Tekil Mesaj gösterimi
  #20  
Alt 08-02-2008, 13:22
TÜRKER - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
TÜRKER TÜRKER isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Forum Yönetim
 
Üyelik tarihi: Dec 2007
Bulunduğu yer: @TÜRKER
Mesajlar: 1,124
Post düzceli mehmet(21)

CEVAPLAR ÇOK ETKİLEYİCİ

Bize gece kahvesi getiren eşim;
"Sohbetiniz çok tatlı ama, misafirimizi de çok yordun diye, tekrar araya girdi. Neredeyse, sabah ezanı okunacak. Biraz ara verin de, daha sonra yine uygun bir vakitte devam edersiniz.
Bu sözler karşısında, acaba tepkisi nasıl olacak, diye Mehmet'e doğru baktım.
Mehmet, duraklamadan cevap verdi.
"Hayır yenge, benim yorulduğum felan yok. Bu sohbetin ne anlama geldiğini bilmek için, şu anda iç dünyamda yankılanan sesi duymanız lâzımdır. Hayatımda çok isteyip de, konuşmaya ve sormaya korktuğum konular açıldı bu gece... Bu gece, hayatımın ya sonu, ya da başlangıcı olur. Bilemiyorum, bir yerlerden, bir yerlere doğru geliyorum. Bu yol nereye çıkacak onu da merak ediyorum.
Çok sorular sordum, gerçekten çok da etkileyici cevaplar aldım. Henüz bunları yorumlayıp, detaylı bir şekilde değerlendirmiş değilim.
Bu kadar önemli ve ağır konuları, ancak birkaç haftaya kadar hazmeder, bir sonuca ulaşırım. Düşünmek için zamana ihtiyacım var.
Bu tespitler çok önemliydi. Çok zeki, çok anlayışlı ve intikal gücü fevkaladeydi. Cevaplar verilirken, sonucun nereye çıkacağını, daha işin başından itibaren anlıyordu. Bu da karşılıklı konuşmayı kolaylaştırıyordu.
İçtiğimiz gece kahvesinden sonra sorularına devam etti. Soruların cevaplarını ise, genellikle Risâle-i Nûr kitaplarında açıp okuduk. Çok etkileniyordu. Özellikle de Risâle-i Nûr kitapların izâhlarına karşı sık sık:
"Neden bu kitaplar halka anlatılmıyor, okullara ders kitabı olarak koymuyorlar, diye üzüntülerini ifade ediyordu.
O gece çok şey, ama çok önemli şeyler konuşulmuştu. Neler sormamıştı ki?
Melaikeyi niçin görmüyoruz? Hz. İsa peygamber niçin babasız doğmuştur? Müslüman ülkeler niçin geri kalmış da, Hıristiyan Batı ülkeleri ileri gitmiştir? Din ilme ters düşer mi? Hayat bir yardımlaşma mı, yoksa mücadele mi? Ölen insanın ruhu, bir başka bedenle tekrar gelir mi? Kabir hayatı ve ahiret nasıldır? v.s gibi daha bir çok soru...
Mümkün olduğu ölçüde bu soruların cevapları; başta Risâle-i Nûr eserleri olmak üzere, daha birkaç kaynakta istifade edilerek okumuştuk.
Bu sohbet esnasında Mehmet'in farklı bir yönünü keşfetmiştim. Mehmet soruları, zora sokmak ve karşıyı bunaltmak için değil de, öğrenmek ve bilmek amacıyla soruyordu. Bu ise, çok zevkli ve çok tatlı bir sohbet havası oluşturuyordu. Aldığı cevaptan tatmin olmadığı zaman da, tereddütsüz:
"Hocam, bu cevap benim için yeterli değil, diyerek, hakperestliğini ortaya koyuyordu.
Sohbetimizin sonunda, Mehmet masanın üstünde duran Risâle-i Nûr Kitaplarını bir müddet karıştırdı.
Birden bire dönüp:
"Neden hocam devlete isyan etmiş birisinin kitaplarını okuyorsun? diye sordu.
Mehmet'in ne demek istediğini anlamıştım.
"Hayır, dedim. Bir çok insan gibi sen de Said Nûrsî ile, devlete isyan eden Şeyh Said'i karıştırıyorsun.
