Ya ALLAH

Anasayfa Kimler Online Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   İBADET REHBERİ FORUM > --=EDEBİYAT ve KÜLTÜR=-- > Öyküler & Hikayeler

Öyküler & Hikayeler Öykü ve Hikayeler Bölümü..

Cevapla
 
Seçenekler
  #1  
Alt 08-05-2014, 20:55
CUMHUR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
CUMHUR CUMHUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Özel Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 4,046
Standart Mağaradaki Kuşun Sırrı

Resûlullah (s.a.v) ile Ebû Bekr (r.a) Mekke-i mükerremeden hicret ederken bir mağarada üç gün üç gece kaldılar. Ebû Bekr (r.a) o mağaranın tavanında bir kuş gördü ki, yerinden hareket etmeyip, birşey yimez ve su içmez.

Ebû Bekr (r.a) dedi ki,
- Yâ Resûlallah! Bu kuşa ben hayrânım. Zîrâ, biz bu mağaraya geleliden beri, bu kuş yerinden hareket etmedi. Bir nesne yimedi. Allahü teâlâ, kelâm-ı kadîminde,
(Allahü teâlânın rızk vermediği, yeryüzünde bir mahlûk yokdur.) buyurmuşdur.
Ebû Bekr-i Sıddîk, böyle düşünürken, o hâlde hazret-i Cebrâîl (a.s) nâzil olup, havâda muallak durup, dedi ki,
- Yâ Muhammed! Hak sübhânehü ve teâlâ sana selâm eder. Ve buyurur ki, "Ebû Bekrin hâtırına geleni bilirim. O kuşa emr eyledim ki, Ebû Bekr ile konuşsun. Ebû Bekre söyle ki, o kuş ile söyleşsin"; dedi.
Resûl-i ekrem hazretleri, Ebû Bekre, hazret-i Cebrâîlin sözünü açıkladıkda, Ebû Bekr (r.a) sevinip, ileri vardı. Dedi ki,
- Ey mubârek kuş! Allahü teâlâ hazretlerinin izni şerîfiyle, bana söyle ki, yiyeceğin ve içeceğin nedir.
O kuş ağlayıp, bir zemân kendinden geçip, yere düşdü. Sonra ayılıp, kalkdı. Tebessüm ederek dedi ki,
- Yâ Ebâ Bekr! Bana bundan süâl etme! Bu bir sırdır. Hak sübhânehü ve teâlâ ile benim aramda olan sırrımı kimsenin bilmesini istemem.
Ebû Bekr (r.a) dedi:
- Ey mubârek kuş! Eğer bana söylemeğe me'mûr oldun ise, söyle.
Kuş dedi.
- Ma'lûmun olsun ki, hazret-i Âdem (a.s) yaratılmazdan iki bin yıl evvel, Hak sübhânehü ve teâlâ beni yaratdı. Yiyeceğimi ve içeceğimi iki kelime eyledi. Aç olduğum zemân birisini söylerim; tok olurum. Susuz olduğum zemân birini söylerim; kanarım.
Ebû Bekr (r.a) dedi ki:
- O kelime nedir. Kuş dedi, o kelimenin biri budur ki, aç olduğum zemân sana buğz edene la'net ederim; tok olurum. Susuz olduğum zemân, sana muhabbet edene, istigfâr ederim, kanarım.
Hazret-i Resûl-i ekrem (s.a.v), bunu işitip, ağladı. Ümmetinden ba'zıları şakâvet edip, hazret-i Ebû Bekre buğz edeceklerine mahzûn oldu.

alıntı
__________________
Hatırlar mısın? Doğduğun zaman, sen ağlardın gülerdi alem. Öyle bir yaşam sür ki, mevtin sana hande olsun. Halka matem...
Ölüm, sevgiliyi sevgiliye kavuşduran bir köprüdür
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 08-05-2014, 20:56
CUMHUR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
CUMHUR CUMHUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Özel Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 4,046
Standart

Kötülük, kötüye yetişir






İyi kalpli vezir, ülkenin sultanı ile iyi geçiniyor, halkın sorunlarına çare bulmaya çalışıyordu. Onun başarısı etraftaki bazı arkadaşlarının kıskançlığı sonucu istenmedik davranışlara yol açıyordu. Yine bir gün iyi kalpli Sultan ile Veziri konuşuyorlardı.

