Ya ALLAH

Anasayfa Kimler Online Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   İBADET REHBERİ FORUM > --=Tarih - Sağlık - İlgi Alanları=-- > Sağlık - İnsan Yapısı

Sağlık - İnsan Yapısı Genel Sağlık Bilgileri..Şifa!.

Cevapla
 
Seçenekler
  #1  
Alt 06-13-2009, 22:47
CUMHUR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
CUMHUR CUMHUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Özel Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 4,046
Standart Kene intikam mı alıyor

KENE İNTİKAM MI ALIYOR?

Prof. Dr. Osman Eskicioğlu*



Kenenin insanlardan intikam ve öç aldığını düşünebilir misiniz? Kenenin aklı var mı acaba? Bu kene zamanımızda insanları ısırıp kanını emiyor ve böylece onların ölmelerine sebep oluyor, ne dersiniz? Bu hayvancık dün böyle değildi; bugün niçin böyle yapıyor acaba? Kene nedir diye sözlüklere baktığınız zaman kenenin, koyun, köpek ve at gibi havyaların derisine takılan böcek ve hayvanlara yapışıp kan emen bir böcek olduğu açıklamalarını görürsünüz.


Birkaç yıl önce deli dana haberleri, geçenlerde kuş gribi tavuk ve sairenin hastalık huzursuzluğu ve şimdilerde ise kene belası veya musibeti var. Küçücük bir varlık olan kene, insanı ısırıyor ve onu zehirleyip öldürüyor. Gazetelerde konuyla ilgili şöyle haberler var. Bitlis'in Güroymak ilçesine bağlı Taşüstü Köyü İlköğretim Okulu kene saldırısına uğradı. Okulda 1 öğretmen 4 öğrenci keneler tarafından ısırılırdı. Bartın merkeze bağlı Gürgenpınarı köyünde 5 evi keneler bastı. Gürgenpınarı köyünde Ali Akal'a ait evin ardından 4 evi daha keneler bastı. Akal, evini ilaçlamasına rağmen bir sonuç alamadığını belirterek yetkilileri göreve çağırdı. Yahya Kaptan ve Yeni Mahalle derken kene vakası bu kez Üçtepeler'de görüldü. 180 hanelik Üçtepeler Köyü'nü keneler istila etti. Bir haftadır kenelerle savaş veren köylüler son çare olarak Sağlık İl Müdürlüğü, Tarım İl Müdürlüğü ve belediyelere başvuruda bulundu.

