Kadın'a dair
 

Günümüz kadını çılgınca renk değiştiriyor ve kendini yabancıların oyuncağı haline getiriyorsa bu işin bir tarafında sömürgeci, yabancı kapitalizm; diğer tarafında da bizim onunla yaptığımız işbirliği bulunmaktadır.

Kapitalizmin devamlı aşıladığı tüketim çılgınlığının yaşandığı bu dönemde kadına nasıl bir rol verildiği ve kadının nasıl bir hale büründüğü bütün çıplaklığıyla ortada. İşte kadınımızı bizlerin de desteğiyle bu hale getirdiler. Biz kadını kendimizden uzaklaştırdık. Böylece diğerleri onu kolayca avladılar. Biz kadını sadece zayıf, aciz, eşinin kölesi ve çocuklarının annesi olarak isimlendirdik ve bu isimlerle andık. Kadının yaratılışını erkeğin yaratılışından farklı saydık, Kadının okuma-yazmaya hakkı olup olmadığını tartıştık. Eğer yazı yazmayı öğretirsek bir yabancıya mektup yazabilir diye düşündük. ( Bu mantık üzerinden düşünülecek olursa hiçbir yabancıyı görmemesi için gözlerini kör etsek daha iyi olurdu ). Böylece kendi zayıf, güvensiz kişiliğini eşinin ihanetinde duyduğu kuşkuyla karıştıran beyefendinin gönlü sonsuza kadar huzura kavuşmuş olurdu. Kadının takva ve iffetini işte böyle muhafaza ettik. Duvar ve zincirle. Bir insana yaraşır bir biçimde düşünce, şuur, eğitim ve bilinçle değil. Kadını eğitilemez, ehil olamaz, vahşi bir hayvan olarak gördük. Kadını engellemenin tek yolunun onu kafese tıkmak olduğuna ınandık. Kafesin kapısı açıldığı vakit kaçacak, elimizden uçup gidecek sandık. Sanki onun namusu, günei gördüğünde yok olan bir şebnemdi. Kadın tıpkı bir mahküm gibi, ne okula gidebilir, ne kütüphaneye gidebilir ne de topluma karışabilirdi. Kadını toplumdan soyutladılar. '' İlim kadın erkek her mümine vaciptir ''. Peygamber'in (sav) bu hadisini anlatmak için birileri mimberlere çıktılar, bu konuyu çoşkuyla anlattılar, ramazan ayı boyunca bu konudan söz ettiler ama ilim tahsil etmeye gelince hakkı sadece erkeğe verdiler. Kadın ise, evinde özel öğretmen tutabilecek durumdaki varlıklı ve hatırlı ailelerin kızları hariç tahsilden ve bu dini vecibeyi yerine getirmekten mahrumdu. Kadını her şeyden mahrum ettiler, hatta İslam'dan ve dinden bile. Onu, kendi dinini tanımaktan mahrum ettiler. Okuma yazması olmadığı için dedikodu yapmalıydı, yaptı da nitekim. İlmi ve fikri meşgaleleri olmadığı için oturup çorba pişirmeliydi, parti tertip etmeliydi ve günlere gidebilmeliydi. Bu durum şuna benzer: Önce bir kişinin elini felç edeceksiniz, ardından eli felç diye onu herşeyden mahrum edersiniz. Üzücü olan durum şu ki; tüm hurafeler, problemler,cahillikler, gericilikler, kavmi gelenekler, erkek egemen, kölelik ve bedevilik sistemlerinden kalma adetler, psikolojik eksiklikler kadın için örümcek yuvası gibi karçaşık bir ağ örmüş oldu. Ve zavallı kadınımız yılarca bu karmaşık ağ içerisinde debelenip durdu. Bedevi toplumlar ve zihniyetler; dış görünüşe ve gösterişe daha düşkün olurlar. Nitekim bugün de Arap kralların, Afrika'nın zenci kabile reislerinin, sinema yıldızlarının ve aristokrat sınıfın; şatafatı, süslenmeyi ve gösterişi nasıl da her şeyden üstün tuttukları açıkça görülmektedir. Kadın, Doğu toplumlarında, söz gelimi, sözde islami toplumlarda din ve gelenek adına herkesten daha çok çileye ve acıya maruz kalmaktadır. Tahsil görmekten, birçok insani hak ve sosyal imkanlardan, kendini geliştirme ve eğitme özgürlüğünden, ruh ve düşünce gelişimini sağlamaktan mahrumdur. Hatta İslam'ın kendisine tanıdığı hak ve imkanlar, bizzat İslam adına elinden alınmaktadır. Kadının toplumsal rolü '' çamaşır makinesi '' insani değeri de '' çocuklarının annesi '' seviyesine indirgenmiştir. Onun ismini dahi anmaktan utanç duyarlar. Bu nedenle kadınlar, küçüçük çocuk dahi olsa erkek çocuklarının ismiyle anılır. Dindar ailelerde yetişmiş kızların birçoğu, kendi bahçelerindeki havuzda yüzen erkek balıklardan dahi kaçarken, dışarıda gördükleri sulara kapılarak usta yüzücüler haline gelir; ardından korkaklıktan, telaştan, heyecandan, hayalcilikten, acemilikten ve susuzluktan dolayı bu sularda boğulur giderler.

Geri kalmış, yeteneksiz, bir tahtası eksik olan; okuma, eğitim, öğretim, tefekkür, kültür, medeniyet ve toplumsl terbiyeden yoksun olan bir kadın; nasıl olur da yarının nesillerini eğitmeye layık olabilir ????