Sultan: - Kötü insana kendi kötülüğü yeter. Başka bir şey yapmaya gerek yok!" derler. Ne güzel söz değil mi? dedi. - Evet efendim! Gerçekten öyle, dedi Vezir. Biraz sonra, Vezir dairesine gitti. Birçok iş sahibi onu bekliyordu. Hepsinin işini sıkılmadan güler yüzle halletti.

Vezir de olsa baba, babadır!

Vezir akşam evine vardı. Hanımı ve çocuklarıyla yemek yedi. İnsan vezir de olsa hanımını ve çocuklarını ihmal etmemeliydi. Yemekten sonra hanımına ve çocuklarına günü nasıl geçirdiklerini sordu. Onlara sevgi gösterdi. Hep beraber yatsı namazını kıldılar. Cemaat oldular. "Cemaat olursa namazın sevabı daha fazla olur" dedi iyi kalpli Vezir. Sonra Kur'an-ı Kerim okudu. Ardından herkes yatağına çekildi.

İnanmazsanız dikkat edin!

Ertesi, gün, onu kıskanıp kötülük yapmayı düşünen bir arkadaşı ziyaretine geldi. Kendisini Sultan'la görüştürmesini rica etti. Kalbinde kötülük olmayan Vezir de "Hallederiz" dedi.

Biraz sonra arkadaşı, Sultan'ın huzuruna çıkarılmıştı bile. Adam şöyle konuştu:

- Muhterem Sultanımız. Sizin bu Vezir'iniz benim yakın arkadaşımdır. Fakat maalesef kendisini sizden bile büyük görüyor. Çok kibirli...

- Ne diyorsun?

-İnanmazsanız dikkat edin. Sizinle konuşurken burnunu tutacak. Kibir ve gururdan başını öteki tarafa çevirecektir!..

- Olur mu öyle şey?

- Deneyin, göreceksiniz efendim...

Konuşması bitti, dışarı çıktı.

Gelmezsen darılırım!

Arkadaşı vezire, dışarı çıktığında dedi ki:

-Beni Sultan'la görüştürdüğün için çok teşekkür ederim. Ben de seni öğle yemeğine davet ediyorum.

-Canım ne lüzum var?

-Gelmezsen darılırım. Yoksa bizim yemeklere tenezzül etmiyor musun?

Vezir mecburen ziyafete gitti. Ziyafette bol soğanlı, sarımsaklı çorbalar, mantılar yendi içildi...

Yemekten sonra Vezir, hızla saraya döndü.

Öğleden sonra birçok işi vardı. Bir ara Sultan'ın çavuşu geldi. Sultan'ın kendisini hemen beklediğini haber verdi.

Sultan'ı ayakta gören Vezir:

-Efendim beni emretmişsiniz, dedi.

-Yaklaş... Yanıma yaklaş, sana bir şey vereceğim.

Vezir yaklaştı. Fakat ağzı soğan sarımsak kokmasın diye, eliyle ağzını kapattı. Sultan ona eğildikçe, Vezir başını çeviriyordu. Sultan çok üzüldü. ´´Demek söylenenler doğruymuş`` diye düşündü. Masanın üzerinde kapalı bir şekilde duran zarfı aldı, ona verdi.

- Bunu kendi elinle baş vezire teslim eyle!..

Sultan böyle emirnameler ile sevdiklerini elçi tayin ederdi. Vezir hayırlı işte acele edeyim diyerek derhal yola koyuldu.

Yolda yine arkadaşını gördü. Arkadaşı merak etti. O da her şeyi anlattı.

-Sultan herhalde çok sevdiği birisine yardım ediyor ki böyle acele etti. Elden emirname gönderiyor, dedi.

Kibirli burnunu yollayasın!

Arkadaşı yine çok rica etti. Sabahleyin bende ondan böyle bir şey istedim. Belki benim için yazılmış bir emirdir. Ne olur bana ver de kendi elimle götüreyim diye yalvardı. Vezir kabul etti. Nasıl olsa ´´İyi arkadaşım olduğunu Sultan biliyor kızmaz`` diye düşündü.