Bu haberlerde ifadelere dikkat ettiğimiz zaman Taşüstü Köyü İlköğretim Okulu kene saldırısına uğradı, Gürgenpınarı köyünde 5 evi keneler bastı. Bir haftadır kenelerle savaş veren köylüler gibi deyişler, sanki kenelerle insanlar arasında ilan edilmemiş bir savaşın var olduğunu bize göstermektedir. Evet, bizim görüşümüze göre de keneler insanlara savaş açmışlardır. Çünkü insanlar onları yerlerinden ve yurtlarından etti; onların evlerini bozdu ve hala daha bozmaya da devam ediyor. Bundan daha kötüsü de onların dharmalarını, yaşama düzenini, hal ve gidişlerini ve yiyecek maddelerini bozup değiştirdiler. Kenelerin evleri, yerleri ve yurtları, hayvanların sırtları ve derileridir. İnsanlar bu Rönesans medeniyetinde egoistçe ve aç gözlü davranarak üç koyacağım beş alacağım diye hayvanlara zulmetti. Onların yemelerine içmelerine müdahale ederek adeta hayatlarını değiştirdi. Böylece onların kanlarında dün olmayan şeyleri bugün katmış oldu. Artık kenenin evi başına yıkıldı ve yiyeceği de hormonlandı. Ama kene insana benzemez, kene yutmaz, hayvanlar tekniğe benzerler, bünyelerine uymayan şeyleri ve değişiklikleri kabul etmezler, teknik affetmez, keneler ve hayvanlar da affetmez. Kendilerine yapılan yanlışlığı ve zulmü bedenlerinde ve hayatlarında hemen gösterirler ve tepki verirler. Danaya, suni yem adı altında barsak ve sakatat gibi şeylerin öğütülüp verilmesi sonucu İngiltere'de deli dana olayları meydana gelmedi mi? Ata ot, ite et gerekli iken eğer sen çabuk kazanayım ve çok kazanayım diyerek, tavuklar 40 günde kesime gelmeli diyerek, taze kelimesiyle de tüketicilere hoş görünerek ve tabii ki, onları aldatarak taze kuzu eti, taze kuzu eti diye diye ekonomi adına para ve menfaat adına zamanı ve bir yılı hiçe sayarsanız, ağız tadını hiçe sayarsanız (çünkü yediğimiz hayvanlar içinde en lezzetli et, 1 yaşını doldurmuş ve enenmemiş erkek koyunun ön kollarıdır) ve bunca Allah tarafından konulmuş olan vitamin kanun ve kullarını hiçe sayarsanız, işin olacağı budur. Tabiatta ve İslam kültüründe dar ve din, yurt ve düzen ev ve ibadet çok önemlidir. Hiçbir varlığın hayatını düzenini değiştiremediğimiz gibi, onların yerlerini ve yurtlarını ellerinden almaya hakkımız yoktur. Kuran-ı Kerim'de din ile yurdun önemini dile getiren ayette şöyle buyrulmaktadır: "Din konusunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere karşı iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı Allah size yasak etmez." (Mümtihıne 60/ 8). Bugün tabiata müdahale ede ede yediğimiz hayvanları bile perhize tabi tuttular, onların haklarını ellerinden alıp esir ettiler ve bir de üstüne üstelik "Biyo Hayat" diye bir şey uydurdular. Eğer siz hayvanlara ve onların özel yaşamlarına böyle karışırsanız ve bu suretle kenelerin evlerini başlarına yıkarsanız onlar da size karşı işte böyle savaş açarlar. Canlılarla cansızlar, bitkilerle hayvanlar ve hayvanlar ile insanlar arasında bir denge vardır. Bir araştırmacı, şu yörede yaban develerinin çokça öldüğünü görünce bunun sebebini araştırmaya başlıyor. Şöyle yapıyor böyle yapıyor, fakat aradığını bir türlü bulamıyor. En sonunda develerden birini yakalayıp onun midesinden özsu alıp onu tahlile karar veriyor. Neticede yedikleri yapraklardan zehirlendiklerini görüyor ve şu neticeye varıyor: Develer çok, ağaçlar ve yaprakları az, onun için ağaçlar tamamen yok olmamak için kendilerini korumak üzere yaprakları zehirleyerek savunma yapıyorlar. Bunu şöyle yorumlamak da mümkündür. Ağacın ürettiği zehir ile yaprakları arasında denge bulunduğu için, yapraklar çok olduğu zaman her yaprağa düşen zehir miktarı az olup zarar vermiyordu. Ancak yapraklar azalınca zehir hisseleri çoğaldığından böylece yapraklar birer zehirli hap haline gelerek develeri öldürmüşlerdir. Kâinatı ve ondaki düzeni kuran Allah, ilim üzere Kurmuştur. Kuran, bilgi ile tafsil edilmiştir. Bunun için Allah Teala "Gerçekten biz onlara bilgiye göre açıkladığımız bir kitap getirdik." buyuruyor. (A'raf 7/ 52)

Ama meseleye hala şaşı bakanlar var. Hayvanlara karşı yaptıkları yanlışları ve zulümleri görmeyenler var. Kamu görevi ancak seçimle veya tayinle verildiği ya da elde edildiği halde kendilerini kamu görevlisi vehmedip kendi keyiflerine göre, heva ve heveslerine göre yazıp çizmek isteyen bir kısım medya var. Bir gazetenin internet sayfasından aldığım şu cümleleri ibretle, dehşetle ve tabii ki üzüntü ile sizlere sunuyorum. "İmamın çıldırtan kene yorumu, imamdan inanılmaz sözler, köy imamının çıldırtan yorumu, cenaze namazında imamdan tartışmalı sözler… Haber şöyle KARABÜK'ün Eflani İlçesi'nde yaşayan 75 yaşındaki Zülfiye Tunç, keneden geçen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı şüphesiyle tedavi gördüğü hastanede yaşamını kaybetti.