Saîd Nûrsî, devlete isyan etmediği gibi, devlete isyan eden Şeyh Said'in isyanını önlemek için çok çalışmıştır.
"Ancak silah, dışarıdaki düşmanlara karşı kullanılır. İçeride, kardeş kardeşe karşı silah kullanamaz. Bu hareketinizden vazgeçiniz" (Tarihçe-i Hayat) diye, ikaz etmiştir.
Said Nûrsî, vatanın kurtulması için gönüllü bir milis alayının başına geçmiş, Ruslar ve Ermenilerle çarpışmış ve Rusya'ya esir düşmüştür. Esaret dönüşünden sonra, Mustafa Kemal tarafından Ankara'ya davet edilmiş ve mecliste konuşmalar yapıp, birlik ve beraberlik çağrısına bulunmuştur.
Mehmet üzgün bir ifadeyle;
"Hocam bir yanlışımı daha gördüm, dedi. Demek ki biz Şeyh Said'le, Said Nûrsî'yi birbirine karıştırıyoruz.
Sorusuna devam etti.
"Risâle-i Nûr kitapları genellikle imani konularda mı bahsetmektedir?
Ben de, espriyle karışık,
"İşte bu soruya cevap vermeyeceğim, dedim.
"Neden? diye sorunca da;
"Oku da cevabını kendin bul, diyerek cevap verdim.
"Peki hocam, dedi. Gerçekten okuyacağım. Zaten şimdiden çok merak ettim.
Okuması için kendisine iki kitap verdim.
Birisi; Bedîüzzaman Said Nûrsî'nin Asây-ı Musa isimli bir kitabı. Öbürü de; Kendini Arayan Adam.
"Bunları okuyun tekrar konuşuruz, dedim.
Mehmet'in dudaklarında oluşan tatlı bir tebessümle bana dönerek:
"Hocam, inanmanızı istiyorum ki, hayatımın en tatlı ve en anlamlı gecesini yaşadım. Bu hayatımda özel bir kesit oluşturdu. En azından farklı dünyaların varlığını görebildim. Ve ilk defa, bir aile yuvasının insanı bu kadar rahatlatabildiğini, gizli ve sihirli bir mutluluk oluşturduğunu gözledim.
O hafta sonunu, bu ve buna benzer sohbetlerle geçmişti. Her ne kadar Mehmet, kendisi için unutulmaz bir hafta sonu olduğunu ifade etme de, aslında benim için daha da unutulmaz bir hafta sonu olmuştu.
Bu vesileyle, bir kere daha şunu çok iyi anlamıştım ki, gençlerin bunalımdan kurtulmaları ve toplumun huzurlu bir hayat yaşaması ve devletin anarşiyle başının derde girmemesi için, okullardan sunulan eğitimin çok büyük önemi vardı. Problemli bir gence, bir öğrenciye sunulması gereken en önemli eğitim, insanın gayesini anlatmak, ne için yaşadığını öğretmek, bir hesabın olduğunu kavratmaktı. Eğer bu yapılırsa, gençliğin ve toplumun bir çok sıkıntısı kendiliğinde hallolacaktı. Çünkü, inançsız, ne için yaşadığını bilmeyen ve bir hesabın varlığına inanmayan bir insan, kötülük yapmaması ve zarar vermemesi için bir neden yoktu. Kimden korkup, kimden çekinip kendisine çeki düzen verecekti? Yani insanın içindeki oto kontrol sistemi nasıl harekete geçecekti? Bunu Allah korkusu ve yaptıklarının hesabını vereceğine inanmaktan başka ne temin edebilirdi? O gece bu ve benzer konular sürekli kafamı meşgul etmişti.
Mehmet'le tekrar üniversiteye döndüğümüzde, daha konuşacağımız çok şeylerin olduğunu biliyorduk.
alıntı..........
__________________



Forum Kuralları - Forum İlkeleri

Ey nefsim! Deme "Zaman değişmiş, asır başkalaşmış,herkes dünyaya dalmış,hayata perestiş eder, derd-i maişetle sarhoştur." Çünkü ölüm değişmiyor..

Hem deme : "Ben de herkes gibiyim" Çünkü herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder.
Herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır...