Muhammedü'l-Emîn (Sallallahu Aleyhi vesellem)
Kâbe’yi tamir ederken Hacer-i Esved yerine konulacağı zaman, “Onu yerine koymaya biz daha lâyıkız!” diyerek Kureyş kabileleri arasında anlaşmazlık çıktı. Sert tartışma ve çekişmeler sonunda her kabile ölünceye kadar karşıdakilerle çarpışmak üzere kendi arasında sözleştiler.
O zaman, Kureyşlilerin en yaşlısı olan Ebu Ümeyye bin Mugîre, “Ey Kureyş cemaatı! Anlaşamadığınız bu işte, Mescid'in şu kapısından ilk girecek olanı, aranızda hakem yapınız! Aranızdakini o halletsin!" diyerek Mescid-i Haram'ın Beni Şeybe kapısına işaret etti. Kureyşliler de buna razı oldular.
O sırada, Mescid-i Haram'ın Benî Şeybe kapısından içeriye ilk giren, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) oldu. Kureyşliler, onu görür görmez “İşte, el-Emîn! Onun vereceği hükme râzıyız" dediler. Peygamberimize Hacer-i Esved’i yerine koymak hususunda aralarında çıkan anlaşmazlığın halli için kendisini hakem yaptıklarını, vereceği hükmü kabul edeceklerini bildirdiler.
Kureyşliler; daha vahiy ve peygamberlik gelmeden önce, peygamberimize “el-Emîn” demekteydiler. Çünkü Peygamberimiz daha gençlik çağında iken, yiğitlik ve insanlık bakımından kavminin en üstünü, ahlâk güzelliği bakımından en seçkini, soyluluk bakımından en şereflisi idi. İnsanlara karşı en iyi davrananı, sâkinlik ve yumuşak huylulukta en ulusu idi. Doğru sözlülük ve güvenilirlikte insanların en başta geleni, insanları alçaltan kötülüklerden de en uzak bulunanı idi. Allâhü Teâlâ, her iyiliği, her üstün meziyeti onda toplamıştı.
Peygamberimiz, Kureyşlilere “Haydi, bana bir örtü getiriniz!” buyurdu. Hacer-i Esved'i eliyle tutup, getirilen örtünün içine koydu. Dört kabileden birer kişinin gelmesini istedi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) gelen dört kişiye “Sizden her biriniz, kabilesi adına, örtünün birer ucundan tutsun ve sonra da, hep birden onu yukarı doğru kaldırınız!” buyurdu. Tutup kaldırdılar. Peygamberimiz, konulacağı yerin hizasına gelince Hacer-i Esved'i örtünün içinden alıp, kendi eliyle yerine yerleştirdi. Böylece herkesi memnun ettiler. Sallallahü Aleyhi vesellem.
|