Eflani'nin Müftüler Köyü'nde yaşayan Zülfiye Tunç, 4 gün önce Karabük Devlet Hastanesi'nde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı şüphesiyle tedavi altına alındı. Zülfiye Tunç yoğun bakım servisinde yaşamını kaybetti.
Zülfiye Tunç'un cenazesi bugün ikindi namazının ardından köyünde toprağa verilecek

CENAZE NAMAZINDA, İMAMDAN TARTIŞMALI SÖZLER

Karabük'ün Eflani İlçesi'nde, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı şüphesiyle tedavi gördüğü hastanede yaşamanı kaybeden Zülfiye Tunç'un cenaze namazında konuşan imam Muharrem Tokgöz, "Cenab-ı Allah bir ufacık böcekle bir koca bedeni yok eder. Cenab-ı Allah diyor ki, dünyada bazı husumetler artınca kavimlere bazı cezalar verilir, onlara bilinmedik hastalıklar verilir. Dünyada fiili ve sözlü fuhuşlar arttıkça, bu tür belalar başımıza musallat olur. Bunlardan kurtulmamız için Cenab-ı Allah'ın kurallarına uyalım, maneviyata önem verelim, öğrenelim. Burada bu tür hastalıklarla mücadele etmemiz için iki yol var. Birincisi sağlık kuralları, ikinci Cenab-ı Allah'ın maneviyatına yönelmek" dedi. Haber bir gazetede işte böyle veriliyor.

İmamın bu konuşmasına yüzde yüz katılıyorum. Çünkü o tebliğ etmesi gereken gerçekleri söylemiştir. Zaten onun bu tamamen Kurandan olan ve Kurana uygun olan sözlerini söylemesi onun üzerine dini, ahlaki ve hem de milli bir vecibedir. Eğer söylemezse dinen mesul duruma düşer. Zaten Peygamberler de kendi ümmetlerine, yakınlarına ve vatandaşlarına aynı şeyi söylemediler mi? "Ben ancak bana vahyoluna uyarım, Eğer ben Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabından korkarım" (Yunus 10/ 15), "Nuh ey kavmim! dedi. Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka ilahınız yoktur, gerçekten ben size gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum." (A'raf 7/ 59) "De ki, eğer ben Rabbime isyan edersem büyük bir günün azabından korkarım" (Enam 6/ 15) "Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin başınıza gelecek büyük bir günün azabından korkarım." (Hud 11/ 3), "Allah'tan başkasına tapmayın; ben size gelecek acı veren bir günün azabından korkuyorum." (Hud 11/ 26).

Ben bu haberi, yani imamın görevini yapması ve gazetenin de çarpık zihniyetiyle farklı bir şekilde okurlarına duyurması ve çılgınca yazıp yaygara yapması karşısında Enfal Sitesinde hemen bir yazı yazmam lazım dedim. Ve tabii ki, konuyla ilgili olan ayetlere bakmak ve onların bize verdiği bilgi ve hükümleri okurlarımıza intikal ettirmek için de Kuran-ı Kerimi elime aldım.

Kuran kültürü ile düşündüğümüz zaman "göklerde olanlar ve yerde bulunanlar Allah'ındır" (Bakara 2/284; A. Imran 3/ 109), "göklerin, yerin ve bu ikisi arasında olanların egemenliği yalnız Allah'a aittir." (Maide 5/ 17). Öyleyse Allah'ın koyduğu kanun ve kurallara uymaktan başka çare yoktur. Eğer biz Allah'ın emirlerine uyar ve yasaklarından kaçarak günah işlememeye çalışırsak hayvan bitki ve cansızlardan bize bir zarar gelmez. Eşyanın tabiatına Allah tarafından yerleştirilmiş doğal-ilahi özelliklere uymayıp karşı gelenler zulmetmiş olurlar. Varlığı, eşyayı, vücut ve organları, alet ve edevatı ve bize emanet edilmiş her türlü yaratığı, hayvan ve haşaratı yaratılış ve var oluş amacında ve onun kendi yolunda kullanmazsak zulmetmiş oluruz. Şu halde eşyayı yaratılışına uygun kullanmak adalet, bunun dışında kullanmak ise zulümdür. Tarihte zulmetmiş milletler, kavimler ve şahısların, günah işlemiş şehir ve kentlerin sonu helak olmuştur. Kuran-ı Kerimde bu konuyla ilgili şu bilgiler verilmektedir. "Biz sizden evvel nice nesilleri zulmettikleri vakit helak ettik (Yunus 10/ 13) "Halkları zulmederken helak ettiğimiz nice kentler vardır." (Hac 22/ 45) "İşte bunlar, zulmettikleri zaman helak ettiğimiz kentlerdir." (Kehf 18/ 59) "Böylece biz onları günahları sebebiyle helak ettik (Enam6/ 6) Böylece biz onları günahları sebebiyle helak ettik" (Enfal 8/ 54)

Biz insanlar, sadece varlıklara zulmetmek değil, zulmeden yanlış yapan kimselere bile yaklaşmamamız ve onlara yönelmememiz gerekir. Zalime sevgi ve yardım zulümdür, yoksa Allah'ın ceza ve belası bize de gelir. Çünkü Kuranda "Zalimlere meyletmeyin yoksa ateş size de dokunur" (Hud 11/ 113) buyrulmaktadır.

