Tekil Mesaj gösterimi
  #17  
Alt 08-02-2008, 13:19
TÜRKER - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
TÜRKER TÜRKER isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Forum Yönetim
 
Üyelik tarihi: Dec 2007
Bulunduğu yer: @TÜRKER
Mesajlar: 1,124
Post düzceli mehmet(18)

ÇÜRÜMÜŞ KEMİKLER NASIL DİRİLECEK?

Mehmet'in soruları devam ediyordu:
"Varsayalım ki, kâinatı Allah yarattı. İnsanları da yarattı ve imtihan için bu dünyaya gönderdi. İnsanlar bu dünyada bütün yaptıklarından dolayı bir hesap vermek için, öldükten sonra tekrar dirilmeleri gerekecek.
İşte aklımın almadığı ve mantığımın da reddettiği yer burası... Ölmüş, eti ve kemiği çürümüş, belki de yeri yurdu kaybolmuş bir insan tekrar nasıl dirilecektir? Bu bana imkansız gözükmektedir.
Mehmet'e tebessümle baktım. Onun bu hali beni çok memnun etmişti. Çünkü, soruların devam etmesi olumlu bir gelişmeydi.
"Mehmet, dedim. Biliyorum aslında, bu sorunun cevabını, soru sorarken verdiğinin farkında mısın?
"Nasıl? der gibilerden bana baktı.
"Soruya; kâinatı ve insanları Allah'ın yarattığını ve imtihan için dünyaya gönderdiğini varsayarak başladım.
"Evet.
"Kâinatı, insanları yaratan ve insanı bir imtihan için dünyaya gönderen zat, öldükten sonra insanı tekrar diriltemez mi?
Önce sessizlik oldu. Hemen ardından, ben devam ettim.
"Ama bu soru sürekli soruluyor, bundan sonra da sorulacaktır. Cevabı üzerinde de yeterince durmak lazımdır. Ayrıca bu sorunun tarihi bir geçmişi vardır. Şöyle ki;
Ubeyy bin Halef adında bir müşrik, eline çürümüş bir kemik alarak Peygamberimizin (a.s.m.) huzuruna girer. Kemiği elinden ufalayarak, Peygamberimize gösterir ve der ki;
"Cenab-ı Hak bu kemiği diriltecek, öyle mi?"
Peygamberimiz (a.s.m.) ise:
"Evet," der. "Bu çürümüş kemiğe, Cenab-ı Hak can verecektir."
Bunun üzerine, Yâsin Suresindeki 78 ve 79. Âyetleri iner. Bu âyetler, meâlen şöyledir;
"İnsan der; 'Çürümüş kemikleri kim diriltecek?' Sen de 'Kim onları başlangıçta inşa edip hayat vermiş ise, o diriltecek."
Ayette dikkat çekilen nokta, insanın dünyaya gelmesindeki, yani ilk yaratılışındaki mükemmelliktir. Bütün insanlar, yokluktan bu varlık âlemine çıktığına göre, öldükten sonra tekrar hayat bulmalarında da elbette bir zorluk yoktur.
Evet, haşir adını verdiğimiz bu ikinci yaratılış, belki de ilk yaratılıştan daha kolaydır. Bedîüzzaman Hazretleri, öldükten sonraki yaratılışın kolaylığına dikkat çekerken verdiği bir misalde, bir ordunun ilk defa toplanması ile, toplandıktan sonra dağılıp bir boru sesiyle tekrar bir araya gelmesini kıyaslamaktadır. İlk toplantıda birbiriyle tanışan ve bulunmaları gereken yerleri öğrenen askerler, daha sonra dağılsalar bile, kolayca bir araya gelebileceklerdir.
Bu hârika misaldeki ordunun erleri, insan vücudundaki zerrelere işarettir. Ve bu zerrelerin ölüm ile dağıldıktan sonra İsrafilin Sur'u (haşirdeki zerrelere verilen toplanma emrine ait boru sesi) ile tekrar bir araya gelmeleri, elbette ilkinden daha zor değildir.
Haşrin, yani öldükten sonraki yaratılışın akıldan uzak görünmesi, genellikle ilk yaratılıştaki mükemmelliğin bilinmemesinden ve üzerinde fazla düşünmeyerek onun 'kolay ve sanatsız' zannedilmesinden kaynaklanmaktadır. Oysa ki günümüzün bütün tıp otoriteleri, insanoğlunun anne karnındaki 'hayat bulma mucizesi' karşısında şaşkınlığa düşmektedir.
Dr. Haluk Nurbaki, konuyla ilgili, şöyle demektedir:
"İnsanın maddi hayatının nasıl saklanacağı ve öldükten sonra nasıl iade edileceği konusu akıldan uzak görülebilir. Ancak, bir insanın maddi bütün özellikleri, bir toplu iğne başının on milyarda biri kadar olan küçük tohum kartlarına (DNA'lara) yazılabilir. Bu ilmî gerçek, kesinlikle doğrulanmıştır. Böyle bir tohum kartının eğer toprakta gelişme şansı olsa idi, yeryüzüne gelmiş ve gelecek olan bütün insanların tohum kartlarını bir bardağa doldurarak toprağa atmak ve hepsini birden diriltmek mümkün olabilecektir.
"Toprak altında asırlarca bozulmayan ve bu arada hiçbir canlılık emaresi taşımayan virüsler, uygun bir ortamda tekrar hayat bulurken, vefat etmiş insanoğlunun Cenab-ı Hakkın emriyle tekrar hayat bulmamasına imkân var mıdır?
"Kâinatın bütün mahlukatıyla kusursuz olarak yaratan Rabbimiz, o bir çay bardağı dolusu şifreyi arza döküp, 'Ol' emriyle tek tek dirilterek İlâhi sahnede toplayacaktır."
alıntı..........
__________________



Forum Kuralları - Forum İlkeleri

Ey nefsim! Deme "Zaman değişmiş, asır başkalaşmış,herkes dünyaya dalmış,hayata perestiş eder, derd-i maişetle sarhoştur." Çünkü ölüm değişmiyor..

Hem deme : "Ben de herkes gibiyim" Çünkü herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder.
Herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır...