Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 03-30-2008, 16:33
HİCRET - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
HİCRET HİCRET isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Gelişmiş Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 484
Wink Tasavvufun Nedir! Tasavvufun İslamdaki Yeri

- Borçlanmayla alakalı olarak birisine borç verdiğimiz zaman bu borç ödenecektir. Yani 1 milyar lira borç verdiniz, 1 milyar lira alacaksınız. İslam hukuku bunu gerektiriyor. Hukuk buna göredir. Ayete göre vakti geldiğinde ödenmesi gerektiği anlatılıyor. Bu temel bir hukuk kuralı olan konmuş fakat bu burada bırakılmamış.
Ayeti kerimede bir basamak ileri götürülmüş. Hani darda kalındıysa ona bir süre verin diyor. Allah bunun hayırlı olduğunu söylüyor. Hak olarak, normal olan ödenmesidir. Ama durumu uygun olmayana bir mehil tanımak, üçüncü aşamada ise bakıyorsunuz adam fakir, bağışlayın, en hayırlısı da budur diyor. İslam burada üç alternatif sunuyor. Herhangi bir konuda Kur'an-ı Kerim'de bu şekilde fetva, takva, vefa dediğimiz boyutlar açılım olarak zikredilmiş.
Mesela bir kaza namazının farzını kaza ettiğimiz zaman İslam ilmihallerine göre kaza yerini buluyor. Fakat ben bazı şahıslar gördüm, sünnetleri de kaza ediyor. Sünnetlerin kazası diye bir şey yok. Ama kendiliğinden öyle hissediyor. Duyuşu o. Yani içindeki itici, motive edici inanç gücü zamanında kılamadığı sünneti de kaza etmesini sağlıyor. Aslında öyle bir şeye gerek yok. Öyle bir şeye gerek olmamasına rağmen kendiliğinden, Allah'a olan saygısı, imanının gücü, artık ona ne derseniz deyin, bir yapı. Yani bir imani yapının insanda meydana getirmiş olduğu itici bir motivasyonla sünnetleri de kaza ediyor. Kılma diyemezsiniz ama kılmasına da gerek yoktur. Kılana kılma denemez, kılmayana da kıl denilmez. Çünkü hukuk olarak, bir ilmihal kuralı olarak Hanefi mezhebine göre sadece farz namazları kaza edilir.
Tasavvufun İslam dinindeki yerine gelince... Tasavvufu, kısaca takva hayatı olarak görüyorum. Yani tasavvuf kelimesini hep ağır buluyorum ama kullanma mecburiyetinde kaldığım için kullanıyorum. Yani bir bilim haline gelmiş. Kendi başına ıstılahları var, terminolojisi var. Kurallar geliştirmiş. Bir bağımsız ilmi disiplinle olması gereken bütün özellikler tasavvufla bir ilim olarak veyahut da tasavvufu bir ilim olarak ortaya çıkarmıştır. Bir ilmin ilim olabilmesi için terminolojisi gerekir, terim bilgisi gerekir. Bugün fıkıh içinde vardır bu ıstılah, bu metodoloji hadis için de, tefsir için de, tarih için de vardır. Bütün ilimler için geçerlidir. Bu şekilde metodolojisi kurulmuş, terminolojisi kurulmuş bir ilimseniz bağımsızlığınızı ilan edersiniz.
Tasavvuf her birini asırda terminolojisi oluşmaya başlamış, zühd hareketleriyle beraber ilk primitif tasavvuf ifadelerinin, terimlerinin kurgulanmaya başlandığını, inşaya başlandığını bir bilim olarak tasavvufun üçüncü asırda da artık resmen ortaya çıktığını, rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Ve biz burada tasavvuf kelimesiyle kastettiğimiz, İslam'ın daha derin tefekkür ve duyuşlu bir takun boyutuyla yaşanması, derinlikle, aşkla, vecdle yaşanmasıdır.
Bazıları "tasavvuf ayrı bir dindir" diyerek ortaya çıktılar. Bu iddia, tamamen yanlış bir iddiadır. Ama bu isim konmuş bir kere. Bu nedenle, yani metodoljisi, terminolojisi oluşması münasebetiyle bir bağımsızlığını ilan etme söz konusudur. Bu ilan ile birlikte tasavvufa bir ilim olarak yani insanların takvalı ve veralı yaşamasının tasavvuf kelimesiyle anılması genelleştiği için ben de onu kullanmak zorunda hissediyorum kendimi.
Bana göre tasavvuf fazlalık bir isimdir. Bunun en büyük ispatı da zamanımızda gördüğümüz tasavvuf büyükleridir. Mesela Sami Efendi hazretleri. Hayatını yakından inceledim. Baktım Kur'an-ı Kerim'in aynısı. Yani Kur'an insanı, sünnet insanı. Hiçbir bidat yok. Sahih ehli sünnet inancına mensup. Takva hayatı var. Vera hayatı var. Aşk var, muhabbet var, rıza var. İslam'ı derin yaşamak, sevmek, sevdirmek var. Bu İslam-Müslüman başka bir kelime bulamıyorum. Ama mecburen tasavvuf ıstılah olarak kullanılır hale gelmesi münasebetiyle, ıstılahı oluştuktan sonra, tasavvuf adını aldıktan sonra bu gibi zevatı kirama muttaki, zahit gibi isimler yerine mutasavvıf, sufi diye kelimeler kullanılır olmuş.

PROF.ETHEM CEBECİOĞLU
__________________
Yollar Boşaldı Artık, Yolcular Buldu Vaha

Yolcular Gitmese de Yollar Gider Allah'a
Alıntı ile Cevapla