İnfak ediyoruz, harcama yapıyoruz veya yatırım yapıyoruz diye eşyanın tabiatına ters düşenler, besi adına o güzelim hayvanları takıp iki-üç metre kare yere mahkûm edenler, sen kölesin istediğini yiyemezsin benim önüne koyduğum suni yemi yiyeceksin, istesen de yiyeceksin istemesen de yiyeceksin diyen kapitalist zihniyet şunu bilsin ki, onların bu tutumları her geçen gün insanlığın başına bela oluyor. Kuran da böylelerine şöyle diyor: "Onların bu dünya hayatında harcadıklarının durumu, kendilerine zulmeden topluluğun ekinlerine isabet edip, onu yok eden kavurucu rüzgârın durumu gibidir. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmettiler." (A.Imran 3/ 117)

Kuran'dan konumuzla ilgili iki kelime üzerinde daha durarak meselenin daha kolay ve güzel anlaşılmasına yardımcı olmak istiyorum. Bunlar da tuğyan ve fesad kelimeleridir. Müminler inanırlar ki, kâinattaki ve tolumdaki nizamı koyan ve düzeni kuran Allah'tır. Zaten iman etmek demek, bu nizama ve Allah'ın kurduğu düzene girmeye karar vermek demektir. Öyleyse bize göre Allah'ın düzenini kabul eden herkes mümindir. Allah canlı varlıklar için bir beslenme düzeni koymuştur. İnsanlar, hayvanlar ve bitkiler kendileri için bu konulmuş olan beslenme kanun ve kurallarına uyarlarsa hayatlarına kolay bir şekilde devam ederler. Bu aynı zamanda hayatın normal şeklidir. Canlı varlıklar için kendi neslini, soy ve sopunu, cins ve türünü devam ettirmek için beslenmeden başka bir de üreme düzeni vardır. Bilhassa insanlar açısından üreme düzeninin en az yeme, içme ve beslenme düzeni kadar önemi vardır. İşte bu beslenme ve üreme düzelerine uymayıp hayvanlara şöyle yaşayacaksın diyerek onlara dayatırsak işte bu Kuran ifadesiyle tuğyandır ve fesaddır. Mesela tavuklar bugün tavuk üretimi ve tavukçuluk adına hayatlarını hapishanelerde geçiriyorlar. Hâlbuki onlar keneleri çok sever, tavuğun olduğu yerde keneler azalır.

Beslenme düzenini bozanlar hakkında şu ayet bana çok dikkat çekici gelmiştir. "Size verdiğimiz rızıkların en hoşlarından yeyin. Ama bu hususta tuğyan etmeyin (aşırı gidip taşkınlık etmeyin, normalin dışına çıkmayın) yoksa böylece üzerinize gazabım iner. Her kim üzerine de gazabım inerse o uçuruma gider" (Taha 20/ 81). Rağıb el-İsfahani eserinde tuğyan kökünden gelen Tağut hakkında "her azgın ve Allah'tan başka tapınılan her şey anlamına gelir" demiştir. Yine o (Bakara 2/ 256,257; Nisa 4/ 60; Zümer 39/ 17) ayetlerinde geçen tağut kelimesinden maksadın her türlü azgınlar ve sapkınlar olduğunu söylemiştir. “Hayır, gerçekten insan tuğyan eder-azar." (Alak 96/ 6); “Azgınlara-tuğyancılara kötü bir gelecek vardır" (Sad 38/ 55). "Semud kavmi azgınlığı yüzünden yalanladı." (Şems 91/ 11). Yüce Allah bu ayette Semud kavminin, azgınlıklarının akıbeti ile korkutulduklarında hakkı tasdik etmediklerine dikkat çekmektedir. "Daha önce de daha zalim ve daha azgın olan Nuh Kavmini (helak etmişti.)" (Necm 53/ 52) Bu ayet, azgınlığın insanı kurtarmaya yetmediğine işaret etmektedir. Nitekaim Nuh Kavmi, Ad ve Semud kavminden daha fazla azgın olmalarına rağmen yine de helak olmuşlardı. (Bak. Müfredat, tuğyan maddesi).

