Konu: Ey Nefsim
Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 09-05-2008, 21:26
CUMHUR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
CUMHUR CUMHUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Özel Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 4,046
Standart Ey Nefsim

Ey Nefsim...


--------------------------------------------------------------------------------
EY NEFSİM
>Yıllardır beni uyuttun. Hep yarına bıraka bıraka koca bir ömür heder oldu.
>Gecelerim teheccütsüz heyecansız gündüzlerim semeresiz başarısız geçti.
>Acaba yarın yarın diye uyuttuğun yarınlarımı, meçhul bir yarında nasıl
>doldurabileceksin
>
>Yıllardır beni uyuttun. Hep yarına bıraka bıraka koca bir ömür heder oldu.
>Gecelerim teheccütsüz heyecansız gündüzlerim semeresiz başarısız geçti.
>Acaba yarın yarın diye uyuttuğun yarınlarımı, meçhul bir yarında nasıl
>doldurabileceksin?
>Ne zaman beni çevreleyen basitliklerle bağımlılıklara civciv misali küçük
>bir darbe vurup hür dünyaya açılmak istesem, granitten dağlar gibi karşıma
>dikildin. Olmadık desiselerle beni kandırdın. Bitmeyen isteklerle beni
>aldattın. Yıllardır taam (yemek), kelam (konuşma) menam (uyku)
>hapisanesinde, inim inim inlettin, ızdıraplarımı, bana ney gibi dinlettin.
>İrademi, rehavet, meskenet zincirleriyle sımsıkı sardın.
>
>Bana sunulan saat altınlarını değerlendiremedin. Hepsini badi heva zayı
>ettin. Kimbilir, içinde ne hediyeler saklayan günlerin ve ayların zarfını
>açamama bile müsaade etmedin. Hepsi boşa gitti. İçlerinde neler sakladığını
>anlayamadan.
>
>Söyler misin; ALLAH aşkına, senin yaşayan bir cenazeden ne farkın var?
>
>İnsan süresini ağlaya ağlaya okudun. Amma o muhteşem sarayın kapılarını bir
>türlü aralayamadın. Kendini, kendi çevreni tanıdığın kadar tanıyamadın.
>Kendi içinde kendine yabancı kaldın. Kendi kendine hapisane yaptın.
>
>Fetih süresini okudun, bırak dışarıyı, içinde bir tek fetih bile yapamadın.
>Konuşma, yemek, uyku esaretinden kurtulamadın. İradeni feth edemedin.
>Namazla cenneti takas etmeyi çalıştın, ayetleri bir teyp gibi ezberledin
>amma uyguladıkların hep adetlerin oldu.
>
>Peygamberimizin saçlarını ağartan Hud süresiyle karanlık gecelerin bir
>türlü aydınlatamadın. Gayreti hep birilerinden bekledin. Senin de birileri
>olduğunu hep unuttun.
>
>Bir fikir uğruna hayatı hakir gören peygamberlerin hayatını, uzun kış
>gecelerinde kıssa niyetiyle okudun. Fakat hayatındaki kışları, bir türlü
>baharlara çeviremedin. Çünkü onları anlayamadın.
>
>Yusuf’u düşündün mü hiç? Kuyu diplerini sultanlığa sıçrama rampası
>yaptığını, hapisaneleri nasıl medreseye çevirdiğini anlayabildin mi? Dünya
>ve içindeki her şey ayaklarının ucundayken hayatı istihkar edip ölümü
>özlemesini anlayabildin mi? Anlayamadın evet anlayamadın... onun içindir ki
>Yusuf’ta boğulan dünyada, boğulmak üzere ölüm çığlıkları atıyorsun.
>
>Ateşler içindeki İbrahim’in ateşleri bir baharistana çevirdiğini, bıçak
>altındaki İsmail’in yeniden doğduğunu, Sefine-i Nuh’u batırmak isteyen
>tufanların ancak sahili selametle çıkmasına hizmet ettiğini suikastlar
>içinde İsa’nın denizler ortasında, Musa’nın nasıl vuslata erdiğini
>anlayabildin mi?
>
>Anlayamadın ...
>
>Ya çelikten duvarlara çarpmış gibi bir örümcek ağı karşısında beyinleri
>dumura uğrayan müşriklerin düştüğü perişan halde yatan gizli hikmeti
>çözebildin mi?
>
>Bir gergef gibi ömrünün her anın çile yumağıyla dokuyan Hz. Muhammed
>(S.A.V) “Ümmetim” derken sen nefsim dedin. O davam derken sen hevam dedin.
>O davasını yüceltirken sen hevanda cüceleştin. Onun çağları peşinden
>sürükleyen davasından ne yazık ki kala kala sarığı, sakalı, tesbihi,
>umresi, namazı kaldı. Ne yazık ki; onları da bir türlü anlayamadın.
>
>Kokularla süslediğin sakalın ruhunu, ruhunla mecz edemedin. Dolayısıyla
>sakallı çocuk olmaktan kurtulamadın!
