#1
|
|||
|
|||
Rahmân Sûresi-Vâkı’a Sûresi (Diyanet Meali)
Rahmân Sûresi
Mekke döneminde inmiştir. 78 âyettir. Sûre, adını ilk âyeti oluşturan ve Allah’ın sıfatlarından biri olan “er-Rahmân” kelimesinden almıştır. Sûrede başlıca, Allah’ın nimetleri, birliğini ve kudretini gösteren kâinat delilleri ve günahkârların kıyamette karşılaşacakları korku ve şiddet konu edilmektedir Bismillâhirrahmânirrahîm 1, 2. Rahmân Kur'an'ı öğretti. 3. İnsanı yarattı. 4. Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti. 5. Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir. 6. Otlar ve ağaçlar (Allah'a) boyun eğerler. 7. Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu. 8. Ölçüde haddi aşmayın. 9. Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın. 10. Allah yeri yaratıklar için var etti. 11. Orada meyve(ler) ve salkımlı hurma ağaçları vardır. 12. Yapraklı taneler, hoş kokulu bitkiler vardır. 13. O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 14. Allah insanı, pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı. 15. "Cin" i de yalın bir ateşten yarattı. 16. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 17. O iki doğunun ve iki batının Rabbidir. 18. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 19. (Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar. 20. (Fakat) aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar. 21. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 22. O denizlerin her ikisinden de inci ve mercan çıkar. 23. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 24. Denizde akıp giden dağlar gibi yüksek gemiler de O'nundur. 25. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 26. Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır. 27. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır. 28. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 29. Göklerde ve yerde bulunanlar, (her şeyi) O'ndan isterler. O, her an yeni bir ilahi tasarruftadır. 30. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 31. Yakında sizi de hesaba çekeceğiz, ey cinler ve insanlar! 32. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 33. Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz. 34. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 35. Üstünüze ateşten yalın bir alevle kıpkızıl bir duman gönderilir de kendinizi koruyamazsınız. 36. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 37. Gök yarılıp da, yanıp kızaran yağ gibi kırmızı gül haline geldiği zaman (haliniz ne olur?) 38. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 39. İşte o gün ne insana, ne cine günahı sorulmayacak. 40. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 41. Suçlular simalarından tanınır da, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar. 42. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 43. İşte bu suçluların yalanladıkları cehennemdir. 44. Onlar, cehennem ateşi ile yüksek derecede kaynar su arasında gider gelirler. 45. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 46. Rabbinin huzurunda (hesap vermek üzere) duracağından korkan kimseye iki cennet vardır. 47. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 48. İki cennet de (ağaçlar, meyveler, rengarenk bitkiler gibi) çeşit çeşit güzelliklerle bezenmiştir. 49. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 50. İçlerinde akan iki pınar vardır. 51. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 52. İkisinde de her meyveden çift çift vardır. 53. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 54. Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. Bu iki cennetin meyveleri (zahmetsizce alınacak kadar) yakındır. 55. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 56. Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur. 57. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 58. Onlar sanki yakut ve mercandır. 59. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 60. İyiliğin karşılığı, yalnız iyiliktir. 61. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 62. Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır. 63. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 64. O iki cennet koyu yeşil renktedir. 65. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 66. İçlerinde kaynayan iki pınar vardır. 67. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 68. İçlerinde her türlü meyve, hurma ve nar vardır. 69. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 70. Onlarda huyları güzel, yüzleri güzel dilberler vardır. 71. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 72. Onlar, çadırlara kapanmış hurilerdir. 73. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 74. Onlara, eşlerinden önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur. 75. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 76. Onlar yeşil yastıklara ve güzel yaygılara yaslanırlar, (nimetlenirler). 77. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 78. Azamet ve ikram sahibi Rabbinin adı yücedir. |
#2
|
|||
|
|||
Vâkı’a Sûresi
Mekke döneminde inmiştir. 96 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “el-vâkı’a” kelimesinden almıştır. Vâkı’a, gerçekleşen, meydana gelen olay demektir. Burada kıyameti ifade etmektedir. Sûrede başlıca, kıyametin kopmasından önceki ve sonraki dehşetli hâller ve insanların amellerine göre içinde yer alacağı gruplar konu edilmektedir.
