her yerdedir, insansa sizsiniz. İmanınız en büyük imkanınızdır.

Samimi hiçbir mümin İmkanım yoktu mazeretinin arkasına sığınamaz. Çünkü iman en büyük imkandır. Bin imkan bir iman yaratamaz, bir iman bin imkan yaratır.

Hz. Peygamber, tevhid mücadelesinin en zor günlerinde, etrafındaki insanları motive ediyor, onların umut ve himmetlerini diri tutmalarını istiyor, onları şöyle müjdeliyordu: Direnin, Kayser ve Kisranın sarayları, nimetlerini ellerinize sunacak. Bunu, bir kez Mekke de, müşriklerin genel boykotu sırasında herkesin karnına açlıktan taş bağladığı bir zamanda söylüyor, bir de Hendek Savaşı nda olmak ya da olmamak mücadelesinin verildiği bir zamanda.

İşin en dikkat çeken tarafı nedir, biliyor musunuz? Bu insanlar açlıktan sarkmaması için karınlarına taş bağlarken, Hz. Peygamberin bu müjdesinin gerçekleşeceği konusunda en ufak bir tereddüt taşımıyorlar, düz mantığın kabul etmekte zorlanacağı bu habere kuşkuyla bakmıyorlar.

İnanıyorlar ve engin bir sorumluluk bilinci içerisinde görevlerini yapıyorlar. İlahi senaryoda kendilerine en uygun rolü seçiyorlar ve onu en güzel bir biçimde oynamaya çalışıyorlar. Ve insanlık tarihinin şahit olduğu en büyük iman hamlelerinden birini başlatıyorlar. Hayatları, kendilerinden yüzlerce yıl sonra yaşayacak olan insanların hayatına örnek ve rehber oluyor, milyonlarca kadın ve erkeğe ilham veriyor.

Her çağda onların rüzgarını gelecek kuşaklara taşıyan yürekten inanmış kadın ve erkekler çıkıyor ve onların gök kubbeye bıraktıkları hoş sadaya, kendi şimdi ve buradalarından ses katıyorlar; o sayhayı iklimden iklime, çağdan çağa, gönülden gönüle taşıyorlar.

Bunlar, kimi zaman aramızda bir meçhul asker gibi isimsiz, bir denizaltı gibi derinden ve bir dip akıntısı gibi sessizce yaşıyorlar. Onların farkına, ancak çığlık attıkları zaman varabiliyoruz; tabi ki çığlıklarını duyacak yerlerimizi öz ellerimizle hâlâ yok etmemişsek.

İşte bunlardan biri de Hüda Kaya.

O şimdi içerde

Onu uzun zamandan beri tanıyorum; kaç yıldan beri tanıdığımı hatırlayamayacak kadar uzun. O, genç yaşında beş çocuğuna hem analık hem de babalık yapmak zorunda kalan iyilerin gelini.

O sadece kendi çocuklarının anası-babası değil, doğuda ya da batıda, gadre ve zulme uğramış müslümanların bacısı, ablası, anası. Mazlumların yardımına koşan, mağdurların yaralarını sarmaya çalışan, onların acılarını paylaşan bir şefkat pınarı. Onu nimet ve ganimet zamanlarında ortalarda göremezsiniz; fakat acı ve mihnet zamanlarında yanınızda buluverirsiniz. Ben bizzat şahidiyim bunun.

İmanının sancısını yigitçe çeken çok kıt insandan, ricalün-nisa dan biri olan Hüda Kaya, şimdi içerde. Malatya İnönü Üniversitesi Senatosunun aldığı başörtüsü yasağına karşı meşru tepkisini dile getirdiği için tutuklu. Üstelik 17, 18 ve 19 yaşındaki üç kızıyla birlikte.
Onları 312 ye muhalefetten tutuklayanlar, 146. Maddeye muhalefetten idam talebiyle yargılıyorlar. Bu taleple yargılananların sayısı seksenlere ulaşıyor.

Hukukun siyasallaştığının yargının en tepesindekiler tarafından dile getirildiği, yargıçların vicdanlarıyla cüzdanları arasına sıkıştıklarını yargı kurumu başkanının itiraf ettiği böylesine olağan dışı bir zamanda, hiçbir insaf ve vicdan sahibi, Hüda Kaya ve kızlarının çığlığına kulak tıkama lüksüne sahip değildir.

Mazlumların bacısı, şimdi kendisi mazlum ve mağdur konumunda. O ve onunla birlikte olanların sınavları başlarına gelen bu hukuk dışı tutukluluk, dışarıda olanların sınavıysa bizzat onlar.

Herkes bir şeyler yapmalı Hüda ve onun konumunda olanlar için.

Ne yapabilirim ki? demeyin.

Acı çekecek yerlerinizi ellerinizle yok etmemişseniz, bari acı çekin ve hatta ağlayın; şairin dediği gibi:

Ağlayın su yükselsin, belki kurtulur gemi
Anne seccaden gelsin, bize dua et e mi?

( 14 Haziran 1999 )
mustafa islamoğlu

alıntı..
__________________
Hatırlar mısın? Doğduğun zaman, sen ağlardın gülerdi alem. Öyle bir yaşam sür ki, mevtin sana hande olsun. Halka matem...
Ölüm, sevgiliyi sevgiliye kavuşduran bir köprüdür
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Eski Türklerin Dini İnancı HİCRET Türk Tarihi 1 01-19-2018 19:48
Toprağın altında en fazla ne var? Yağmur Serbest Kürsü 0 03-24-2010 18:54
taptığınız ayaklarımın altında CUMHUR Öyküler & Hikayeler 1 10-13-2008 21:10
Timurtas-Ucar-Hoca/ erdalunducu İslami Filmler ve Sohbetler 0 06-12-2008 04:19
Diyanet çalışanları açlık sınırının altında TÜRKER Türkiye'den Haberler 0 03-03-2008 23:31


WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:05 - Tarih: 04-30-2024..


Powered by vBulletin 3.7.3
Copyright © 2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Copyright © İBADETREHBERİ Forum, All Rights Reserved
Web Tasarım: @Türker
Her Şey ALLAH(c.c) Rızası İçin.