Biraz sonra "Baş vezir" mektubu okudu şunlar yazılıydı. -Bu mektubu sana getireni derhal öldüreceksin, sonra da "kibirli burnunu kesip" saraya yollayasın!.. Baş Vezir tereddüt etmeden, "emri" yerine getirdi. Akşam üzeri Veziri gören Sultan pek şaşırdı!

- Sen burada ne arıyorsun? diye sordu.

O da yolda arkadaşına rastladığını ve olanları anlattı. Tam konuşurlarken çavuş yanlarına geldi. Elinde kapaklı tabak tutuyordu.

- Bunu "başvezir" yolladı efendim, dedi.

Kapağı açtılar içinden kocaman bir insan burnu vardı. Yanındaki kağıtta şunlar yazılıydı:

"Kibirli Burnu"

Sultan artık dayanamadı, sordu:

- Sen bugün başını neden uzaklaştırıyordun?

Vezir güldü:

- Ağzımın kokusu sizi rahatsız etmesin diye efendim. Öğle yemeğine arkadaşım davet etmişti. Fazlaca soğan sarımsak yemiştik.

Sultan hem sevindi hem üzüldü ve şunları mırıldandı:

Kötü insana kendi kötülüğü yetişir.
__________________
Hatırlar mısın? Doğduğun zaman, sen ağlardın gülerdi alem. Öyle bir yaşam sür ki, mevtin sana hande olsun. Halka matem...
Ölüm, sevgiliyi sevgiliye kavuşduran bir köprüdür
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 08-05-2014, 20:57
CUMHUR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
CUMHUR CUMHUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Özel Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 4,046
Standart

Hz.Talha Gibi Seveceksin






Seveceksin!!
Ama seveceksen Hz.Talha gibi seveceksin.. Nasıl mı? Anlatayım..
Rümeysa'ya aşıktır Talha.. O zamanlar müslüman değil daha.. Yolda giderken bakıyor ki Rümeysa orda.. Duruyor. daha önce Rümeysa'ya dediklerini tekrarlıyor;
"Seviyorum Rümeysa Seni evlen benimle"
Rümeysa içten içe beğenmesine rağmen kabul etmiyor. Neticede o bir kafir Ama mert karakterli biri... Bir anda aklına Rasulullah (sav) geliyor. Dönüyor Talha'ya;
- "O'na git" diyor.
- "Kime?"diye soruyor Talha.
Rümeysa;
"O'na. Hz Muhammed'e" diyor.
Koşuyor Talha Rümeysa için aşkı için Kosuyor çatlarcasına. O'na kosuyor..
Rasulün kapısının önündedir şimdi... Giriyor içeri. O'nu görünce çözülüyor dizlerinin bağı İşte karşısında Allah Rasulu.. Bir müddet sonra çıkıyor oradan. Yine Rümeysa'yi görüyor Bu kez Rümeysa Soruyor ona:
-"Gittin mi?
-”Evet” diyor Talha. “Aşık oldum O’na, üzgünüm Rümeysa, senden daha çok O’nu Seviyorum artık. üzgünüm.”
Kuşlar gibi Rümeysa, nasıl seviniyor bak..
-”Teklifin geçerliyse hâlâ evlenelim” diyor.
Kim demiş Asrı saadette aşk olmaz diye…?
__________________
Hatırlar mısın? Doğduğun zaman, sen ağlardın gülerdi alem. Öyle bir yaşam sür ki, mevtin sana hande olsun. Halka matem...
Ölüm, sevgiliyi sevgiliye kavuşduran bir köprüdür
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kuşun kanadını kıran sofî... mehtap Öyküler & Hikayeler 0 05-15-2013 17:55
Güzelliğin Sırrı !!! kemal864 Makaleler 0 07-17-2012 04:22
bir anı ve istiklal marşımızın sırrı CUMHUR Makaleler 1 03-17-2011 23:23
aynanın sırrı CUMHUR Makaleler 0 08-15-2008 22:45
Mağaradaki Üç Kişi Hattab Öyküler & Hikayeler 0 07-02-2008 00:13


WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:50 - Tarih: 03-29-2024..


Powered by vBulletin 3.7.3
Copyright © 2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Copyright © İBADETREHBERİ Forum, All Rights Reserved
Web Tasarım: @Türker
Her Şey ALLAH(c.c) Rızası İçin.