Bismillâhirrahmânirrahîm 1, 2. Kesin gerçekleşecek (olan Kıyamet) koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır. 3, 4, 5, 6, 7. Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır. 8. Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir! 9. Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir! 10, 11. (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah'a) yaklaştırılmış kimselerdir. 12. Onlar, Naîm cennetlerindedirler. 13, 14. Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir. 15, 16. Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevherâtla işlenmiş tahtlar üzerindedirler. 17, 18, 19, 20, 21. Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. 22, 23. Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır. 24. (Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.) 25. Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler. 26. Sadece "selam!", "selam!" sözünü işitirler. 27. Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir! 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34. (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler. 35. Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık. 36, 37, 38. Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık. 39, 40. Bunların birçoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerdendir. 41. Kötülüğe batanlar ise ne mutsuz kimselerdir! 42, 43, 44. Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifiri bir gölge içinde!.. 45. Çünkü onlar, bundan önce (dünyada varlık içinde) sefahata dalmış ve azgın kimselerdi. 46. Büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı. 47. Diyorlardı ki: "Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı, biz mi bir daha diriltilecekmişiz?" 48. "Evvelki atalarımız da mı?" 49, 50. De ki: "Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır." 51, 52. Sonra siz ey haktan sapan yalanlayıcılar! Mutlaka (cehennemde) bir ağaçtan, zakkumdan yiyeceksiniz. 53. Karınlarınızı ondan dolduracaksınız. 54. Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz. 55. Kanmak bilmez susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz. 56. İşte bu hesap ve ceza gününde onlara ziyafetleridir. 57. Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz? 58. Attığınız o meniye ne dersiniz?! 59. Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz? 60, 61. Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez. 62. Andolsun, birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz. O halde düşünseniz ya! 63. Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?! 64. Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz? 65. Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz: 66. "Muhakkak biz çok ziyandayız!" 67. "Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!" 68. İçtiğiniz suya ne dersiniz?! 69. Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? 70. Dileseydik onu acı bir su yapardık. O halde şükretseydiniz ya!.. 71. Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?! 72. Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? 73. Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık. 74. O halde, O yüce Rabbinin adını tesbih et (yücelt). 75, 76. Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir- 77. O, elbette değerli bir Kur'an'dır. 78. Korunmuş bir kitaptadır. 79. Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir. 80. Âlemlerin Rabb'inden indirilmedir. 81, 82. Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah'ın verdiği rızka O'nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz? 83. Can boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize! 84. Oysa siz o zaman bakıp durursunuz. 85. Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz. 86, 87. Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize! 88, 89. Fakat (ölen kişi) Allah'a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır. 90, 91. Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, "Selam sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!" denir. 92, 93. Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır. 94. Bir de cehenneme atılma vardır. 95. Şüphesiz bu, kesin gerçektir. 96. Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et. |
Etiketler |
diyanet, meal, rahmân, vâkı’a |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Zuhruf Sûresi-Duhân Sûresi (Diyanet Meali) | Yağmur | Diyanet Meali | 1 | 07-19-2012 04:04 |
Zümer Sûresi-Mü’min Sûresi (Diyanet Meali) | Yağmur | Diyanet Meali | 1 | 07-19-2012 01:06 |
Neml Sûresi-Kasas Sûresi (Diyanet Meali) | Yağmur | Diyanet Meali | 1 | 07-08-2012 00:39 |
Tevbe Suresi-Yûnus Suresi (Diyanet Meali) | Yağmur | Diyanet Meali | 1 | 06-28-2012 20:44 |
Araf Suresi - Enfal Suresi (Diyanet Meali) | Yağmur | Diyanet Meali | 1 | 06-28-2012 20:15 |