Fesad ise, ister az veya ister çok olsun, bir şeyin itidalden/ ölçülülükten ( yani normal olandan ve doğal-ilahi düzenden) çıkmasıdır. İstikamet yolundan, normal yol ve ilahi yoldan çıkan ve ayrılan nefis, beden ve her şey için bu fesad kelimesi kullanılır. "Eğer hak onların heveslerine uysaydı, gökler, yer ve onlarda bulunanlar fesada uğrardı-bozulup giderdi." (Mumünun 23/ 71) "Eğer göklerde ve yerde Allah'tan başka tanrılar olsaydı, bunların ikisi de bozulurdu." (Enbiya 21/ 22) "İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesad çıktı-ekolojik denge bozuldu." (Rum 30/ 41). "Allah fesadı-bozgunculuğu sevmez." (Bakara 2/ 205). "Allah müfsidleri-bozguncuları sevmez" (Maide 5/ 64). "Onlara yeryüzünde (ve ülkede) bozgun çıkarmayın denildiğinde, biz ancak ıslah edicileriz, derler. Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir." (Bakara 2/ 11,12). Onun için biz, güya bilim veya bilimsel veri olduğu iddia edilse bile eşyanın tabiatına ters düşen her şeye hayır diyoruz.

Allah şu ayetlerde bizi adeta onun çizdiği yollardan gitmek ve sınırları asla zorlamamak gerektiği, eğer böyle yapmayıp yoldan sapan, azan kimselerin geçmişte başlarına gelenler sizin de başınıza gelir diye bir uyarıda bulunmaktadır. "Şafak vaktine, on geceye, her şeyin çiftine ve tekine, geçip giden geceye and olsun! Bu zikredilenlerde akıl sahipleri için bir yemin değeri vardır? Rabb'inin, Ad toplumunu nasıl helak ettiğini bilmez misin? Yüksek binalara sahip İrem halkını, ülkelerde benzerleri yapılmamış, yüksek binalara sahip, Vadide kayaları yontup evler yapan Semud Kavmi'ni, saltanat sahibi Firavn'u, o ülkelerde haddi aşanları, oralarda bozgunculuğu artıranları nasıl yok ettiğini bilmez misin? Rabbin onların üzerine azap kırbacını indirmiştir. Kuşkusuz Rabbin kesinlikle gözetlemektedir.” (Fecir 89/ 1–14)


Gelin henüz daha erken iken, henüz daha vaktimiz var iken insan hayvan bitki ve cansızlar hakkında adil olalım ve hiçbir varlığa zulmetmeyelim. Ama her şeyden önce adalet ile zulmü, nedir bir öğrenelim. Yoksa adalet yapıyorum derken zulmetmeyelim. Kaş yapalım derken, göz çıkarmayalım. İnsanın talim terbiye yeri dindir, eğitim ve öğretim yeri dindir; o, en doğru ve en adil bilgileri dinden, Kuran ve sünnetten alır. Bakmayın siz medyaya ve sizi azgınlığa, yanlışlığa ve zulmetmeye itekleyen gazetelere ve tv kanallarına. Ben Allah için şahitlik yapıyorum ki, bu imam doğru söyledi ve güzel yaptı; internet ise yanılttı, çarpıttı ve çirkin yaptı.







--------------------------------------------------------------------------------

*DEÜ İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Öğretim Üyesi

alıntı.............
__________________
Hatırlar mısın? Doğduğun zaman, sen ağlardın gülerdi alem. Öyle bir yaşam sür ki, mevtin sana hande olsun. Halka matem...
Ölüm, sevgiliyi sevgiliye kavuşduran bir köprüdür
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Samsun'da bir kadında 19 adet kene bulundu sonbahar Türkiye'den Haberler 1 08-22-2008 12:56
piknik yapan kardeşlerimiz dikkat KENE ISIRMASI CUMHUR Sağlık Bilgileri 1 05-22-2008 05:04


WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:29 - Tarih: 03-29-2024..


Powered by vBulletin 3.7.3
Copyright © 2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Copyright © İBADETREHBERİ Forum, All Rights Reserved
Web Tasarım: @Türker
Her Şey ALLAH(c.c) Rızası İçin.