>
>Başındaki sarık beyaz kefenin iken, yastığının altındaki ölümü çok
>uzaklarda zannettin. Dünyanın oyuncaklarıyla evcilik oynarken, dünyanın
>elinde, oyuncaklaştığının farkında bile olamadın.
>
>Bir adet halinde getirdiğin beş vakit namazın aynı safta omuz omuza namaz
>kıldığın kardeşini gıybet etmekten seni kurtaramadı. Kalbine gözüne
>kulaklarına el ve ayaklarına tutturamadığın oruçların sadece midene
>münhasır kaldı. Oruç tuttuğunu zannettin amma, aç kaldığını anlayamadın.
>
>Başına taç ettiğin başörtüsü sadece başını örtebildi. Başının altındakiler
>ne yazık ki başörtüsünden nasibini alamadı. Çünkü başörtüsünü takva
>örtüsüyle birlikte örtmedin. Gözlerin, kalbin ve duyguların çıplak kaldı.
>Kendini fark ettirebilmek için aynanın karşısında çeşit çeşit kılıklara
>girdin. Yapmacık gülüşlerle, hırsızlama bakışlarla başkalarının duygularını
>çalmaktan utanmadın. Ruhunun çığlıklarına bedel sen gülüyordun. Düştüğünü
>ve düşürdüklerini anlayamadın.
>
>Burnunun dibindeki farzları görmezden gelip, sünnet diye diye defalarca
>umreye gittin. Kabe’yi tavaf ettin. Yeryüzündeki iki milyar Müslüman’ın
>sadece kemmiyet olduğunu, bir keyfiyet olmadığını hiç düşündün mü? Düşündün
>mü binlerce birilerimiz varken nasıl ayrı kaldığımızı nasıl
>parçalandığımızı.
>
>Aynı camii de birlikte namaz kıldığın kardeşinin fakr-u zaruretini
>görmezden geldin. Onu ihtiyaçları pençesinde kıvranırken, zevkle seyrettin.
>O kuşların dondurucu soğuklarını kemiklerinde ısıtırken, sen buğulu
>camların arkasında tesbih çekiyordun. Dünya cennet kevserlerine denk bir
>lezzeti, kardeşinin acılarını dindirme lezzetini tadamadın. O lezzeti falan
>duayı şu kadar okuyarak alacağını zannettin. Aldandın. Elindeki elmasları
>birkaç şekerlemeye değişen ahmak çocukları gibi aldandın.
>
>Hani hepimiz mümindik, hani birimizin ızdırabı hepimizin ızdırabıydı. Hani
>şarkta bir müminin ayağına diken batsa, garptaki mümin rahatsız olacaktı.
>Hani bir mümin öldüğü zaman, sema ve arz onun ölümüne gözyaşı dökerdi. Hani
>mümin yeryüzünün zinetiydi. Hani müminler bir vücudun azaları gibiydi. Hani
>göz ağrısa, bütün vücud o acıyı içinde hissedecekti.
>
>Hani Hz. Ebubekir’in teslimiyeti? Hani Hz. Ömer’in destanlaşan adaleti?
>Hani Hz.Osman’ın dillerden düşmeyen hayası? Hani Abdurrahman gibi
>zenginler? Hani Ebuzer gibi fakirler hani Ensar Muhacır gibi kardeşlikte
>yarışanlar nerede, nerede hani? Anlayamadın. Ne yazık ki bunları
>anlayamadın!
>
>Anla artık!... Ne olur anla!
>Anla ki, cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değil!
>Anla ki; cennete giden yol asfaltla döşenmemiş!
>Anla ki; bedelini ödemediğin hiçbir şeye sahip olamazsın!
>Anla ki; dünyayı bize bizler zindan ediyoruz.. ihmallerimiz, enaniyetimiz,
>samimiyetsizliğimiz ......
>Anla ki; Eyüp gibi sabır erbaini doldurmadan, Yusuf gibi kuyu diplerinde
>yıllarca çile çekmeden, Yakuplar gibi gözlerini hasrete kurban etmeden
>,olmaz!
>
>Anla ki; İsmail’ler gibi bıçak altına yatmadan, İbrahimler gibi YA ALLAH
>deyip kendine ateşlere atmadan olmaz. Sefine-i Nuh gibi tufanları yara yara
>hedeflere gitmeden olmaz!
>
>Ve Anla ki; bir ömür boyu gözyaşlarını ceyhun edip alın teriyle mecz ederek
>ümmeti için an be an, dem be dem, çile çeken Hz. MUHAMMED (s.a.v.) gibi
>çekmeden olmaz!
>
>Ve şunu çok iyi anla ki; başkalarının hayata Aşık olduğu kadar Ölüme Aşık
>olmadan Olmaz!!!!!!
ALINTI...............
__________________
Hatırlar mısın? Doğduğun zaman, sen ağlardın gülerdi alem. Öyle bir yaşam sür ki, mevtin sana hande olsun. Halka matem...
Ölüm, sevgiliyi sevgiliye kavuşduran bir köprüdür
Alıntı ile Cevapla